Ejderha Prens'in Eşi

113#

!!!!! Acı verici!

Meng Yue Ming vücudunun her yerinde acı hissetti ama inatla ayakta durmaya devam etti. Kadın lider olarak gururu E Dağı kadar yüksekti, bu yüzden ağır yaralansa bile diz çökmez veya yenilgiyi kabul etmez!

Meng Yue Ming'in vücudundaki yara şiddetliydi. Elini kırdı, bacağından ağır yaralandı ve ayrıca iç yara aldı. Her an ölecekmiş gibi görünüyor.

Aslında, Meng Yue Ming, iki canavarla mücadelesi onu bu kadar uzun süre hayatta tutabildiğinden beri zaten çok fazla hap tüketiyordu. Vücudundaki yara artık iki canavarın açtığı yeni yaralardı.

İki canavar, metresi düşmanlarının hala ölmediğini görünce çok geçmeden huzursuz oldu!

Bu nefret dolu kız hamamböceği gibiydi! Ona ne kadar saldırırsak saldıralım ölemezdi!

Meng Yue Ming, Jiu Wei'nin onu öldürmeye geleceğinden korkuyordu. Korkmuştu ama doğası gereği 2 canavarın önünde yenilgiyi kabul etmeyi reddediyor.

Bai Ze'nin intikamını alması gerekiyordu! Ancak o zaman tatmin olduğunu hissedebilirdi. Bu, hayatını kaybetmek anlamına gelse bile, bunu yapmaktan korkmuyordu!

Meng Yue Ming'in düşündüğünün aksine, Jiu Wei kadın başrole hiç dikkat etmedi. Geldiğinde, metresinin durumunu bir an önce kontrol etmek istiyor. Yaralarını bile unuttu ve doğruca yatağa gitti.

Yatağın yanında oturan Mao Mao, Jiu Wei'nin kanlı görünümünü görünce çabucak ayağa kalktı.

"Efendim! Önce yaranızı tedavi etmelisiniz!" Mao Mao panikledi. Jiu Wei'nin böyle bir yarası olduğunu ilk kez görüyordu.

Jiu Wei elini gelişigüzel salladı ve huzur içinde uyuyan metresine baktı. Ancak o zaman kendini güvende ve sağlam hissedebilirdi.

Neyse ki metresinin durumu kötü değildi... o da ateşlenmedi...

Jiu Wei daha sonra yarasını sarmak için hızla odasına gitti. Odadaki Meng Yue Ming'in varlığını tamamen görmezden geldi. Onu gerçekten öldürmek istese de, kızın anormal olduğunu biliyordu.

Jiu Wei, tam gücüyle 2 ilahi yaratığın onu birkaç saat boyunca nasıl öldüremediğini görünce, kendisinin de onu öldüremeyebileceğini biliyordu.

Bai Ze'nin kısa süre sonra kızı kurtarmak için geleceğinden emindi, bu yüzden telaşa kapılmasına gerek yoktu. Kızı öldüremese bile metresinin güvenliğinin tehdit edilmeyeceğini biliyordu.

Bai Ze, neredeyse ölecek kadar yaralandı, böylece en azından birkaç hafta önce Meng Yue Ming metresine saldırmaya cesaret edemezdi.


Sabah 7


Bai Ze, hana gelip Meng Yue Ming ile birlikte kaçmayı başarır. Meng Yue Ming, Bai Ze geldiği anda çoktan bayılmıştı, bu yüzden hayatta kaldığı için gerçekten şanslıydı.

İki ilahi canavar, Bai Ze ve Meng Yue Ming'i kovalamak için çok yorgundu, bu yüzden Li Shi Ying battaniyesine sarılmak için geri döndüler.

Altın kaplan, Li Shi Ying'in ayağına gitti, gümüş kurt ise Li Shi Ying'in başının üzerine çıktı ve yatağı aniden sıkışık hale getirdi.

Sahneyi izleyen Mao Mao, kendini tutamayarak hafifçe kıkırdadı. Bu iki canavar, metresleri tarafından şımartılmak istemiş olmalı, değil mi?

Hanın içindeki manzara, baş belası Meng Yue Ming ve Jiu Wei'nin barışın bir hafta süreceğini düşünmediği sürece huzurluydu.

Meng Yue Ming'in Jiu Wei'nin tahmin ettiğinden daha önemsiz olduğunu kim bilebilir? Artık Li Shi Ying'e saldıramayacağı doğru ama Shi Ying'in hayatını bozmanın birçok yolu vardı.



2 gün sonra.


Meng Yue Ming, belirli bir söylentiyi yaymak için Qiu Ülkesinde birkaç yere gitti. Müzayede gününden beri birçok kişinin çevirmeni aradığını çok iyi biliyordu ama çevirmen yakalanamayacak kadar gizemliydi.

Meng Yue Ming, aradıkları tercümanın belirli bir handa yaşadığı yalanını yaymak için bu şansı kurnazca kullanır. Hatta söylentisini güçlendirmek için sahte kanıtlar sunacak kadar ileri gitti.

Meng Yue Ming, Li Shi Ying'in gerçekten çevirmen olduğunu bilmiyordu. O sadece Shi Ying'in yaşadığı handa hayatını bozmak için bir kaos yaratmak istedi. Bununla Bai Ze'nin intikamını biraz da olsa alabilirdi.

Tercümanın yaşadığı yerle ilgili söylenti bir gecede başkentte yayıldı. Açgözlü insanlar ve birkaç güçlü aile, tercümanla 'buluşmak' için hızla harekete geçer.

O gün birçok insan Shi Ying'in yaşadığı hana geldi.

Hepsi kaos yaratmaya başladı ve hancıdan tercümanı teslim etmesini istedi. Tabii ki hancının kafası karışmıştı ve bunu onlar için yapamadı.

Bu, bu insanların söylenti hakkında daha da emin olmalarını sağladı. Kalabalık birer birer hanın içindeki her odayı kontrol etti ve sakinlerini 'sorguladı'.

Ne yazık ki, Li Shi Ying ikinci katta yaşadığı için, gelmek üzere olan tehlikeyi fark etmedi.

DOK DOK DOK!