Sabah kendine engel olamadığı gülümsemesiyle uyandı Seungmin. Rutin olan işlerini yapıp Jisung'un evine koştu.
Ardı kesilmeyen zille sinirlendiğini hissediyordu Jisung. Kapıyı açar açmaz boynuna sarılan enerjik bir Seungmin beklemiyordu. Sarılmasına karşılık verirken kapıyı kapattı.
Arkadaşının mutluluğuyla tüm siniri geçmişti.
"Neyin mutluluğu bu Kim Seungmin?"
"ÖPÜŞTÜK."
"NE?"
"ÖPÜŞTÜK."
"NE? NASIL? KİMLE?"
"Uf kimle olcak Hyunjinle. Bak şimdi ben dün bir anda yürüyüş yapmak istedim sonra yürüdüm yürüdüm bilmediğim bir yere geldim. Banka oturdum falan etrafı izliyorum sonra sol tarafımda bir hareketlenmeler oldu bi baktım Hyunjin. Ne yapıyorsun burda asıl sen napıyorsun falan biraz sessizlik oldu sonra bana bir anda çok güzelsin dedi. Sonra çok tatlısın dedi. Sarhoşken çok tatlısın dedi. Piyano çalarken şarkı söylerken çok güzelsin dedi. Dümdüz durunca bile çok güzelsin dedi. Sonra bana baktı işte çenemden tuttu kendine çevirdi, sonra düşünmeden ellerimi yanaklarını koyup okşadım sonra bana yaklaştı. ÖPÜŞTÜK."
Tek nefeste, kapının girişinde çok hızlı konuşmuştu. Mutluluğuyla Jisung ta mutlu olduğunu hissediyordu.
"Sevgili misiniz yani? ÇİFT RANDEVUSUNA ÇIKALIM."
"Sevgili? Bilmiyorum öpüştük sonra hiçbir şey konuşmadık ama öyleyizdir galiba yoksa niye öpüşelim ki? AYRICA BİR DUR ÖNCE BİZ KENDİ RANDEVUMUZA ÇIKALIM."
"Dur. Seni ne zaman piyano çalarken ve şarkı söylerken gördü?"
"Güzel soru. Bilmiyorum muhtemelen yanlışlıkla görmüştür boşver."
Uzunca konuştuktan sonra kampüse gittiler. Seungmin ne yapması gerektiğini bilmiyordu, belki mesaj atmalıydı? Ama tam olarak ne olduklarını anlamamıştı. Belki flört sayılabilirler. Sadece her şeye hazırlıklı olmaya çalışıyordu Seungmin. Temkinli olmaya, yine. Düşüncelerini bir yana bırakıp dersine girdi.
Çıkarken telefonunda Hyunjinden gelen mesajla gülümsedi. Buluşmak için bir yer seçmeye çalıştılar. En son Felix'in Seungmin ile ilk buluştuğu yere gitmeye karar verdiler. Aklına Felix gelirken hemen ona anlatmak için kafeye doğru hızlı adımlarla ilerledi.
Changbin de Felix'in yanında olduğundan ona da anlatmıştı. Özellikle Changbin biraz moralini bozmuştu, her şeye karşı tamamen kendini bırakmaması gerektiğini söylemişti. Ama zaten temkinli davranıyordu. Geneli mutlu bir sohbetin ardından Hyunjin ile sözleştikleri yere gitmek için arabasına bindi.
Errafına bakınan Hyunjin'i görünce kocaman gülimseyip el salladı. Tamamen yanına yaklaşınca bir süre ikisi de bir şey demedi.
"Nasılsın Seungmin-ah?"
"İyiyim hyung. Sen?"
Seungmin iyice gerilmişti, hyung demeli mi ondan da emin değildi ama gerildikçe ne söylediğini düşünemiyordu.
Hyunjin başta duraksadı ama kafaya takmamaya karar verdi.
"Ben de iyiyim. Aç mısın bir şeyler yiyelim mi?"
En son sabah bir şeyler yemişti ama kesinlikle aç değildi. Gerginliği tüm açlığını yok etmişti. Yine de yemek yemek iyi bir başlangıç olabileceğini düşündü Seungmin.
Lüks olmayan yerel bir restoranta girdiler. Oturup yemeklerini sipariş edince Seungmin hemen etrafı incelemeye başladı. Bu sırada Hyunjin'in telefonuyla ilgilenmesine siniri bozulmuştu, yine de bir şey demedi.
Yemeklerini yerken oldukça normal ve gündelik konulardan bahsettiler. Hyunjin'in bu kadar normal ve sakin olması kendini garip hissettiriyordu. Dışarı çıkıp yürüyüş yapmaya başladıklarında hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı.
Gece yaşananlar hakkında hiç bahsetmedikleri için Seungmin iyice gerilmişti. Dışarı çıkıp yürümeye başladıklarında Hyunjin bunu anlamış gibi Seungmin'i rahatlatmak amacıyla saçını okşadı. Konuşması gerektiğine karar verince başladı.
"Yarın Minhoyla dans pratiği yapacağız izlemek ister misin?"
"İsterim tabii, ama kaçta?"
"Akşam 7'de buluşacağımız konusunda anlaşmıştık."
"Üzgünüm bir işim var, gelemeyeceğim sanırım. Ama Jisung'un çağırın hemen gelir."
Kısaca güldüler. Seungmin hâlâ dünü düşünüyordu. Banka oturduklarında ikisi de nasıl konuşavaklatını bilmiyordu. Hava iyice kararmışken etrafa sessizlik hakim oldu.
"Dün hakkında... Nasıl başlasam bilemediğimden bir şey söyleyemedim ama senden çok hoşlanıyorum Seungmin."
Tekrar oluşan bir sessizlik.
"Ben de...Galiba."
Mırıldanır gibi çıkmıştı sesi. Oldukça kısık olmasına rağmen Hyunjin duyduğu itirafla heyecanı her yerden belli olurken yana döndü. Dün öpüştüklerinden şaşırtıcı bir durum değildi elbet ama ağzından sesli duymak onu çok daha farklı hissettirmişti.
Seungmin'e doğru bir adım attığında, Seungmin de ona döndü. Hyunjin mesafeyi biraz daha kapatırken yanındaki çocuğun belinin arkasında kollarını birleştirdi. İkisi de sırıtmaya devam ederken bulundukları yeri, etrafta olan insanları hatta kendilerini bile unutmuş karşıdaki bedene odaklanıyordu beyinleri.
Seungmin kollarını Hyunjin'in boynuna sararken dudaklarına uzandı. Bu öpücükten minik kıkırtılarla ayrldı Seungmin. Kollarını tamamen kendinden birkaç santim uzun bedene sıkıca sardı. İkisi de sadece mutlu olduklarını hissediyorlardı.
Yavaşça ayrılınca etrafa bakındılar, birkaç kişinin onları izlediklerini görmeleriyle ikisi de gerilmiş birer adım uzaklaşıp gülüşmeye başlamışlardı.
"O zaman~ artık sevgilim diyebilirim?"
Hyunjin'in izin alır gibi söylemesine daha çok gülüp yürümeye devam ettiler. Şu an ne yarını ne birkaç saat sonrasını ne de bir dakika sonrasını düşünüyorlardu. Seungmin hayatında ilk defa bu kadar anda yaşadığını hissetmesiyle iyice mutlu oldu.
Günün sonunda neşeli ayrılan çift evlerine dağıldılar.
-----------
su bolumu yazmak 2 hafta falan mı sürdü 10 gündür bunu yazıyorum daha fazla da olabilir yeterKAFAMDAKİ SAHNEYİ YAZIYIM SONRA BB GERÇEKTEN ay sıkıldım bunaldım
.
.
.
bb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
candlelight | hyunmin
Fanficbana bak, bana ne yaptığına bak. bu akşamdan sonra gitmeme asla izin verme. hissettiğim bu duyguyu, saklamak istemiyorum. mum ışığında seni izlemeyi seviyorum. ismimi söyle. hyunmin Candlelight-Jack Savoretti