İyi okumalar~
________________Gardiyanın sertçe kapıma vurmasıyla derin uykumdan sıçrayarak kalkmıştım. Biran için hayatı sorgulamaya başlarken bir kez daha bütün bu yaşadıklarımın rüya değilde gerçekten ibaret olduğunu anlamıştım. Esnemiş içeriye giren dünkü uzun gardiyanla gözlerimi irice açmış beynime dolan anılarla vücudumu kontrol etmeye başlamıştım.
Gardiyanın anlamaz gözlerine mazur kalırken yanaklarımın gitgide kızarmaya başladığını sıcaklamasıyla anlamıştım. Ardından yatakda iyice dikleşmiş tek kişilik koğuşu incelemeye başlamıştım.
"Artık burda kalacaksın"
Dediği şeyi kafa sallayarak onaylamış sadece küçük bir masa ve sandalye olan koğuşu iyice incelemeye başlamıştım. Ardından emin olmak için
"Dünkü yaptığınız şey için teşekkür ederim"demiştim. Gardiyanın anında kaşları çatılırken
"Ben ne yapmışım ki?"demişti. Kaşlarım ve ağızım orantılı bir şekilde aralanırken
"Banyo için yani"diyerek açıklık getirmiştim.
"Ne banyosu? Ne saçmalıyorsun?"
Gardiyandan duyduğum şey karşısında kaşlarım çatılırken boğazımı temizlemiş
"Nasıl ne banyosu? Dün gece banyo yapmam için götürmüştünüz? Hatta bu gün banyo günüymüş"diyerek üzerimdeki battaniyeyi sıyırmıştım. Küçük koğuşta karşımdaki gardiyanın kahkahası yankılanırken
"Ne? ben mi yapmışım bunu! Çok komiksin! Unutma her ne kadar doktor olsanda sende bir suçlusun ve ben asla suçluları ayırmam bilmem anlatabildim mi?"demişti. Sesi oldukça sert çıkarken yüzündeki ciddilikte yalan söylemediğini gösteriyordu.
"Nasıl ama ben-" sözümü kesen şey gardiyanın bağırması olurken yerimde irkilmiştim.
"Ne saçmalıyorsun sen! Bu gün banyo günü bile değil! Üstelik neden bir suçluya kıyak geçeyim işimden olmak istemem seni piç herif"demişti. Biran için delirdiğimi falan sanmıştım.
"Ama ben hatırlıyorum siz geldiniz beni aldınız sonra banyo-"
"Bir! Seni neden banyoya götürüyüm? İki! Neden böyle birşey yapıyım? Üç! Hangi gardiyan riks alır allah aşkına. Dört! Seni o koğuştan aldım ve direkt buraya getirdim tam banyonun önünde bayıldığın için bazı şeyleri hatırlamıyor olabilirsin."
Ağızım biran olsun kapanmak bilmezken duyduklarım karşında şok olmuştum yani dün ben banyo yapmamışmıydım? Yaşadıklarım gerçek değilmiydi? Dünkü o kişi...
Yani hepsi rüyamıydı?
Yutkunmuş gardiyana bakarken dudaklarımı birbirine bastırmış ardından konuşarak
"Özür dilerim sanırım rüya gördüm"demiş kafamı aşağı eğmiştim. Ardından gardiyanın dediği şeyle hızla gardiyana bakmıştım.
"Hah! Burda doktorsun diye fazla havalara giriyorsun. Diğer suçluların gözünde iyi gözükebilirisin ama bizim yani gardiyanların gözünde buraya adım attığın andan beri artık bir suçlusun. Bizim için müebbet yemiş bir suçluda suçludur hırsızlık yapmış bir suçluda nasıl olsa hepiniz aynı çatıda yaşıyorsunuz"
Gözlerim yavaştan dolmaya başlarken beni katillerle aynı kefeye koymuş olması zoruma gitmişti. Yanılıyordu ben hayat kurtarıyordum insanların yaşaması için umut oluyordum.
İnsanları tamamen karanlığa hapseden bir katil değil...
Yerimden kalkmış yatağımı hızla düzeltirken gardiyana bakma gereği duymamıştım ki bakacak yüz bulamıyordum. Dediklerine karşı gelemiyordum ben burda olduğum sürece bir suçluydum ve o da bir gardiyan görevini yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TİGER LEE -MinSung-
Fanfiction"Ateş!" Ardından bir patlama.. ve küçük çocuğun çığlığı... Kana bulanmış bir peluş ayı ve kanla kaplanmış küçük beden.. Artık bıkmıştı. Bu rüyayı görmek istemiyordu. Jisung her gün bu rüyayı, küçük çocuğun ölümünü görmek istemiyordu. Kalbi acıyordu...