"jungkook bekle-"
"gerçekten gitmem gerek." jungkook hızla üstünü giyinirken peşinde dolanan bedeni görmezden gelmeye çalışıyordu, ancak taehyung'un buna izin vermeye niyeti yoktu.
"beni bekle. seninle geleyim."
"gerek yok-"
"gerek olduğundan demiyorum. yalnız gitme, hem bu karda şehir dışına kadar motorla nasıl gideceksin? sabahı bekleyemez misin, trenle gideriz?"
"taehyung kardeşim intihar etmeye kalkışmış diyorum."
"bu yüzden beklemeni söylüyorum." taehyung karşısında titreyen bedenin ellerini tuttu "sakin değilsin, kar yağarken karanlık havada bu halde motor sürmen ne kadar tehlikeli biliyor musun?"
"ne yapmamı bekliyorsun? öylece oturup beklememi mi?"
taehyung başını olumsuz anlamda salladı ve elini jungkook yanağına yasladı "bırak seninle geleyim."
"senin için de tehlikeli."
"araba bulalım? hem daha çabuk varırız hem de daha güvenli."
"nasıl bulacağız?" fikir mantıklı gelse de bu saatte istediği gibi araba bulamazdı ki?
"arkadaşlarında yok mu?"
"sunmi'de var." diye fısıldadı jungkook aklına gelen fikirle "ondan alabiliriz."
taehyung, jungkook'un ikna olmasına rahatlamış bir şekilde gülümsedi. eğer jungkook tek başına motorla gitseydi sabaha kadar endişeden uyuyamazdı, biliyordu.
"o zaman ben de üstümü değiştireyim, çıkalım beraber." dedi ve hala titreyen jungkook'un dudağının kenarına kısa bir öpücük bıraktı. az önce yaşadıkları an bozulduğu için dudağından öpmenin tuhaf olacağını düşünüyor, dudağının kenarını öpmekte ise bir sorun görmüyordu.
jungkook ise bunun tam tersini düşünüyordu.
kendisini rahatlatacağını bildiği dudaklara kısa bir öpücük bırakıp "acele et." diye fısıldadığında neden bunu yaptığını sorgulamadı. umrunda olan tek şey kız kardeşiydi ve sadece bir günlüğüne bile olsa taehyung ile ayrıldıklarını unutmak istiyordu.
sakinleşmek için omeganın sevgisine ve şefkatine ihtiyacı vardı.
taehyung üstünü değiştirmek için odadan çıktığında jungkook telefonunu çıkarttı. sunmi'ye acil arabasına ihtiyacı olduğuna dair bir mesaj attığında kısa sürede arkadaşı cevaplamış ve arabasını verebileceğini söylemişti.
rahatlamış bir nefes verdiğinde odasından üstünde bedenini küçücük gösterecek kadar büyük bir şişme montla gelen taehyung'a baktı. çatılı kaşları ve montun içinde nerdeyse kaybolmuş yüzüyle elindeki atkıyı jungkook'un boyuna dolarken sevimli görünüyordu.
"gidelim hadi."
burnunu boynundaki tamamen taehyung kokan atkıya gömerken esmer tenli omegayı onayladı jungkook. sehpanın üstünde duran anahtarlarını aldı ve taehyung'un peşinden evin dışına çıktı.
üstü karla kaplanmış motoru temizleyip kaskını aldı ve taehyung'a giydirdi. şimdi yüzü de görünmediği için dev montunun içinde küçük bir çocuktan farksızdı ki bu da durup bir saniyeliğine taehyung'u süzüp gülmesine sebep olmuştu.
motorunu olabildiğince sakin ve yavaş bir şekilde kullanmaya başladığında düşündüğü tek şey arkasında kendisine sarılan omegaydı. tek başına olsaydı bu motoru son sürat sürer, tekerleğinin altında nerdeyse buz tutmuş karları umursamazdı bile. kız kardeşinin yanına bir an önce ulaşmak için arabasını almak için sunmi'nin yanına gitmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bittersweet | taekook
ChickLit"... görüneni görürler yalnız. ben en uzak anlama veririm kulağımı."