Tüm dersleri bittiğinde Felix'i aradı. Attığı konum biraz uzakta olduğundan arabayla gitmeye karar verdi. Eve gelince önce gereksiz eşyalarını bıraktı sonra arabasını sürmeye başladı.
Akşam için heyecanlandığını hissetti. Hyunjin'de onu çeken bir şey olduğunun farkındaydı ama ne olduğuna dair fikirleri olsa da hızlı karar vermek istemiyordu. Üzerine çok düşünmemeye karar verdi. Felix'in attığı konuma gelince karşısına çok güzel bir park çıktı.
Daha önce nasıl hiç gelmediğini sorguladı. Gördüğü manzaranın güzelliğiyle büyülenmişti. Felix'in ona el sallamasıyla ona doğru yürüdü.
"Merhaba~ Nasılsın Seungmin-ah? Zor buldun mu burayı?"
"İyiyim~ Sen nasılsın? Yok hiç sorun yaşamadım. Burası çok güzel."
"Güzel. Şimdi yürüyüş yapalım istersen. Park çok büyük, göller falan da var konuşuruz biraz."
"Olur~"
Yakşaşık bir saat yürüdüler. Bu sırada birbirleri hakkında çok şey öğrendiler. Seungmin tüm Hyunjin mevzusunu anlattı. Felix'in çok güzel tavsiyeler verdiğini de öğrenmiş oldu.
Şu an tatlı küçük bir restoranta oturmuş yemeklerini bekliyorlardı. Seungmin çok aç olmadığından az bir şey söylemişti.
"Yarın sabah erken gel akşam neler olduysa her şeyi anlat tamam mı? Tüm detayları anlatıcaksın."
"Tamam~ Sen benden daha heyecanlısın sanki."
Bunun üzerine güldüler ve konuşmaya devam ettiler. Birlikte geçirdikleri zaman boyunca Seungmin hakkında bir çok şey düşünmüştü Felix. Hyunjin'e karşı saf ve güzel duygular beslediği âşikardı ama bundan daha fazlasını istediğini anlamıştı. Daha tutkulu, kitaplardaki gibi bir aşk yaşamak istiyordu Seungmin.
Seungmin bunları anlatırken başta bu kadarına gerek olmadığını düşündü. Ama kendisinin Changbin için her şeyini buna hayatı da dahil her şeyini verebilecek olduğunu bildiğinden anlıyordu onu da.
Saat altıyı geçtiğinde ayrıldılar. Seungmin eve gitti. Yapması gereken okulla ilgili birkaç işi vardı. Onları bitirince dizi izlemeye koyuldu.
Saatin neredeyse dokuza geldiğini fark edince hızlı bir duş için banyoya ilerledi. Duştan sonra yaptığı minik cilt bakımının ardından kıyafetini seçti.(medya) Üzerine gri trençkotum daha iyi olacağını düşünerek onu giydi. Eşyalarını da alıp çıktı.
Jisung ona Han Nehrinde buluşacaklarını söylemişti. Geldiğinde Jisung'a mesaj attı ve ne tarafta olduklarını öğrendi.
Gördüğü tanıdık yüzlerle gülümsedi.
"Sona mı kaldım üzgünüm. Hazırlanmam biraz uzun sürdü."
"Hiç sorun değil Seungmin-ah zaten geleli çok olmadı."
"Sevindim~"
"Ağaç olduk Seungmin. Sürekli seni bekleyemem ben, işlerim var. Süslenicem diye üç saattir bekletiyorsun bizi."
Jisung'un abartılı sözlerine göz devirdi. Diğer ikisi gülmüştü.
"Her neyse. Nasılsınız?"
"İyiyiz iyiyiz ne yapalım?"
"Dolaşalım biraz. Seungmin yürümeyi çok sever zaten, sonra bir şeyler alıp içeriz belki."
Herkes başıyla onayladı. Jisung sevgilisine sırnaşmışken Hyunjin fırsat bilip Seungmin'in yanına adımladı.
"Çok hızlı sevgili oldular iğrençler"
Seungmin buna küçük bir kahkaha atınca Hyunjin eridiğini hissetti. Gülüşünün dünya üzerindeki en güzel şey olduğunu düşündü. Bu gülüşün sebebi olmak için can atıyordu.
"Evet ya. Neyse sen neler yapıyorsun hyung? Ah aklıma gelmişken bana resimlerinden gösterir misin? Çok merak ettim."
"Tabii ki."
Telefonunu açarken Jisung ve Minho'nun yürümeye başlamasıyla yanlarına gittiler.
-----------
ya hyunjinin büyük olmasının nedeni vardı kafmda bişey kurmuştum unuttum 😔😔
.
.
.
bb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
candlelight | hyunmin
Hayran Kurgubana bak, bana ne yaptığına bak. bu akşamdan sonra gitmeme asla izin verme. hissettiğim bu duyguyu, saklamak istemiyorum. mum ışığında seni izlemeyi seviyorum. ismimi söyle. hyunmin Candlelight-Jack Savoretti