"Ne oluyor, bu hazırlık ne?"
Çantaya birkaç bardak ve tabak koyarken merdivenin son iki basamağından inen kıza döndü, Lily. Kafasını aşağı eğdiği için birkaç saç teli yüzüne düşmüştü. Kafasını kaldırdı ve gözüne giren birkaç saç teline üfledi.
"Ah, söylemeyi unutmuşum sanırım. Öğleden sonra pikniğe gidiyoruz. Eski arkadaşlar toplanalım dedik, aile buluşması gibi."
"Hangi eski arkadaşlar?" Genç kız ellerini göğüsünün altında birleştirip kendini merdiven tutacaklarına yasladı ve annesini izlemeye devam etti. Annesi çantayı sıkıştırarak kapattı ve yorulmuşluğun verdiği bir sıkıntı ile derin nefes vererek diklendi.
"Çocukluk arkadaşlarını hatırlıyorsundur umarım, onlarla birlikte."
Genç kız kafasını geriye atarak gözlerini tavana dikti. Sesinin çatallı çıkmamasına özen gösterdi.
"Benim bir tane çocukluk arkadaşım vardı, anne." dedi. Sesi tam istediği gibi soğuk çıkmıştı. Gözlerini sıkıca açıp kapadı ve annesine döndürdü yüzünü.
"Kimlerden bahsettiğimi gayet iyi biliyorsun, Veronica. Hadi git ve hazırlan." annesi elinin tersiyle yukarıyı göstererek salladı parmaklarını ve mutfağa yöneldi.
"Ben gelmek istemiyorum. Onlarla hiç arkadaş olamadığımı biliyorsun."
Lily derin nefes vererek durdu. Olduğu yerde konuşmasına devam etti.
"Bir kere sorun çıkarmasan olmuyor, değil mi?"
"Anne bilerek yapmıyorum, gerçekten!"
"Lütfen Veronica, bir kez düzgün davran." diyerek kızını arkasında bıraktı.
İnleyerek arkasını döndü ve odasına çıktı, Veronica. Üzerine oversize tişört, altına şort giydi. Kulaklığını boynuna takarak diğer ihtiyaçlarını da sırt çantasına koydu. Aşağı indiğinde ailesi de hazırdı. Gri converselerini giyip arabaya bindi.
Şarkı eşliğinde yolu izlerken babasının arabayı park ettiğini fark etti, kız. Arabadan inip piknik alanına incelemeye başladı. Herkes kahkaha atarak, sevinçle birbirlerini dinleyerek vakit geçiriyorlardı. Hepsinin farklı derdi vardı fakat herkes mükemmel bir yaşama sahipmiş gibi görünüyordu.
Veronica
Annemin bahsettiği arkadaşları çoktan gelmişler sohbet ediyorlardı. Ah, benim mükemmel, sözde çocukluk arkadaşlarım anne babalarından uzak, ağacın altında sohbet ediyorlardı.
Bagajdan çantaları alıp yanlarına ilerledik, Emma gelmemişti. Arkadaşının doğum günü partisine gitmek için pikniğe gelmek istememişti. Anne ve babam sevinçle eşyaları yerlere koyarken eski arkadaşlarıyla sarılmaya başlamıştı bile.
"Ah, Veronica, ne kadar da büyümüşsün güzel kızım!" diyerek bana yöneldi Jeremiah'nın annesi. Yüzüme her ne kadar sahte de olsa bir gülümseme yerleştirdim ve sarılmasına karşılık verdim. Selamlaşma kısmı sonunda bitmişti ve çocukların yanına gitmek yerine annemlerle oturmayı seçmiştim. Fakat birileri fark etmiş olmalı.
"Tatlım, sen neden gitmiyorsun Borislerin yanına?" omuzlarımı silkip dudağımı bilmiyorum anlamında büktüm.
"Hadi, gidin oturun, eskilerden konuşursunuz biraz." Herkes yüzüme gitsene şeklinde bakınca kendimi gitmek zorundayım gibi hissettim ve ayağa kalkıp onların yanına yöneldim. Gri şortumun kenarlarını sıkarak yanlarına gittim. Ben geldiğimde susup bana çevirdiler kafalarını. Şortumun kenarındaki elimi hafifçe kaldırıp indirdim. Pekala, en azından şimdiki halim bunu kaldırabilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i want to feel your heartbeat, noah schnapp
FanfictionNoah, bir gün tanımadığı numaraya mesaj atar ve arkadaş olurlar. Tabii Veronica böyle biliyor. Ya önceden tanışmışlarsa?