"sen yalnızca dua et, yıldızlara bak, orası senin bizim."Kalbimin sesi kulaklarımı deliyordu. Selen herkes yanımdaydı. Ve sonunda özgürlüğümü simgeleyen o beyaz elbiseyi ben seçecektim. Ayvaz benim özgürlüğümdü, Beyazlar içinde bir anka vardı artık karşısında, beni görüp gözleri parladı umutla.
"Hayatımda bu kadar güzel bir anka kuşu görmedim." dedi mutlulukla Ayvaz bense bu dediğine güldüm. Tabi ne demek istediğini sadece ben anlamıştım. Her genç kız gibi gelinlik giymek hayalimdi benimde. Belki herkesin hayali değildi bilemiyorum. Yalnızca boğazımda bir tasma yoktu artık beni bir eşya yerine koyan değilde beni olduğum kadını kucaklayan adamla birlikte aynı evde, aynı sokakta, aynı caddede, koşturacaktık. Belki de çocuklarımız bu üzücü hikayeleri sadece masal gibi dinleyecek ve sonra uykuya dalacaklardı. Aydınlık artık yalnızca aydınlık görüyordum bu beyazların içinde. Gelinliğim uzundu, önünde işlemeler vardı askılıydı aslında çokta süslü değildi istediğim gibiydi.
Ayvaz damatlığını giymek için hazırlanıyordu. Ve arkadaşlarıyla çıkmıştı. Bense aynada kendime bakıyordum o mutlu özgür kadına. Daha bir güzelleşmişti sanki. Sevgi onu güzelleştirmişti. Gurur duyuyordum aynadaki yansımamla. Ayvaz gitmeden önce beni kucağına aldı herkesin içinde ne yapıyorsun diye bağırınca o da bana şöyle dedi.
"Caddelerde koşacağız. Hem de deli gibi her zaman istediğimiz gibi ankam." Kıkırdadım ve ona "sen delisin gerçekten." dedim. Beni yere bırakıp elimi tutmuştu. Üzerimde kiyafetlerim vardı gelinliği çıkarmıştım.
"Seni seviyorum aydınlık adam!" dedim ve yağmur yağmaya başladı. Gökyüzüne bakıp gülümsüyorduk.
"Bende seni Anka." dediğinde onu kendime çekip öptüm. Bu sefer ki gayet uzundu.
"Sana demiştim." dedi gülerek bende "evet." dedim. İşte hikayemiz bu noktada güzelleşiyordu. Bitiyordu ama hiç unutulmayacaktı. Anlatacaktık çocuklarımıza asla kötü zorba olmamalarını öğretecek onları sevgiyle büyütecektik. Tekrar eve geri döndüğümde yaşadığım her şeyi düşünüyordum. Mutlu son asla olmayacak sanarken allaha teşekkür ettim onu karşıma çıkardığı için. Bana verdiği defteri uzunca bir süre okudum. Gece konuştuk telefondan onu tabiki aydınlık adam diye kaydetmiştim. Altayın annesi arıyordu ne işi vardı bu kadının benimle.
"Seni öldüreceğim oğlumdan sonra evleniyorsun ha orospu!"
"Ben orospu falan değilim." deyip telefonu kapattım. Asla hiç bir şey sinirimi bozamazdı. Gelebilirdi düğünüme. Umrumda olmazdı. Sabah olduğunda gelinliğimi giydim saçım yapıldı. Daha sonra Ayvaz beni dudağımdan öptü. Sonra bizde caddeye çıktık. Düğünümüz bizim sokağın arkasında oluyordu. Bu sokakların bizim için anlamı büyüktü hatta hayalimizdi.
ve masamıza oturduk.
"Ayvaz yıldırım Gece koran nı karınız olarak kabul ediyor musunuz?"
"evet!"demişti bağırarak nikah memuru daha sonra bana da sordu.
"Gece Koran Ayvaz yıldırımı kocanız olarak kabul ediyor musunuz?" Ayvaz elime dokundu. Evet dedim bende bağırarak. Biz birbirimize dalmışken Altayın annesi de gelmişti. Üzerime yürürken Ayvaz onu durdurdu.
"Defolun buradan hemen."
"Defolmazsam ne olur pezevenk seni."
"Oğlundan mı bahsediyorsun!" deyip onu ittim . Kadın bana yaklaşamamıştı. Çünkü Ayvaz beni korumuştu tıpkı Altayın asla yapmadığı gibi. Düğün bittiğinde odalarımıza çekildik. İlk kez Ayvazla beraber uyuyacaktık. Heyecandan elim ayağım titremişti. Ona sarıldım ve beraber uyuduk. Eğer bu bir rüyaysa gördüğüm en güzel rüyaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anka UMUT SERİSİ
RomanceKendimi akıl hastanesinde bulduğumda çok küçüktüm. Şimdi yıllar geçmiş kendimi buraya bağımlı hissetmiştim. Kullandığım ilaçlar,bir elin avucunu dolduracak kadardı. Evet ben Anka, bu da Anka'nın düşüş hikayesi. Yaşım 20 umutlarım ise bir Anka kadar...