final 13: "ben yanındayım."

201 19 8
                                    


"Hey! Merhaba!" gözlerinin önünde sallanan el hâlâ Veronica'nın beynine uyarı göndermemişti.

"Bırak şunu ya, gitmiş kafası iyice. Hadi dönelim geri." diye söylenerek Jeremiah'nın kolunu tuttu, Boris.

"Boris'e katılıyorum! Hem neden buraya geldik ki?" Laurel kollarını göğsünde bağlamış, tek kaşı havada onlara bakıyordu.

Veronica, kafasını Jeremiah'a çevirdiğinde kaşları çatıldı.

"Nihayet prenses de kendine geldi. Nerelerdeydiniz ya, hiç beklemedik!" Laurel'in sesini duyunca diken diken oluyordu Veronica'nın tüyleri.

"İyi misin? uzun süredir, dünyadan bağlantın kopmuş gibiydin." Jeremiah'nın sorusuyla Veronica'nın gözleri kısıldı.

"Çok mu umrunuzda sanki? Gitsenize kendi alanınıza, şimdiye kadar görmüyordunuz şimdi mi aklınıza geldim!"

"Vay canına, cevap vermeyi öğrenmiş. Ne oldu, küçükken kenara geçip ağlıyordun?" Boris'in cümlesiyle Laurel kıkırdadı.

"Gidin buradan!" Veronica'nın tepkisiyle hepsi şaşırsa da şaşkınlıklarını gizlediler. Genç kız, küçüklüğünde hep ezilen ve üzülen taraf olmuştu. Hiçbir zaman kendini savunamamıştı, kullanacağım kelime ya karşımdakini incitirse diye düşünmüştü hep, kimsenin onu düşünmediği gibi. Belki de şimdiki umursamazlığı, bir zamanlar çok önemsemişliği yüzündendi.

"Yürüyün!" Laurel, Boris ve Jeremiah'nın kolunu tutsa da Jeremiah kolunu geri çekti. Laurel kafasını sallayıp eski yerine dönerken Boris de onu takip ediyordu. Veronica ateş saçan gözlerini Jeremiah'a doğrultmuştu fakat Jeremiah tepki vermeden Veronica'nın yanına oturmuştu. Konuşacak gibi durduğu için Veronica kulaklıklarını takmadı. Bir süre daha konuşmadığında Veronica'nın eli kulaklıklarına gitti. Tam o sırada konuşmaya başladı.

"Eskiden... Benim elimde olan bir şey değildi. Ben de kuklaydım. Laurel ne derse yapıyorduk ve.. biliyorsun.. seni pek çekemiyordu. Üzgünüm."

"Yani, özür mü diliyorsun?"

"Evet. Özür dilerim."

"Tamam. Affetmiyorum."

"Ama, özür diliyorum."

"Özür dileyince her şey düzelmiyor. Bana yaptığınız zorbalıklar, sizin yüzünüzden her yerde dışlanmalarım, kenarda unutulmuş çöp muameleniz, bana bakarak sessiz sessiz konuşup gülmeleriniz! Ya resmen kimse benimle konuşmasın diye beni herkese kötülemişsiniz, yanına gittiğim uzaklaşıyordu benden! Keşke sizinle aynı sınıfa verilmek için ağlamasaydım ilkokulda. Ben sizin için canımı bile verirdim.. Bunlar özür dileyince geçmiyor!"

Kulaklığını eline alıp ayağa kalktı Veronica. "Sakın yanıma bir daha uğramayın. Hiçbiriniz!" Şelaleye ilerleyip ayaklarını suya sarkıttı. Ağlamamak için aklına Noah'ı getiriyordu. Telefonunda Noah tarafından atılan bir mesaj vardı fakat üzerindeki sinirle Noah'ı üzerim diye düşünüp cevaplamamıştı. Eve gidene kadar orada oturup akan suya hapsetti kendini.

Eve gitme zamanı ailesi onu çağırdığında arkadaşlarının yanından geçerken tiksintiyle baktı suratlarına. Düşünerek geçirdiği yolculuk ile kendini evde tek başına bulmuştu. Anne ve babası, küçük kardeşi Betty'nin yanına, doğum gününe gitmişlerdi ve geç saatlere kadar orada olacaklarını söylemişti. Veronica bu habere sadece omuz silkmişti ve arabadan inerek eve girmişti.

Eve girdiği gibi kendini kapının arkasına yaslayıp gözlerini sıkıca kapattı Veronica. Ağlamayalı 7 sene oluyordu. İlkokul bittiğinde, üzerindeki kabullenme ile bir daha ağlamayacağına ve hiç kimseye tolerans tanımayacağına söz vermişti kendi kendine. Ama artık içindeki duygular yüreğine ağır basıyordu.

i want to feel your heartbeat, noah schnapp Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin