Kıskançlık / Vkook

80 7 0
                                    

Medya: Nicholas Bonnin, Angelicca - Shut Up and Listen

"Hyung!" Arkasından seslenen genç adamı umursamadan koltuğuna kuruldu va başını pencereye çevirip umursamazca cama yaslayarak soyutladı kendini herkesten. "Taehyung hyung!" Arabanın içi bir anlığına sessizleştiğinde Taehyung gözlerini göz kapakları arkasına sakladı.

Oysa gerçekten emindi sevildiğinden.

Koluna sarılan parmakların ürpertici hissini olabildiğince görmezden gelmeye çalışrı. Kulağına yaklaşan ılık nefesle derin bir iç çekti ama çok geçti, Jungkook konuşmaya başlamıştı. "Bize nasıl baktıklarını görmedin mi, hyung? Özür dilerim. Binlerce kez özür dilerim ama yapma böyle, uzak durma benden. İçim parçalanıyor."

Hala sessizliğini koruyan Taehyung, aracın hareket etmesiyle rahat bir nefes almış ve artık Jungkook'un yanından ayrılacağını düşünmüştü. Ne de olsa özrünü dilemişti ve muhtemelen bu aptal şeyi tekrarlayacaktı. Bu yüzden ne konuşmalarının anlamı vardı ne de barışmalarının...

Ceketinin altında hissettiği parmaklarla gözleri ardına kadar açıldı. "Hyung..." onun sessiz fısıltısı doldu kulaklarına. "Küs mü gideceğiz?" Jungkook az önce kalbinden yaraladığı adama şimdi de en çok istediği şeyi veriyordu. Dokunuşlarıyla onu sarhoş etmek, sesiyle büyülemek... Neredeyse her zaman yaptığı ama şu an daha ağır hissettirecek o şey...

"Sana küs ya da kızgın değilim." Diye yanıtladı Taehyung onu soğuk bir ses tonuyla. Hala ondan etkilenmek için erken olduğunu düşünüyordu. Kameralar karşısında saklamak istiyorsa gruptan da rahatlıkla saklardı.

"Ya rica ediyorum gözümün önünde sevişmeyin." Dedi Namjoon gülerek. Ortamdaki o sert havayı dağıtmaya çalıştığı bariz bir biçimde anlaşılıyordu. Yanında oturan Jin'e onay almak amacıyla dönmüş olsa da Jin, o sırada telefonundan gerçekten önemli saydığı tarif videosunu izlemekle ilgileniyordu.

Jungkook umursamadan pantolonuna sıkışmış gömleğini kibarca çekiştirmeye başladı. "Kırgınsın o zaman." Dedi usulca. Başını omzuna yerleştirmiş ve gözlerini göz kapakları arkasına saklayarak sesini biraz daha alçalttı. "Kokun beni ele geçiriyor. İçimdeki tüm hormonlar senin için yarışıyor. Bedenim aşkınla kavruluyor, Taehyung."

Zorlukla yutkundu Kim Taehyung. Onun bu cesurca hareketleri karşısında kendisi de büyüleniyor fakat yaşananları bir türlü kafasından atamıyordu. Her seferinde söyledikleriyle ters düşen bu adamla kurdukları ilişki sağlıklı olabilir miydi? "Yine bize bir sürü göz bakıyor." Diyerek onu kendi silahıyla vurmak istedi.

"Hayatlarında görüp görebilecekleri en ateşli ilişkiye bakıyorlar o halde." Diye savurdu onu Jungkook. Sonunda gömleğini tenin üzerinden çekerken parmaklarını belli belirsiz sürtüverdi belindeki o küçük boşluğa.

"Bunları o an söyleyemedin ama." Diye iğnelemeye devam etti Taehyung. Tüm tüyleri ayaklanmış, dokunuşuyla alev almıştı. Başını yavaşça ona çevirip aynı sessizlikle devam etti. "Gidip Jimin hyunga şirinlik yap."

Tekrar başını cama yaslayıp filmli camlardan dışarıyı izlemeye başladı. Bir bir geçtikleri ışıklar üzerine düşüyor be diğeri gelene kadar kısa bir anlığına içeriyi karanlığa görmüyordu.

Jungkook parmaklarını karın kaslarına götürdüğü adamım yüz ifadesini okumaya çalıştı. Her kavgaları şu anki hamlesine kadar sürüyordu. Daha fazla dayanamayacağını, o yüksek libidosuna yenik düşüp kendisini öpeceğini biliyordu. Yavaş yavaş kendisini hazırlamış, dilini dudakları üzerinde gezdirerek parmaklarını pantolonunun kemerine götürdü.

Destiny [BTS Fanfiction]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin