"artık fotoğraf çekmeyi bırak." taehyung, jungkook'un koluna girerken jungkook güldü ve omeganın alnına kısa bir öpücük bıraktı.
"jimin ve wonho beni fotoğrafçı olarak tuttu ama." dedi kamerasının merceğini temizlerken "hem de çok yüksek bir fiyata."
"ama aynı zamanda misafirleri olarak da davet ettiler." taehyung, alfasını ikna etmek için boynunu öpüp teması devam ettirdi. jungkook geldiğinden beri paranın hakkını verebilmek için durmadan fotoğraf çekiyordu.
"bir anı bile kaçırmalarını istemiyorum. ben olsaydım-" jungkook durdu, yutkundu ve taehyung'a endişeyle baktı "olmak istediğimden değil, sadece örnek olarak söylüyorum. ben olsaydım anı olarak elimde bir sürü fotoğraf kalsın isterdim işte."
"anlıyorum." taehyung gülümsedi, "ama bizim de bu anının bir parçası olmamızı istiyorlar. ilk bebekleri için düzenledikleri partide seni sadece fotoğraf çekerken mi hatırlasınlar?"
jungkook itiraz edemeden jimin bir anda yanlarına gelmişti "jungkook, hiçbir şey yemedin sen."
"pek aç değilim."
"aç olmana gerek mi var?" jimin güldü "atıştır bir şeyler, o kadar çeşit boşa gidecek bak taehyung hazırladı hepsini."
"taehyung hazırladıysa başka." jungkook güldü ve kamerasını masaya koydu. taehyung'un elini tuttu ve yemeklerin dizili olduğu masaya yürüdü.
"ne kadar çok şey hazırlamışsın?" dedi masaya bakarken. taehyung ise sadece omuz silkmişti. jimin için elbette çeşit çeşit şeyler hazırlayacaktı, özellikle jungkook'a yaptığı iyilikten sonra.
ancak jungkook da haklıydı. parti, jimin ve wonho'nun arka bahçesinde düzenleniyordu. çok büyük bir kalabalık yoktu, yakın çevre arasındaydı. taehyung'un hazırladığı yiyecekler ise bu kalabalığa çok fazlaydı. günlerce stok yapılabilecek kadar.
"heejin nerede?" dedi jungkook bir anda aklına gelmesiyle. kendisi fotoğraf çekerken onunla taehyung ilgileniyordu ama şimdi yanlarında yoktu.
taehyung, başıyla bahçenin diğer ucunu işaret ettiğinde jungkook başını döndürdü ve işaret edilen yöne baktı.
miyeon ile konuşuyordu. ikisi karşılıklı oturmuştu ve miyeon ne anlatıyorsa heejin pür dikkat ona odaklanmıştı.
ve gülüyordu.
jungkook göğsündeki ağırlık kalkmış gibi hissetti bir anda. omuzları hafifledi ve derin bir nefes aldı. bir yıldır ilk defa heejin'i gülerken görmüştü.
"gidip miyeon'a sarılabilirim." dedi yutkunarak. ağlayacakmış gibi hissediyordu.
"sonra sarılırsın, bölme şimdi muhabbetlerini." dedi taehyung jungkook'un koluna sarılarak. daha sonra boş bir tabak aldı ve yiyeceklerden çeşit çeşit yerleştirdi ve jungkook'un eline tutuşturdu.
"önce sen." jungkook, mini sandviçlerden birini aldı ve sevgilisinin dudaklarına yasladı. taehyung kıkırdayıp dudağını araladı ve sandviçi jungkook'un elinden yedi.
bunu uzaktan izleyen mina ise gülümsemiş ve jimin'e göstermişti. jungkook resmen tabaktaki her şeyi sırayla taehyung'a yediriyordu ve taehyung itiraz etmiyordu.
ayrılıklarından beri bu bir ilkti.
"taehyung'un iyileşmek için ihtyacı olan şeyin jungkook olduğunu biliyordum." dedi jimin gülümseyerek. birkaç ay önce taehyung'a bir şeyler yedirmek onlar için imkansızdı çünkü bütün iştahı kesilmişti, ya da kendini cezalandırıyordu.
ama sorunu her neyse jungkook ona iyi gelmişti.
"sorunlarını hallettikleri için o kadar mutluyum ki." dedi mina gülümseyerek. "her şey yolunda gidiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bittersweet | taekook
Chick-Lit"... görüneni görürler yalnız. ben en uzak anlama veririm kulağımı."