Ateş kanepeye uzanmış, uyuyordu. Bu Toprak'ı şaşırtsa da bir taraftan da ne kadar sarhoş olduğunu anlamıştı. İçeriye gidip ona pike ve yastık aldı üzerine örtmek için . Başına geldiğinde "Ateş bey." dedi sessizce ama Ateş duymadı. "Ateş bey!"daha yüksekti sesi ve yine cevap alamadı. Yavaşça üzerini örttü ve kafasını tuttu kaldırmak için. Yastığı kafasının altına koyarken Ateş gözlerine açtı ve göz göze geldiler. Toprak hareket edemedi Ateş ise gecenin başından beri merak ettiği soruyu mırıldandı.
"NİYE BENİMLE EVLENMİYORSUN?"
Sessizliğin ardından Ateş tekrar uykuya teslim olurken Toprak kafası karışmış bir şekilde odasına döndü. Neden bu soruyu sormak için buraya gelmişti? Toprak onun gözlerindeki yorgunluğu düşünürken yatağa uzandı. Onunla aynı evde kalmaktan korkmadığını fark etti. Yarın neler olacağını düşünmek istemiyordu çünkü tahmin ediyordu Ateş'in ayıldıktan sonra görünmeden gideceğini.
Sabah gözlerini açan Toprak yatağından kalktı ve odasından çıktı. Salona baktığında Ateş'in hala uyuduğunu gördü. Yüzünde tuhaf bir gülümseme belirdi ve bir süre yerinde durdu. Ona kahvaltı hazırlamak istedi ama bunun tuhaf görüneceğini düşündüğü için kahve yapmaya karar verdi.
Ateş mutfaktan gelen seslere uyandığında başını tuttu ve oturma pozisyonuna geçti. Dün geceyi hatırlıyordu ama neden yaptığını bilmiyordu. Ona sorduğu soruyu bile hatırlıyordu. Cevabını almadığını da. Yavaşça yerinden kalktı ve mutfağa yürüdü. Toprak mutfakta bir şeyler yapıyordu ve onun geldiğini görünce normal davranmaya çalıştı. "Günaydın nasıl oldun?" dedi. "Günaydın. " dedi ve mutfaktaki minik masanın sandalyesine iri cüssesini bıraktı. Sonra Toprak'ın gözlerine baktı ciddiyetle. "Ben dün gece seni çok rahatsız ettim mi?" dedi. Toprak ona baktı ve kafasını hayır anlamında salladı. "Hayır Ateş bey. Benim yaptığım kabalıktı belkide. Sizi beklemeliydim." dedi mahçup bir ifadeyle. Ateş tezgaha bakınca Toprak gülümsedi. "Kahve sever misiniz ? " Ateş ciddiyetle kafasını salladı. "Evet severim. Sade . " " O zaman hemen bir tane yapayım. Ağrı kesici de vereyim mi?" dedi. "İyi olur. Sonra da kahvaltı için benimle dışarıya çıkar mısın? " dediğinde Toprak gülümsedi. "Tamam ama ben ısmarlarım çünkü sizi çok perişan ettim hastanelerde." dedi.
Kahvaltı için Toprak'ın seçtiği yer sade ve şirin bir yerdi. Arkada bahçesi vardı ve bahçeye oturdular. Ateş kahvaltıdan önce demli bir çay istedi ve Toprak siparişini verirken sigarasını yaktı. Toprak garsonla konuşurken onu izlemeye başladı. Ne kadar bilmiş bir kız diye geçirdi içinden ama bu onu rahatsız etmedi. Tam tersine gülümsemeye itiyordu. Sonunda karar veren Toprak'ta önce açık bir çay istedi ve oda sigarasını çıkardı. Çayları hızlı gelmişti çünkü çaycı boş masaların çaylarını tazelemekle yükümlüydü. "Güzel mekan sade ve şirin." dedi. Toprak etrafa baktıktan sonra gözlerini ona yöneltti. Ateş'in onda merak ettiği tek şey neden göçlerini asla kaçırmıyordu ? Bu onu hem sinirlendiriyor hemde daha fazla merak etmesini sağlıyordu.
"Neden benimle evlenmek istemiyorsun?" dedi gözlerini kaçırmayan Toprak'ı biraz olsun ürkütmek için. Toprak ise gözlerini çekmeden tek hamle ile cevapladı. "Ben aşık olmak istiyorum." Ateş karşısında afalladı. Neden hiç gözlerini çekmiyordu? Gözünü kırpmadan, yalan dolana başvurmadan, ona kur yapmadan ne istediğini direk dile getirebiliyordu. Ateş'in alaya alabileceği bir konuyken şimdi onu dikkatlice dinliyordu. "Yani Ateş bey. Ben size yalan söylemek istemiyorum. Babam ve o kadın sizi bulduğunda ben kabul ettim çünkü karşıma elli yaşlarında adamlar getirmeye çalıştılar. Sırf zengin diye. Ama ben aşık olmak ve basit bir evliliğim olsun istiyordum. Kocam ve benim derdim evi geçindirmek, faturaları zamanında ödemeye çalışmak ve belki tutumlu olursak kaçamak yapıp kampa ne bileyim tatile gidebilelim istiyordum. Bunların sizin için bir önemi olmayabilir belki ama benim için önemli anlayabiliyor musunuz?" dediğinde Ateş kafasını otomatik olarak salladı ve itirazda bulundu. "Toprak anlayabiliyorum. Devam et." dediğinde Toprak'ın gözleri parladı ve tüm gerçeği anlatmaya başladı. "On sekiz yaşına geldiğimde başladılar. Her ay bir adamla görüştürülmeye çalışmak cidden çok iğrenç. Herkese bir bahane bulabildim ve adamlara bir pislik gibi davrandım. Zaten çoğunun derdini anlayabiliyordum. Genç bir bakire. Ve bende bunu kullandım ve sanki bir sokak kadınıymış gibi davranmaya başladım. Babama ve kadına söylemeleri halinde bir cinayetin nedeni olabileceklerini söylüyordum. " Son cümlesini söylerken gülümsemesi Ateş'in içini acıttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELİNCİKLER ÜLKESİNDE
Chick-Lit"Bir yarışmada ne kadar şanssız olabilirdiniz? Kafanızda dönen eşitlik çanlarını susturun ve benimle birlikte şartları nasıl eşitliyoruz izleyin. " Merhabalar. Sizleri yeni hikayemle buluşturmak istedim. Çok uzun bir ara verdik. Umarım Gelinc...