arka planda çalan the smashing pumpkins şarkısına karışan ve ortamı dolduran muhabbeti dinlerken elinde tuttuğu şarap bardağını dudaklarına yasladı.
stüdyosunun açılışını kutluyorlardı. arkadaşları açılış için gelenlere birkaç şey ikram ediyordu, jungkook ise açılışa özel ücretsiz fotoğraf çekimi yapıyordu.
başta bunu istememişti, özellikle burayı açabilmek için gırtlağına kadar borca girmişken ücretsiz hiçbir şey yapmak istememişti ancak arkadaşları bunun iyi bir reklam olacağını söyleyince kabul etmişti.
pişman olduğunu söyleyemezdi jungkook, kafasını dağıtmak iyi gelmişti.
bardağın dibinde kalan içkisini tek seferde başına dikti.
gözlerini kırpıştırıp bakışlarını saçma sapan bir üniversite anısı anlatan namjoon'a çevirdi. birlikte okudukları dört yıllık süre boyunca bir çok anı biriktirmişlerdi ve bu eski anıları hatırlamak hepsini mutlu ediyordu.
içinde üniversitenin son senesinde çıkmaya başladığı taehyung olan anılar bile.
"bizi doğa yürüyüşüne götürdükleri zamanı hatırlıyor musunuz?"
"hatırlıyorum." dedi yoongi gülerek "doğada yürüyüş yapmak eğlenceli olur sanmıştık bir de."
"işkenceden başka bir şey değildi." diyerek yüzünü buruşturdu seokjin "saatlerce mola vermeden yürümüştük. bacaklarımın yorgunluktan uyuştuğunu hatırlıyorum."
jungkook zihinde canlanan anılarla gülümserken namjoon'un tekrar konuşmasıyla yüzündeki gülümseme donup kalmıştı.
"jungkook bir de yürüyüşün çoğunda taehyung'u sırtında taşımıştı."
aklına taehyung'un bitkin bir şekilde 'yoruldum' demesi geldi bir anda. bunu o kadar masum bir şekilde söylemişti ki taehyung'un bütün itirazlarına rağmen onu sırtına almış ve saatler süren yürüyüş boyunca da indirmemişti.
çünkü hiçbir şey taehyung'dan önemli değildi.
"özür dilerim." dedi namjoon panikle. arkadaşını üzüp üzmediğini bilmiyordu bile ve kırdığı pot yüzünden suçlu hissediyordu.
"sorun değil." diyerek gülümseyen jungkook ise arkadaşının bütün endişelerini ortadan kaldırmıştı. "geçmişim hiç var olmamış gibi davranmıyorum. o zamanlar taehyung'u etkilemek için her şeyi yapmaya hazırdım çünkü."
jungkook, o zamanlar taehyung'u etkilemek için ne kadar uğraştığını hatırlayınca istemsizce gülümsedi. sırf taehyung istediği için doğa yürüyüşünde onu saatlerce yokuş yukarı yolda taşıması, hiç hoşuna gitmediği halde jazz müzik konserlerine gitmesi, korku filmleri izlemesi ve dersinin olmadığı günler bile kampüse gelmesi.. bunların hepsi deli gibi hoşlandığı taehyung'un da kendisinden hoşlanmasını sağlamak içindi.
ancak taehyung yanına gelip birkaç aydır kendisinden hoşlandığını öğrendiğinde boşuna uğraştığını, zaten aynı duyguları paylaştıklarını öğrenmişti.
"evet hatırlıyoruz 'her şeyi yapmaya hazır' hallerini." dedi seokjin gülerek. arkadaşının tam bir çocuk gibi davrandığını hatırlıyordu. sürekli heyecanlıydı ve taehyung dışında bir şey konuşmuyordu bile.
"her neyse. hepsi geride kalmış şeyler."
"jungkook." diyerek araya girdi yoongi "iş yerinden tanıdığım biri var. o da uzun zamandır bekar ve-"
"istemiyorum."
"bir şans vermelisin."
"istemiyorum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
bittersweet | taekook
ChickLit"... görüneni görürler yalnız. ben en uzak anlama veririm kulağımı."