Eve vardıklarında Steve odaya gitti, üstünü çıkartıp hemen yatağa geçti. Eddie çalışma odasına ilerledi, bilgisayarın başına geçip indirdiği programdan kodlama alıştırması yapmaya başladı. Yaklaşık yarım saat sonra kendini oynadığı oyunca ölmüşken buldu. Saate baktı sonra bilgisayarı kapatıp odaya gitti, Stevein yanına uzanıp uyudu.
Ertesi günü ilk Eddie uyanmıştı, saat onikiye geliyordu. Ayağa kalkıp üstüne biraz uzun bi ceket geçirip aşağı mutfağa indi kendine bir bardak kahve yaptı ve onu içerken bir yandan kurabiye yapmaya başladı, kurabiyeyi kalp kalıplarına uygun şekilde yapıp yağlı kağıda koydu. Kurabiyeyi fırına atıp masaya geçti, bir yandan sigara içerken bi yandan kahve içiyordu.
Kahvesi bittikten sonra ayağa kalkıp bardağı yıkadı, kahvaltı hazırlamaya başladı. Kahvaltı için her şeyi yaptıktan sonra kurabiyeleri fırından çıkarttı, dolaptan çikolata karamel ve çilek soslarını çıkartıp farklı farklı soslar döktü üzerlerine.
Kurabiyelerden bir kaç tanesini masaya koyup Steve içinde kahve yaptı, masaya bakınca gözüne romantik gözüktüğü için bir de mum eklemek istedi. İki tane mum koydu masaya ve çakmakla yakıp odaya çıktı.
Stevein yanına oturup saçlarını okşadı, elini saçlarından yanağına indirip dudaklarına dudaklarını değdirdi. Öpmeden çekildi ve gülümseyerek konuştu.
Eddie: sevgiliimm, kalk hadi sana bi sürprizim var
Steve: mm... ne sürprizi
Eddie: tatlı bi sürpriz
Steve: o zaman sen misin sürpriz
Eddie: Hayıır... *güldü* kahvaltı hazırladım ama yanında tatlı bişeyde yapmış olabilirim
Steve: o zaman... istikamet mutfak
Steve ayağa kalkıp altına şortunu giydi, Eddiede ayağa kalktı. Beraber mutfağa ilerlediler, el ele tutuşuyorlardı.
Odayı saran hoş gül kokusu karşılamıştı ilk başta, masanın ortasında duran kalpli kurabiyeler devamını getirdi. Steve gülümseyerek ona döndü.
Steve: bu gün yıl dönümümüz değil, doğum günüm değil, doğum günün değil...
Eddie: içimden geldi... beğendin mi?
Steve: beğenmez olur muyum, sen yaparsında beğenmez miyim
Steve onun boynunu ardından yanağını öptü, sandalyeye geçip masaya baktı. Eddie onun yanına gelip kucağına geçti, bir yandan ona bir yandan kendine kahvaltı yaptırıyodu.
Kahvaltı bittikten sonra Eddie ona dönük şekilde kucağına oturdu, boynuna sıkı sıkı sarılıp kafasını yasladı omzuna.
Steve kahvesinden son bi kaç yudumunu da aldı, bir eliyle onu kucağında tutarken diğer eliyle masayı toparladı.
Steve onu kucağından indirmeden odaya çıktılar.
Steve: bu gün ne yapıcaz?
Eddie: takım elbiseyle bisiklet sürüp sinemaya gidicez, bi de sokakta şarkı söylicez
Steve: Ah doğru.. ertesi günü de kamp.. yaşasınn
Eddie: *güldü* kamp... sonra yapmak istediğin bir şey var mı?
Steve: bizim altı bebeklerle beraber evde yemek yememizi çok isterim... düşünsene bi çok tatlı değil mi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can I Taste U/Steddie
مصاص دماء"Steve... tadına bakabilir miyim?" . . . "Önce sen baktın, şimdi sıra bende Eddie Munson"