ep.26 (Final)

1.1K 112 124
                                    


oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın <3

***

Eşyalarımı tekrar valizimin içine doldururken arkamdan beni izleyen bir çift gözün varlığı içimi huzursuz ediyordu. Beni asla anlamayan ve hatta anlamaya çalışmayan bir çift göz.

"Zaten dönecektik, yarın gelir alırım valizi." Fermuarı çekmeden önce söylediğim şeyle iç çektim. "Bu gece Osamu'yla kalmam daha iyi olacaktır." Ayağa kalkarak gerindim. Arkamı dönerek Kiyoomi'ye baktığımda cidden ne kadar rahatsız olduğunu anlamıştım.

"Bana böyle bakma."

"Beni terk ediyorsun." Seslice nefesimi üfledim. Kabullenmesi bu kadar zor olmamalıydı yani, tamam zordu ama anlayış gösterebilirdi değil mi? Ayağa kalkarak yanıma geldi.

"Yapmam gereken bu Kiyoomi, ben sevdiği için ailesinden vazgeçebilecek biri değilim." Derince nefes aldım. "Üstelik, seni seviyor olsam bile barışmak için acele ettiğimi düşünmeye başladım. Doğrusu kötü zamanlar geçirdim ve senin basit özürlerinin bir etkisi olmuyor." Sana ümit verdiğim için üzgünüm, ya da değilim?

Bu konuda üzgün hissetmiyorum. Bu beni kötü biri yapar mıydı?

"Atsumu, lütfen beni bırakma." Kollarını boynuma sararak beni kendine çektiğinde boşlukta sallanan kollarımı ne yapacağımı bilemedim bir müddet. Ardından ellerimi kaldırarak kollarımı beline sardım.

"Aynısını benden ayrıldığında söylemiştim ama beni hiç duymadın, çünkü beni dinlemedin bile." Fısıltıyla çıkan sesim üzerine Kiyoomi'nin göğüs sarsıldı. Ağlayacak mıydı?

"Özürlerim geçirmiyor biliyorum ama üzgünüm Atsumu. Yaşadığın her şey için özür dilerim. Lütfen gitme, bir yolunu buluruz." Kollarımı göğsüne getirerek vücutlarımızı ayırdım. Gözleri doluydu, her an ağlayabilecek gibi duruyordu. Ancak şimdi yapmazsam hiç yapamazdım.

"Üzgünüm Kiyoomi, seninle olmak için kardeşimi üzmeyeceğim." Yeniden aşık olabilir, yeniden bir şeylere başlayabilirdim ama yeniden bir kardeşe sahip olamaz ve onlar gibi arkadaşlarla tanışamazdım. Kimse onlar gibi olamazdı. Yüzüme kırgın bir şekilde baktığında iç çekerek yerdeki valizimi aldım, yarın almayı düşünüyordum ama bir daha gelmek istememiştim şimdi. "Hoşça kal." Kapıyı açtığımda duraksadım.

Seni seviyorum demek geliyordu içimden ama gitmeden önce bunu söylemek çok acımasızca olurdu. Araladığım dudaklarımı kapadıktan sonra odadan çıktım.

Ağlamak gelmiyordu içimden.
Bu his yine kendimi kötü hissetmeme neden olsa bile, biraz olsun rahatlamış mıydım? Hayır.

Görüşüm bulanıklaştığında ağlamak üzere olduğumu fark ederek durdum. Zaten çoktan Suna ve Osamu'nun odasının önüne gelmiştim. Kapıyı çalmadan hemen önce içeriden gelen sesleri dinledim.

"Gelecek olsa bu saate kalmazdı, Kiyoomi'yle kalacak anlaşılan." Alt dudağım titredi. "Onu seçeceğini düşünmemiştim." Ne kadar çaresizdi sesi, ben ne olacaktım peki? Ben daha çaresiz değil miydim?

Şu an, kendimi hiçbir yere ait hissedemiyordum.
Bu normal miydi?

Derince nefes alarak kapıyı tıklattım. Birkaç saniye içinde, Suna kapıyı açmadan hemen önce gözyaşlarımı silmiştim.

Kendimi hiçbir yere ait hissedemesem bile, döneceğim yer her zaman evim olacaktı ve evim burasıydı.

"Al şu valizimi uzun yoldan geldim." Suna göz devirirken içeri girerek arkası bize dönük bir şekilde yatan kardeşime yaklaştım. "Samu, Samuu."

"Bana veda etmeye mi geldin?"

"Geri zekalı." Homurdanarak kafasını ittirdim. "Veda etmeye niye eşyalarımla geleyim mal mısın?" Dikleşerek bana doğru döndü, alt dudağını sarkıtmış yavru köpek gibi suratıma bakıyordu.

"Beni bırakmayacak mısın?"

"Öf bugün herkes çok dramatik." Aniden Suna arkamdan gelerek üstüme atladığında Osamu'nun üzerine düştük.

"Eziliyorum! Eziliyorum!"

"Samu'nun posası çıkıyor Suna!" Suna kollarını ikimizin boynuna sararak saçlarımızı karıştırdı.

"Canım ailem, nasıl da sevimliyiz." İstemsizce gülerken derince nefesimi üfledim. Düşününce ben buradaydın ve sevdiklerim yanımdaydı ama Kiyoomi orada ve tek başınaydı. Boğazım düğümlendi, bu benim suçum değildi sonuçta değil mi?

"Tsumu sana posta koydum ama onu seçersin diye götüm tutuştu ya."

"Siz olmadan birine aşık olmanın bile güzel yanı yok ki, ben sizinle paylaşamadan mutlu olamam." Kendimi yana doğru atarak Suna'nın kolundan kurtuldum. "Ama kendimi kötü hissetmeden edemiyorum." Suna ensemdeki saçımı çektiğinde inledim, manyak mıydı bu çocuk? Ne bu şiddet yanlısı hareketler?

"İnan Tsumu, burada suçu en az olan kişi sensin. Senin iyiliğin için bile olda hayatını yönlendiren bizleriz bunun için üzgünüm."

"Yine de söylediklerinizde haklıydınız. Ben olanları fazla hızlı unuttum."

"Hem," Osamu da yattığı yerde dikleşti. "Eğer Kiyoomi seni o kadar çok seviyorsa senden bu kadar çabuk vazgeçmez. Bakarsın, kendini affettirebilir."

Eğer beni o kadar sevseydi ilk seferinde benden bu şekilde vazgeçmezdi, eğer beni o kadar sevseydi şimdi benim için çabalamasına gerek kalmazdı.

Bizim sevgimiz yaşanılanları silmek için yeterli değildi.

"Boşver Samu, aşk yeniden yaşanılabilen bir şey."

***

memnun musunuz bilmiyorum ama
bu final bana kalırsa en uygun sondu.
yani ben memnunum,
üstelik ayrı olmaları kötü son olduğu anlamına gelmiyor.

kiyoomi biraz üzgün ama toparlar
hem, insan yaşattığını yaşar derlermiş.
bu yüzden onun için üzülmedim.

çünkü atsumu'nun o süreçte yaşadıklarını başka bir hikayede farklı bir versiyonla yazıyorum ve kiyoomi'nin yaptığı bana daha incitici geliyor.

bu yüzden bence en uygun son buydu,
eğer istenirse özel bölüm de yazabilirim.

okuduğunuz için teşekkür ederim
hepinizi çok seviyorum <33

ambivalans ❦ sakuatsuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin