Y/N: Geçenlerde şarkının sözlerini de başına yazarak bölümü yazmıştım ve aşırı hoşuma gitmişti, bir de burada deneyeyim :') kısa ama güzel olduğunu sandığım bir bölüm... İyi okumalar..
Medya: Aespa - Salty And Sweat
Taşarcasına dolduruyorum
Koyu hale getiriyorum.
Daha özel hale gelen bu tadı karıştırıyorum.
Ver bana eklenecek malzemeleri.Koş pisi pisi koş
Nasılsa çoktan bana aşık olmaya başladın.
Koku gitgide yayılıyor.Kızaran dudaklarının arası
İksirlerle dolu.
Bir damla sızdı ve gittin. (Sen bittin)
Pişman olmayacaksın.Çünkü ben hem tuzlu hem tatlıyım.
Bu farklı muameleyi reddedemeyeceksin.
Unutamayacaksın.
Gerçek duygulardan ve garip hislerden oluşup senin için hazırlanmış bu öğünü
Hem tuzlu hem tatlı.***
"Hyung! Hyung!" Koştur koştur yanıma gelen genç oğlana baktım bir anlığına. Elinde tuttuğu kemerine attığı boş bakışlar o kadar büyüktü ki bugün yine dikkat dağınıklığı yaşadığını tek seferde anlamıştım. Bu halleri hoşuma gidiyordu. Ne yaparsam yapayım büyük bir şaşkınlık ve boş bir ifadeyle karşılık veriyordu. Tabiri caizse far görmüş tavşan gibiydi.
"Ne oldu?" Dedim sonunda, gülerek. Gözleri ardına kadar açık gözlerime bakarken elinde tuttuğu kemere, sanki az önce ortaya çıkmış gibi baktı. Buraya neden ve nasıl geldiğini bile unutmuş olabileceğini düşündüm.
"Kemer..." diye fısıldarken kahkahamı bastırmak için kendimi zorladım. Küçücük bir çocuk gibiydi. İlk geldiğimden beri, onun neden bu kadar çocuksu davrandığını, itici olduğunu düşünürdüm fakat çıkış yaptıktan bir yıl kadar sonra aslında bunun, onun kişiliği olduğunu öğrenmiştim. Hiperaktif, dikkat dağınıklığı yaşayan normal biriydi. Muhtemelen bu yüzden bu tavırları bana bir çocuğunkini anımsatmıştı.
"Takmamı mı istiyorsun?" Gülümsememden taviz vermedim, göz temasını olabildiğince uzatmak istiyordum. Tekrar benden kaçarsa konuyu tamamen unutacağına emindim.
Başını aşağı yukarı hızla salladığında beyaz pantolonuna çevirdim bakışlarımı. Üzerine tam oturmuştu, kalkmış olan organını da çok dikkatli bakarsam seçebiliyordum. Onun eşcinsel olduğunu, içtiğimiz bir gecede ansızın fark etmiştim fakat bu ilgisi hangimizeydi ve neden hiçbirimizle flört etmiyordu, hiçbir fikrim yoktu. Onun yerinde olsam çoktan benimle ya da Taehyung'la en azından öpüşmüş olurdum.
Bugün onunla uğraşmak, onunla oynamak istedim. Bu saf hareketleri o kadar hoşuma gitti ki canını yakacak kadar çıldırtmak, hayallerimin ana fikri olmuştu. Belki bu sayede ilgisinin, aslında kime olduğunu da çözebilirdim.
Elinden kemerini alıp gözlerine bakarak ona yaklaştığımda aralık dudaklarını kapattı ve kendine gelmeye çalıştı. Özenli saçları, parlatıcı sürülmüş dudakları ve pürüzsüz teniyle müthiş görünüyordu. İri gözlerini gözlerim üzerinde tutmaktan acizdi ama ellerime bakma cesaretini de gösteremiyordu. Etrafta ne kadar gereksiz şey varsa inceledi fakat son durağının yine benim gözlerim olacağını bildiğimden ona bu tatlı kaçışı için izin verdim.
Kibarca pantolonunu yokladım ve ilk köprüden kemerin kayışını geçirdim. Yavaş yavaş arkaya doğru giderken kollarımı resmen ince beline sarmıştım. Su diyetleri işe yaramıştı anlaşılan, kıskanmadım diyemezdim. O kadar yakın duruyorduk ki nefesini boynumda hissedebiliyordum. Sıcak ve hızlı nefesleri sertçe boynuma çarparken gözlerimi kapattım. En arkadaki köprüden de geçirirken kibarca kalçalarına dokundum. O anda nefesini tutmasıyla hafifçe gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destiny [BTS Fanfiction]
General FictionMin Yoongi, anlamsız bir şekilde geçirdiği uykusuz gecelerin sonucu keşfettiği hayran kurgu yazarlarının buluştuğu platformdan grubuna dair yazılıp yazılabilecek tüm kurguları okur fakat bir yazarın kurgu ve kalemi onu derinden etkiler. Sadece bunu...