berk'in kırık kalbi için yıldıza basıp bol yorum yapmayı unutmayın lütfen, yorum sayım düşüyor ve hevesim de kaçıyor 🫀
uyandığında mutfaktan gelen melodiyle istemsiz bir gülümseme oluştu kızıl oğlanın yüzünde. aybike'nin sesinin geldiği yöne doğru ilerlediğinde sol tarafına ağırlığını vererek kapıya yaslanmıştı. saçlarını dağınık topuz yapmış kız topuzunu basit bir kalemle tutturmuştu. oldukça tatlı görünüyordu berk'i görmeden şarkı söyleyen bu hali, tezgahta bir şeyler için uğraşıyordu.
"üstüm başım altüst olmuşum bana verilen candan hesap sormuşum..."
"bir varmışım bir yokmuşum acı çekerek ölmek için doğmuşum."
mutfağa giren kızılın devam ettirdiği şarkı sözü hiç hoşuna gitmezken de yanaklarının kızardığını hissetti. kendi sesini pek beğendiği söylenemezdi, hele de berk'in ses tonunun yanında.
"berk ya, niye haber vermiyorsun geldiğini? benim sesim çok kötü." tatlı bir ifadeyle gözlerini kapatan ellerini yüzünden çekti kızın. aybike ise berk'in yanında, dokunuşunda fazlasıyla heyecanlanmaya başlamıştı.
"sesin duyduğum en güzel ses biliyor musun? haksızlık etme kendine. ayrıca sen neler yaptın tatlım böyle ya?"
kahvaltı masasını gören çocuk gülümsediğinde gülmüştü kız, gözlerinin içi parlıyordu sanki.
"senin için. özür dilemek için. sen hep haklıydın, olmayacak bir şeyin peşindeydim ben. farkındaydım bunun ama senin haklı olman ağır geldi. kabullenmek istemedim. özür dilerim."
gözlerinin içine cevap beklerce bakışıyla umutlanmadı berk. kırıldıktan sonra topluyordu onu hep. aynı olmamak koşuluyla yoluna giriyordu tabi bir şeyler, girdiğini sanıyordu. kendisinin bile alıştığı yalanlara inandırıyordu kendini. alışmıştı ne de olsa kalbini sınırsız yalanlarla kandırmaya.
"geçen sene okuldaki baloda karşılaşmıştık seninle hatırladın mı?"
konuyu değiştirirce söylediğiyle gözlerini yere dikip düşündü bir süre kız.
"hayır, hatırlamadım."
hatırlamadı. hatırlamazdı. berk ise her şeyi unutsa da sadece bunu düşünürdü, bu anı kalırdı zihninin derinlerinde. dün gibi hatırlıyordu. bir senedir tutunduğu tek çiçeğin dalını unutmazdı.
"boşver. sorun değil, aklıma geldi sadece. özür dileme artık güzelim, senin de canın sıkkındı."
yine kızın üzülüp üzülmemesini önemsedi kendini hiçe sayarak. kahvaltıya oturduklarında da genç kız çocuğun saçlarında gezdirmiş olduğu bakışlarıyla yine heyecanlandı. neler oluyordu ona böyle? eli refleks olarak saçlarına gitmişti.
"sen, toplu da çok güzel olduğunu söylediğin için topladım bugün."
"her halinle çok güzelsin sen aybike, saçlarının şekli etkileyemez güzelliğini."
kızıldan aldığı iltifat ilk kez onu böylesine mutlu etmişti. kendi kendine gülümseyip çocuğun da görünen gamzelerinin çok güzel olduğunu düşünürken kahvaltıyı yaptılar beraber.
"seni bir yere götüreceğim şimdi, gidiyoruz hatta."
"nereye?" heyecanlanmıştı yine kız. geçen seferki gibi beraber keyifli vakit geçirecekleri düşüncesi çok güzel geliyordu. berk'le vakit geçirmek artık ona her şeyden güzel geliyordu, her anını onunla paylaşmak istiyordu. kaan ise hatırlamak bile istemeyeceği kötü bir anı olarak kalmıştı zihninde. hemen hazır bir şekilde telefonunu kapattığında da ekranını kızıla çevirdi.
"telefonumu kapattım ben, sen de kapat o zaman yine."
burukça gülümseyen kızıl telefonunu kapattığında birkaç kez uzanıp geri çekilse de derin bir nefes alıp bırakarak elini tuttu kızın, derin sevişini sunmak için beyaz ellerine.
yolda bir ya da iki kez sormuştu aybike nereye gittiklerini. berk ise manzarasında takılı kalıyordu dakikaların arasından bir dakikada. gidecekleri yerin çok güzel bir yer olduğundan emin kız özensizce topladığı saçından kalemini çıkarıp saçlarını dağıttığında da onu izledi berk. çok güzeldi bukleleri, buklelerinden yayılan eşsiz koku.
genç kız izlendiğinin farkında olarak gülümsediğinde de yolun kenarında durmuştu berk. uçurum gibi bir yerdi burası.
arabadan indiğinde aşağı baktı uzaktan. yüksek ama oldukça huzurlu bir yerdi burası. ayaklarının altına serilmiş denizin manzarası ve kokusu çok güzeldi.
"berk, niye geldik buraya?"
"içini dökmeni istedim." yanına adımladığında anlam veremeyen bakışlarına karşı oturdu berk, ayaklarını aşağı sallandırdı. "her ne kadar iyiyim desende iyi olmadığını biliyorum aybike. konuşmaya ihtiyacın olduğunu, aç bana kalbini. anlat, ağla. omzumda ağla ama, bensiz ağlama. gözyaşlarına dokunamam o zaman, içim sızlar."
yanına hala gelmeyen kıza döndüğünde gözyaşlarının çoktan yerini bulmuş olduğunu gördü. yanına geldiğinde elinden tuttu bırakmamak üzere, oturmasını sağladığında da kız başını omzuna yaslamıştı.
"anlat bana, kaan'a ne zaman aşık oldun?"
"aşık olmadım, haklıydın." dedi iç çeken sesi. "hoşlanıyordum sadece. beni sevsin istiyordum, sevmedi."
berk saçlarında gezdirdi ellerini, yüreğine dokundu sonra. saçlarını öpüp boynunu sevdiğinde de kızılın gömüldüğü boynunu gözyaşları ıslatıyordu.
"ilgimi çekmişti işte. kaptırdım kendimi bir şekilde. sevdim, o da sevsin istedim. sevmiyormuş, olmayınca olmuyormuş. başkasını sevdikçe kalbim kırıldı, başkası için bir şeyler yaptıkça, ona gülünce gözleri. canımı acıttı berk."
son cümlesiyle hıçkırdığında sarıldı kıza. sarmaladı, saçlarını kokladı uzun uzun. genç kız ise bakışlarını kaldırdı, berk'le buluşturdu.
"ben artık kaan'ı sevmediğimi fark ettim. umurumda olmadığını, ondan vazgeçtiğimi. istemiyorum artık onu berk, bu son ağlayışımdı onun için. ağlamam bir daha. gerçek hisler değilmiş benimki, öldürmüyor. teşekkür ederim getirdiğin için."
genç kızın gözlerindeki son damlaları sildiğinde tamamen mutlu hissedemiyordu kendini. kaan'ı silmesinin sebebini bilmiyordu çünkü ve umutlanmak istemiyordu.
her umutlandığında canı yanmıştı çünkü. artık kırılmak istemiyordu. yorgundu bu çocuk.
"aybike." dedi başlayan rüzgarda kıvırcıkları savrulan kız kendisine dönerken. "o baloda, seni öpen bendim."
söyleyebilmişti sonunda kızın şaşkın bakışları arasında. güzel sesi çıkmayan kızla evden çıkmadan karaladığı yazı geldi aklına.
"sesini beğenmezdin. oysaki tüm tınılardan daha güzeldi senin melodin, sabaha kadar dinlemek isterdim. sesine de aşığım."
![](https://img.wattpad.com/cover/320462216-288-k6349.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
porselen kalbim | ayber
Novela Juvenilberk'in elindeki tek şey onu devamlı kıran aybike'ye yazdığı kısa notlardı.