3. Bölüm

26 11 1
                                    

Abim geri döndüğünde masa coktan hazırdı. Beş dakika sonra Selim geldi. Hepimiz çok acıkmıştık. Yemek boyunca pek konuşmadık. Sessizliği Selim bozdu.

-Sen kafenin sahibisin dimi?
-Evet, Yiğit ben.
-Ben de Selim. Memnun oldum.

Yemek bitince masayı toplamak bana kalmıştı. Abim ve Selim hızlıca kaçıp çok yorulduklarını bahane etmişlerdi. Misafir olduğu için Yiğit'e de masa toplatamazdım. Her şeyi güzelce topladıktan sonra yanlarına gittim.

-Filiz Teyze ne yapıyor?
-Filiz Teyze'n sürekli geziyor canım. Evde bulabilirsen helal olsun.
-Özledim ya onu da.
-Selamı var size. Yemeğe çağırıyor bir gün. Çabuk gelmenizi tavsiye ederim yoksa hepimizin başının etini yer biliyorsunuz.
-Bilmem mı ya Filiz Teyze'mi, küçükken de hep öyleydi.

Yiğit muhabbetin dışında kaldığı için sessizce oturuyordu. Küçüklükten konu açılınca elime bir fırsat geçmişti.

-Ee Yiğit sen nerede büyüdün?
-Buralıyım ben. Zaten babamı hepiniz tanıyorsunuz.

Abim ve Selim soyadını bilmedikleri için anlamamışlardı. Yiğit anlamadıklarını fark edince açıklama gereği duydu.

-Mehmet Demir.

Selim benden önce aklımdaki soruyu sormuştu.

"Canım arkadaşım ya."

-Babanın çalışmalarını senin devam ettirdiğini duymuştum, ne oldu ?
-Evet, bir süre devam ettim. Ama bir sonuca varamadım. Zaten bu süreçte bir sürü doktor çalışmalara başladı. Benim de bu konuda pek bir bilgim ve eğitimim olmadığı için bitirmeye karar verdim.

Yigit'in bu konu açılınca gerildiğini fark etmiştim. Bize söylemediği bir şeyler vardı çalışmalarla ilgili.
Onlar üçü bir çok konudan sohbet ederken konuya dahil olmak yerine sessizce sosyal medyada dolanmayı tercih etmiştim.

Selim'in sesine uyanmıştım. Abim ve Yiğit sohbet ederken Selim başımda dikilmiş beni izliyordu.

-Sen de hemen uyuyakalmışsın kızım. İki dakika yalnız bırakmaya gelmiyor seni.
-Bos boş muhabbet ediyorsunuz. Sıkıldım.
-Gidiyoruz biz.

Hemen ayağa kalktım. Selim kardeşim sayılırdı ama Yiğit misafirdi. Ona ayıp olmuştu.

-Şey ben özür dilerim. Bir anda uyuyakalmışım.
-Sorun değil.

Yiğit kocaman gülümseyerek karşılık verince içim rahatlamıştı.

-Selim gel seni de ben bırakayım.
-Cok iyi olur valla.
-İyi geceler size.

Abim ve ben de iyi geceler deyip kapıyı kapattık. Koltuğa uzanıp düşünmeye başladım.

-Ne oldu yine, var sende bir şeyler?
-Sence de babasının çalışmalarından konu açılınca Yiğit biraz farklı davranmadı mı?
-Bilmem ben fark etmedim.
-Yani biraz gerildi.
-Doğal değil mi? Sonuçta onun babası da şuanda hasta.
-Yani evet ama ne bileyim.
-Safir bak, anlıyorum bir çıkış yolu arıyorsun. Bende istiyorum bir şeyler yapmak ama böyle değil be kızım. Bırak doktorlar halletsin. Sen düşme bir şeylerin peşine.

Abim yanıma oturup ellerimi tuttu.

-Lütfen Safir. Bak benim artık senden başka kimsem yok. Sen de dikkat et kendine.

Abime sıkıca sarıldım. Gözümden bir damla yaş düştü ama abim fark etmesin diye hemen sildim.

-Sen de abi, sen de dikkat et.
-Tamam kızım ya iki güzel söz duyunca hemen duygusala bağlama. Git yat, okulun var senin yarın.
-Abi kaç yaşındayım ben ya!
-Olabilir küçük hanım, hadi bakalım.

Ay'ın Karanlığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin