biz geldik! yorum sayısı yüksek olunca atıyorum hemen bölümü. berk'in kırık kalbi için yıldıza basmayı ve satır arası yorum yapmayı unutmayın lütfen 🫀
kırık kalpler grubu
tolga: lan ömer
kaç kere diyeceğim sana
berk'in yanında şu aybike denen kızın kaan'a olan hislerini açma diye
bak konuştuk o gün
herif bugün fakülteye gelmediömer: sence berk benim yüzümden mi gelmedi
yoksa o kız, duygularını hiçe sayıp sevgili numarası yaptırdı diye mi?
düşün biberk: tolga ve ömer
aybike'den bahsederken 'o kız' demeyin, lütfentolga: özür dilerim ben her şeyim
ama gerçekten sinir oluyorum kıza
seni çok kırıyoberk: sorun değil :')
alıştımömer: en büyük sorun da bu ya zaten
alışmış olman
kırılmaya alışmamalısın berk, bu normal bir şey değil
kırgın olmayı da kabullenme
senin de duyguların var, hislerin var
ve aybike bunu görmediği için ezip geçiyor
isteyerek ya da istemeyerekberk: ders notlarını atarsınız bana değil mi?
vizeler yakın, çakılmak istememtolga: al işte
yine konuyu değiştiriyor
değiştir kardeşim, değiştir
sen böyle yapınca da biz üzülüyoruzömer: neyse ne
konuşmak istemiyor belli ki
zorlamamalıyız
partiye geliyor musun?
asiye'nin doğum günü partisine, herkes davetliberk: bilmem
gelmem herhalde
siz gidintolga: sen gelmiyorsan ben de gelmem
ne işim var gelip ne yapacağım?ömer: ben de gelmem
berk: saçmalamayın
gidin işte keyfinize bakın
benim tadım yok, gelmeyeceğim❄
eline aldığı sütlü kahveyi masaya bıraktı kızıl çocuk. bu fakülteyi seviyordu genel olarak, bahçesini ise daha çok seviyordu. tolga'nın göz devirişiyle ne var anlamında omuz silktiğinde de genç adam ömer'e kısa bir bakış atıp berk'e çevirmişti yönünü.
"nefret ettiğimiz içecekleri içiyoruz bugün de. ben de çay alayım o zaman. ne dersin berk'im?"
kızılın mutsuz ve umutsuz bakışları her zamanki yerindeyken de doğruldu yerinde. aybike onların masasına geliyordu.
"selam."
"hı hı selam." diyen tolga, gıcık oluşunu belli etmeden yapamazken de masanın altından dizini çimdikleyen ömer'le sızlanmıştı.
"selam aybike. biz kalkalım istersen tolga, hadi."
"hayır hayır, sorun yok kalın. berk, öncelikle verdiğin notlar için teşekkür ederim çok yardımcı oluyorlar. dün söyleyecektim ama gelmedin."
"evet, gelemedim. rahatsızdım da biraz."
"anladım geçmiş olsun. yarın doğum günü partisi var, şu asiye'nin." asiye derken ne kadar üzgün ve öfkeli olduğu sesinden anlaşılıyordu. "beraber gidelim mi? kaan da gelecek hem."
kaan'ı da katmasıyla berk'in düşen yüzüyle tolga 'al işte' derce elini diğer elini vurup ömer'e çevirmişti yüzünü.
"olur, olur gelirim seninle güzelim."
"süpersin. ya bir de benim kıyafet denemem lazım. sen de bir erkek gözüyle bakıp onaylarsan çok sevinirim. çıkışta beraber bana geçeriz bu seferde, olur değil mi berk?"
gözlerinin içine baktığında hayır demesi imkansızdı yine. onunla alakalı tüm seçenekleri gibi imkansızdı. kolunu sevdiğinde onayladı kızıl.
"olur."
"çıkışta görüşürüz."
aybike'nin gidişiyle yeniden yerine oturdu berk. ömer de tolga kadar arkadaşı için üzgün ve aybike'ye sinirli görünüyordu.
"yok ya ben gidip konuşacağım bu kızla gelip gelip bu çocuğu dağıtıp gidemez."
"saçmalama tolga. iyiyim ben."
"değilsin." kızılın kızarmış gözlerini işaret etti. "değilsin baksana berk. bize bir günlüğüne bile vermediğin notları vermişsin kıza. onları hazırlamak için ne kadar uğraşmıştın. hanfendi hala kaan diyor. gerçekten delireceğim."
"sorun değil, iyiyim ben. boşverin siz de. partiye gelmemi istiyordunuz geliyorum işte daha ne? yarın görüşürüz."
❄
"sonunda gelebildin." dedi kapıdaki çocuğu içeri aldığında kız. üzerinde şimdiden denemeye başlamış olduğu elbiselerden biri vardı. berk ise büyülenmişti. gündelik yaşantısında oldukça zarif ve sade olan biriydi aybike, şuan üstündeki beyaz kısa elbise de öyleydi ve ona oldukça yakışmıştı.
"girmeyecek misin içeri?"
"sen, çok güzel olmuşsun. çok yakışmış."
"yaa teşekkür ederim. daha bu ilki ama denemeye devam edeceğim şimdi. gelsene."
kızın odasına adımlayan çocuk beklediği ve hayalini kurduğu gibi bir odayla karşılaşmıştı. aybike'nin zevklerini biliyordu çünkü, neyi sevdiğini, neyi sevmediğini en iyi berk biliyordu. kaan bunları bilemezdi.
elindeki paketi fark ettirmeden dolabına koyup kızın açtığı dolaba baktı. bir sürü elbise görünüyordu ve içinden seçim yapacaktı, kaan için.
"hangisini denesem ki, eleyemiyorum da içinden. kaan en çok hangisini beğenir sence? şu pembe nasıl, çok mu soft? ya da şu koyu mor olan? şu kırmızı peki, çok mu iddialı?"
"aybike." dedi anlık cesaretiyle kızın ellerini elleri içine alırken. "sen her halinle güzelsin. ne giyersen giy o partinin, bu evrenin en güzel kızı sen olacaksın. peri kızı."
kızılın dediğiyle yüzünde hafif bir gülümseme oluşan kız, ellerini genç adamın ellerinden ayırmıştı.
"kaan da böyle düşünse keşke, senin gibi düşünse."
"kaan ne kadar şanslı olduğunun farkında bile değil."
kızılın söylediğini duymasa da üstünde durmayan kız, çocuğun içeri gidişiyle elbiseleri deneyip yanına gidiyordu sırayla.
berk ise her seferinde hayranlıkla izliyordu onu. üzerine giydiği tüm o elbiseler şahane duruyordu beyaz teninde. aybike ise hepsine bir kulp bularak yenisini giyiyordu. en sonunda giydiği siyah bir elbiseyi beğenmişti. ince askılı, mini, dar ve her zamanki güzelliğini daha da ortaya çıkaran bir elbiseydi bu.
"aybike. çok, çok güzel olmuşsun. zaten hepsi çok yakışmıştı, buna mı karar verdin?"
"yani. en beğendiğim bu oldu sanırım. ve sen haklısın. kaan beni böyle de beğenebilir, bunu giyeceğim yarın."
kızılı kapıdan gönderirken de teşekkür etmişti geldiği için. yarın çok güzel olacaktı. aybike böyle düşünüyordu çünkü kaan kıskanabilirdi ikisini.
"ne giyersen giy çok yakışacak sana, güzel olan sensin çünkü elbise değil. unutma olur mu?"
"unutmam."
el sallayıp gitti kıza, ona aldığı lacivert elbiseyi görmemişti aybike, henüz.
![](https://img.wattpad.com/cover/320462216-288-k6349.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
porselen kalbim | ayber
Fiksi Remajaberk'in elindeki tek şey onu devamlı kıran aybike'ye yazdığı kısa notlardı.