En son malum dedikoduyu da konuşmuşlardı ama Seungmin düşündüğü kadar büyük bişey olmadığı için üzülmüştü.
Diğerlerinin dersi olmadığından sadece Jisu ve Seungmin kampüse dönüyordu.
"Seungmin-ah Hyunjini ayarlarsan çok tatlı olur bak. Biz çok yakın arkadaşız, onlar kardeş. Dört kişi date'e çıkarız."
Gülümsedi.
"Daha emin değilim. Ama belki olur. Bilemiyorum~"
Son kelimesini uzatarak söylediğinde arka arkaya yürüyerek uzaklaşmaya başladı, el sallayıp önüne döndü.
Dersi bitince sadece piyano olan bir salona gitti. Kapıyı çok sert olmadan kapattığından biraz açık kalmıştı.
Önce piyanonun üstünde zarif ellerini gezdirdi. Çalınan her bir notanın büyülü olduğunu hissettiği enstrümanta baktı. Kapağını açtı ve oturdu.
Yavaşça çalmaya başladı. Elleri kendinden bağımsız hareket ederken özgür olduğunu hissetti. Zaman geçtikçe küçük vokaller yapmaya başladı. Düşünmüyordu. Ama her nota çok güzel hissettiriyordu. Anlamsız vokaller yerini şarkı sözlerine bıraktı. Yine düşünmüyordu. Ama ağzından çıkan her ses kendini daha güzel hissetmesine neden oluyordu.
Bu sırada Hyunjin belki görürüm umuduyla Seungmin'in fakültesine gelmişti. Biraz gezinince duyduğu piyano sesine doğru ilerledi. Hafif aralık olan kapıdan izlemeye başladı.
Duymaması için hareket bile etmiyordu. Daha sonra gerek olmadığını, çünkü Seungmin'in tek odağının odada olan kendi sesiyle birleşen piyanoda olduğunu anladı. Kapıyı biraz daha açtı. Daha iyi duyup görebiliyordu.
O ana kadar hislerinden emin değildi. Basit bir etkilenme olabileceğini düşünmüştü, ayrıca kendisine karşı çok temkinli davranması biraz germişti. Ama şu an karşısında tutkusuyla baş başa, kimseyi umursamadan tamamen kendi olan bir Seungmin vardı.
Zarif görüntüsü, zarif parmaklarının piyano üzerindeki hayran duyulası hakimiyeti ve dünya üzerinde duyduğu en güzel ses birleşince kusursuz bir tablo gibiydi. Karşısında bir sanat olduğunu gördü, hissetti. Tüm bunları düşünürken büyülenmiş bir şekilde genci izlemeye devam etti.
Seungmin'den gerçekten hoşlandığını kabul etti. Hayatında ilk defa birinden bu kadar hızlı ve çok etkilenmesi kafasıni karıştırmıştı. Yine de emin olduğu tek şey Seungmin ile yakınlaşmak için çaba harcayacak olmasıydı.
Sesin yavaşça azalmasıyla bitirdiğini anladı ve hızlıca ordan uzaklaştı. Şu an karşılalırsa ne diyeceğini bilemezdi ve çok saçma şeyler yaşanacağını düşündüğü için uzaklaşmanın rn mantıklısı olduğuna karar vermişti.
Oldukça uzaklaşmasına rağmen gördüğü, duyduğu, iliklerine kadar hissettiği o kusursuz tabloyu, sesleri, yıllarca etkisinden çıkılmayan bir şiir gibi olan görüntüyü düşünmeden edemiyordu.
Zarif gencin yaptığı sanattan, çıkardığı şaheserden çok etkilendiğini hissetti.
Kim Seungmin'den çok etkilenmişti.
------------
seungmin aşkım seni nasıl böyle aşık edicem ben.
Kısa oldu sanki.
.
.
.
bb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
candlelight | hyunmin
Fanfictionbana bak, bana ne yaptığına bak. bu akşamdan sonra gitmeme asla izin verme. hissettiğim bu duyguyu, saklamak istemiyorum. mum ışığında seni izlemeyi seviyorum. ismimi söyle. hyunmin Candlelight-Jack Savoretti