"43,,

184 13 35
                                    

Eddie: saçmalama... seni öldürmeyeceğim.

Steve: yalvarıyorum sana, yap şunu. Çirkin bi şekilde ölmektense beni sen öldür... sana faydalı olayım... kanımın hepsi senin olsun...

Eddie:...

Steve: son isteğimi yerime getirmeyecek misin..? Bu gece ben ölücem sevgilim, sen öldür istiyorum sadece...

Eddie:...özür dilerim...

Steve: yaşayabilmem için öldür beni...

  Eddie dolmuş gözlerini kapadı, yaşlar altı gözünden. Kafasını onun boynuna götürdü, kokusunu içine çekti. Steve onun saçlarını okşadı, boynunda hissettiği dişlerle elini sıktı.

  Eddie bir süre sonra onun boynundan ayrılıp dudağını öptü, dişlerini bilerek diline götürüp dilini ısırdı ardından alt dudağını. Ağzından akan kanları sonunda yutup çekildi. Kafasını tekrar onun boynuna götürdü, gözlerini kapatıp dişlerini tekrar geçirdi. Kanını emmeye başladı tekrar.

Eddie dişlerini boynundan çekmeden, dişlerini göğsünün arasına indirdi. Bi süre sonra dişlerini çıkartıp tırnaklarını kalbinin üstüne götürüp tırnaklarını soktu.

Steve kafasını geriye attı, son nefeslerini veriyordu. Eddienin göz yaşları Stevein kanıyla karışıp yatağa düşüyordu.

Steve nefes almayı kesince Eddie kafasını kaldırıp ona baktı. Öldürmüştü, yaşam sebebini öldürmüştü, kendini öldürmüştü.

Eddie ona sarılıp hıçkırmaya ve bağırmaya başladı ağlarken. Eddie onu silkelemeye başladı.

Eddie: kalk!! Kalk! Ölmedim de!! Beni öldürmedin de!!

Eddie yaklaşık iki saat ağladıktan sonra ayağa kalktı, çalışma odasına gidip tuvali aldı. Odaya gelip onun kanıyla onu çizdi, sadece bir silüet çizmişti.

Tuvali kenara fızdırıp bağırmaya başladı. Kendine vuruyordu, yere uzanıp aynadan kendine baktı.

Ayağa kalkıp onu giydirdi. Kendisi de sadece altını gitindi ve üstüne tişört giymeden kenardan defter aldı. İntihar notunu yazmaya başladı, not bittikten sonra mutfağa gidip keskin olan bi bıçak aldı.

Yukarıya çıktı, Stevein yanına gitti. Onun gözlerine baktı, bıçağı kalbinin hizasına götürdü ve olabildiğince hızlı şekilde kalbine soktu.

Eddie çok geçmeden yere düştü. Eddiede son nefesini vermişti, onsuz aldığı nefesin anlamsızlığını kendini öldürmek için geçirdiği kısa sürede bile anlamıştı.

————Ertesi günü.

Robin içerden gelen seslerle uyanmıştı, Cerise içeride şarkı söyleyerek kahvaltı hazırlıyordu.

Robin: günaydın sevgilim

Cerise: sana da günaydınn

Robin: üzgünüm ama sabah Eddie ile Stevei görmeden kahvaltı yapmayacağım... Eddieye güzel bi özür borçluyum... seninle dün konuştuğumuz şeyler iyi geldi

Cerise: peki... bende geleyim o zaman

Robin: tamam, gel hazırlanalım

Cerise yemek yapmayı bıraktı, beraber odaya gidip üstlerini giyindiler. Evden çıkıp Eddie için beyaz çiçekler aldılar, Eddie beyaz çiçekleri çok severdi.

Çiçekle beraber kapılarına gittiler. Kapıyı çaldılar, açan olmadı Robin cebinden anahtarı çıkarıp kapıyı açtı. İçeri geçip etrafa bakındı, kimse yoktu çalışma odasına çıktılar. Yerdeki bi kaç damla kanı gördü Cerise.

Beraber yatak odasına ilerlediler, kapıyı çaldılar ama açan yoktu. İçeri girdiler, ikisini ölü şekilde görmüşlerdi.

Robin elindeki çiçeği düşürüp onların yanına çömeldi şokunu atlatmaya çalıştı.

Cerise etrafa bakındı, notu bulmuştu. Kağıdı aldı ve Robinin yanına çömeldi. Ona sarılıp onu sakinleştirmeye çalıştı, kendi telefonundan Dustini aradı acil gelmesi için.

Dustin gelmişti, Cerisenin elinden kağıdı aldı ve okudu. Cerisenin isteği üzerine sesli okudu.

Dustin: Eğer bu notu okuyorsanız ölmüşümdür, Stevein yoğun isteği üzerine onu öldürdüm ve onsuz yaşayamayacağım için kendimi öldürdüm. Dustin, biliyorum çok üzüleceksin ama üzülme, ölüm bir ayrılık değil. Eğer ben sevdiğim adamı öldürebiliyorsam ölüm bi ayrılık değildir. Öldüğümüz için üzülmek bizim ruhumuzu acıtacaktır ama eğer bizim iyi anılarımızı hatırlarsanız ruhumuz rahatlatır. Sizleri seviyoruz, mutlu olun.... Eddie

Dustin notu elinden bırakmadan ağlamaya başladı, Cerise ikisinin birden sırtını sıvazladı.

—————yaklaşık 5 yıl sonra

Dustin yatakta gerinip ayağa kalktı. Duvarda yan yana asılı olan Stevein çivili sopası ve Eddienin özel gitarı, penasına baktı. Onlarla beraber geçirdikleri günü hatırlıyordu.

İçeriye giren karısına, Suzieye baktı. Suzie ona sarılıp duvardaki asılı gitarla sopaya baktı.

Suzie: Eddienin dediğini unutma, ölüm ayrılık değil... ölüm yıldönümü olabilir ama üzülme, onlar için mutlu ol

Dustin: üzülmüyorum... dediğin gibi mutlu oluyorum. İyi ki yaşandı diye mutlu oluyorum...

Dustin Suzienin dudağını öptü ve beraber odadan çıktılar.

[son]

Üzgün sonla bitirdiğim için üzgünüm diyeceğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz, kötü sonla bitmedi. Ölüm kötü bi şey değildir arkadaşlar üzülmeyin :)

Hesabımdaki diğer Steddie kitaplarına bakmayı unutmayın; "Freak" ve "The Guitarist" bir de yeni yayınladığım "The Ocean in Your Heart"

Sizleri seviyorum mutlu kalın hep<33

Can I Taste U/SteddieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin