Toprak ona cevap verirken tüm gerçekçiliği kullanmaya karar verdi. Çünkü aralarında hala anlaşılamamış şeyler duruyordu. " Beni kıskançlığın için isteme Ateş. Bu gece birlikte olursak pişman olacağız. Sen ve ben içimizdekileri yenmeden bunu yapmayalım." Üzerinde olan ve burnu boynu8unda gezinen Ateş onu bırakmakta çok zorlanıyordu. Kadınları umursamayan eski karısını arayan Ateş şimdi kendinden kaç yaş küçük bir kadını bırakamıyordu. "Tamam." dedi ama burnu hala kokusunda geziniyordu. Başka bir şey söylemeden devam ettiler uzanmaya. Öylece...
Gece Ateş uykusundan uyanınca koynuna kedi gibi sığınmış karısına bakmaya başladı. Kollarını sarmalamış onu kendine çekmiş oysa sığınmıştı. İçini titretiyordu. Aralarındaki yaş farkını ne kadar kafasına takmıyormuş gibi görünse de deli gibi korktuğunu far etmişti. Kendi yaşında bir adamla bir şeyler yaşamak isteme ihtimali kalbine dikenler saplıyordu. Bunun etkisiyle mümkünmüş gibi daha çok kendine çekti. Rahatsızca kıpırdanan Toprak gözlerini araladı. "Ateş. Boynum..." dedi ve göğsünden kalktı. Ateş tuttuğu boynuna baktı ve ovalamaya başladı. " Gel .." dedi ve elini boynundan çekip parmaklarına doladı. Toprak uyku mahmuru sadece onu takip ediyordu. Yukarıya çıktıklarında Ateş'in onu nereye götürdüğünü kavradı ve kapıya gitmeden duraksadı. Ateş ardına döndü ve soran gözlerle baktı. "Eski eşine saygısızlık yapamam." dedi ve elini bıraktı.
Ateş yatağa uzandığında onu istemediğini düşündü. Bu kadar reddedilmeyi kaldıramamıştı ve saçma sapan bahanelere sığınan birinin üzerine gitmek mantıksızdı. Sıkıntıyla nefesini verdi ve mesaj sesiyle bölündü. Cebinden çıkarıp telefonuna baktığında iki saniye algılayamadı. Ama algılayınca kalbi ferahladı. - Senin odan değil ama benim odamda uyusak mı?- yazıyordu. Çevik bir hareketle kalktı ve kapıya yöneldi. Kapıyı açtığında Toprak'ı kapının önünde elinde telefon ile beklerken buldu. Yüzü gülümserken kollarını açtı ve karısının kollarına girmesine huzurla teslim oldu.
Soyunup yatağa yerleştiklerinde ikisi de garip bir heyecana kapılmışlardı. "Benim sana baskı yaptığımı düşünüyor musun?" dedi Ateş kaygıyla. Toprak onun tarafından sarmalanmışken parmaklarını çıplak göğsünde dolandırdı. "Bu gece olsaydı bunu baskıyla yapardık. Normal de baskıladığını düşünmüyorum. Ayrı hayatlar yaşadık." dedi. Ateş dürüst olmayı tercih etti. "Bana demiştin ki bir defasında ' Aşık olmak istiyorum.' Senin yaşlarında bu şeyler çok güzel. Ama ben o treni kaçırdığımı biliyorum." dedi ama içindeki susturamadığı yan büyük konuştuğunu vurguluyordu. Toprak ise böyle düşünmesine üzülüyordu çünkü kendisine aşık değilse neden öpmüştü? "Aşk hissetmediğin bir kadını neden öpüyorsun o zaman ?" dedi ve kaşlarını çattı. Ateş buna cevap vermedi ve uyumak için gözlerini kapattı.
Sabah ilk uyanan Toprak'tı ve bir duş alıp hemen aşağıya indi. Kahvaltı hazırlarken dün geceyi geçiriyordu aklından. Onunla birlikte uyumuştu ve sabah onun kokusuyla uyanmıştı. Gözlerini her açtığında onunla uyuyup uyanmanın nasıl olduğunu düşünürken gülümsemesine engel olamıyordu. O ve kendi gerçekten olabilir miydi? Geçmişini silip yeniden sevebilir miydi?
Ateş uyanınca yanı başına baktı ve boş olduğunu gördü. Kaç yıl olmuştu bir kadınla uyumayalı bilmiyordu. Her zaman onlarla kalmamakta özen gösterir kendi yatağında Özlem'in anılarıyla sızar kalırdı. Toprak hayatına girdiğinden beri Özlem'i anmadığını, düşünmediğini fark etti. Bir tarafı rahatsız olurken diğer tarafı canlıydı. Toprak hayatında kalmasını istediği kadındı ama ona nasıl davranacağını bilemiyordu. Eskiden de sinirli bir adamdı ama Toprak'a neden bu kadar sinirleniyordu bunu bilmiyordu. Yan tarafına dönüp onun saçlarının kokusunun kaldığı yastığa burnunu dayadı. Bu kadın ona yaptıklarını yapmaya devam ederse ne olacağını biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELİNCİKLER ÜLKESİNDE
ChickLit"Bir yarışmada ne kadar şanssız olabilirdiniz? Kafanızda dönen eşitlik çanlarını susturun ve benimle birlikte şartları nasıl eşitliyoruz izleyin. " Merhabalar. Sizleri yeni hikayemle buluşturmak istedim. Çok uzun bir ara verdik. Umarım Gelinc...