~9~

259 18 8
                                    

And if somebody hurts you, I wanna fight
(Ve biri senin canını yakarsa savaşacağım)

Bu söz tam bu bölümlük,ya da sadece bana öyle geldi.

15.ci bölümde final yapmayı düşünüyorum,pek emin değilim

«iyi okumalar 🤍»

Ege'den devam...

Çağrı'nın, sorduğum soruyu onaylaması ile piçi yakalarından tuttuğum gibi önce duvara fırlattım, sonra da suratına yumruğumu geçerdim. Çağrı 'nın "ege dur!", "Değmez"tarzı şeyler dediğini duyuyordum,ama takmıyordum.

Piç herifin suratı, benim yumruklarımdan dağılırken, hızımı alamadım ve ayağa kalktığım gibi karnına tekme  geçirmeye başladım. Bir çift el beni zorla piçten ayırmıştı, beni bıraksın diye uğraştım. O çocuğu hastanelik etmem gerekiyordu!

Sonunda önüme gelen çağrı ile durdum,nefes nefese kalmıştım. Benim daha işim bitmemişti!

"İyi misin Ege?" O piçi hastanelik edemedim, nasıl iyi olabilirim? Beni tuttan eller bıraktı ve birkaç hoca gelmeye başlamıştı bile.

"Ege, konuşmayacak mısın?" Eğer ağızımı açarsam, çağrı'yı incitirdim,bu yüzden bir süre  susmayı tercih ettim.

Önder hoca gelip, yerdeki bedene bir de bana baktı.

"Ne oluyor burda?! Ege!"

Sadece yüzüne bakmıştım, ona da sinirliydim. İnsan nasıl olur da oğlunun rahatsız edildiğini fark etmezdi?!

"Ba-Hocam her şey Ozan'ın suçu. Bizi rahatsız eden oydu!"

"Öyle mi?! Gidip elinizi yüzünüzü yıkayın, sonra da müdürün odasına hemen!"

Çağrı beni kolumdan tutup lavaboya götürürken, bazı hocalar da yerdeki bedenin yanına gitmişti.

"Bırak kolumu" sert çıkan sesime engel olmamıştım.

"Ege, lütfen böyle davranma"

"Niye sakladın benden?"

Al işte, susuyordu. Susması beni deli ediyordu!

"Cevap versene!"

"Daha fazla başını ağrıtmak istemedim, küçük bir çocuk gibi sürekli arkamı toplamak zorunda kalma istedim, zaten herkese yük oluyordum . Bir de sana yü-"

"Aptal mısın?! Nasıl böyle düşünürsün! Sen hiç bir zaman,benim için 'yük' olamazsın, sana değer veriyorum.Sen benim için çok önemlisin. Anladın mı?!"

"Anladım...Üzgünüm"

"Olmalısın."

"Bir daha olmaz" karşımda küçük çocuk gibi durup, sesi sonlara doğru git gide kısılmaya başladı, şimdi ben bu çocuğa nasıl sinirli kalayım...

"Gel buraya" diye kollarımı iki yana açtım.

Gülümseyerek bana doğru geldi, sarıldı. Bende ona  sarıldım.

"Müdürün odasına gitmemiz lazım."

"Gidelim,ama konuşacaklarmız daha bitmedi"

"Tamam..."

Odaya girdik, önder hoca bize-bana- ters ters bakıyordu.

"Çabuk anlattın, ozan hiç bir şey anlatmıyor"

"Tabi anlatmaz, anlatacak yüzü mü var?!" Diye soran çağrı ile önder hoca affalladı.

"Bu da ne demek?"

BİZİM DÜNYAMIZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin