1. Bölüm

60 22 5
                                    

O gün eve geldiğimde bir seylerin farklı olduğunu anlamıştım. Annem yemek hazırlarken babam çok sessiz duruyordu. Her zaman konuşup şakalar yapan o adam, köşede oturmuş sessizce bekliyordu. Yemekte de hiç konuşmadı.

-İyi misin?
-İyiyim hayatım.

Tek söylediği şey buydu. Belki de günü kötü geçmişti. Çok düşünmek istemedim çünkü benim günüm de yeterince kötü geçmişti. Son zamanlarda bir salgın vardı. İnsanlar kontrollerini kaybedip diğerlerine saldırıyordu. Tıpkı bir vampir gibi kan içiyorlardı. O yüzden herkese çok dikkat etmek zorunda kalıyorduk. Annem ve babam uyumustu ama ben bir türlü uyuyamıyordum. İçimde kötü bir his vardı.

Evdeki seslere uyandığımda annem telaşla bağırıyordu.

-Safir, ambulans ara kızım. Çabuk!
Ne olduğunu anlamak için aşağıya indim. Babam baygın bir şekilde yatıyordu, annemin hali ise perisandı. Hemen ambulansı aradım. Gerekli bilgileri verip telefonu kapattım.
-Anne ne oldu? Babamın nesi var?
-Bilmiyorum kızım bir anda fenalaştı. Çok sinirliydi. Sonra bayıldı.

Ambulans gelince babamı hemen ambulansa bindirip götürdüler.
Hastane koridorunda beklemek gerçekten çok zordu. Babamı merak ediyordum. Doktorlar sürekli oradan oraya kosturuyordu. Daha çok endişelenmeme sebep olacak bir kargaşa vardı.

-Hastanin yakınları siz misiniz?
-Evet, biziz.
-Gecin odamda konuşalım.

Annem ve ben koşar adımlarla doktorun odasına girdik.

-Öncelikle çok korkulacak bir şeyi yok fakat önemli bir konu var. Eşiniz salgına yakalanmış. Daha salgının adını koyamadık. Ama ne olduğunu bildiğinizi düşünüyorum. Yine de sizi biraz bilgilendirmem gerekiyor. Bu salgına yakalanan insanlar çok agresifleşiyorlar. En küçük bir olaya bile çok büyük tepkiler veriyorlar. Kendilerini kaybedip karşılarındaki kişiye zarar veriyorlar. Ve en önemlisi kana dayanamıyorlar. Bu yüzden eşiniz eve dönemez. Salgına yakalanan hastalar için bir tıp merkezimiz var. Tedaviye yavaş yavaş yaklaşmaya başladık. Merak etmeyin en kısa zamanda bulunur.

Ne diyeceğimi bilemiyordum. Annem çökmüştü. Doktorun söylediği şeyler şok gecirmeme sebep oluyordu. Bir anda annem fenalastı. Doktor hemen anneme yardım etti. Etrafımda olup bitenleri görüyordum ama algılayamıyordum. Bir hemşire gelip annemi odadan çıkardı.
Bir süre sonra doktorun sesini duydum.

-Hanimefendi, iyi misiniz?

İyi değildim. Nasıl olduğumu bilmiyordum. Ne tepki vermem gerektiğini ne söylemem gerektigini bilmiyordum.

-İ-iyiyim.

Başka bir şey demeden hızla odadan çıktım. Annemi bulmam gerekiyordu. Koridoru hızla dolaştım. Açık bir odada annemi gördüm. Bir hemsire tansiyonunu ölçüyordu. Hemen yanlarına gittim. Annem gerçekten kötü görünüyordu.

-Biraz dinlensin.

Hemsire odadan çıkınca annemin yanına oturdum.

-Anne şimdi ne olacak?
-Bilmiyorum kızım. Abine haber verdin mi?
-Hayir.
-Arasana, ona da söyle.
-Tamam anne.

Odadan çıkıp abimi aradım. İşi nedeniyle şehir dışında yaşayan abim telefonu açar açmaz her zamanki rahatlıkla karşılık verdi.

-Oooo kimleri görüyorum. Safir hanım, hayırdır? Siz bizi arar miydiniz?
-Abi şakanın sırası değil.
-Bu ne ciddiyet kızım az eğlenceli ol.
-Babam, salgına yakalandı.
-Ne dedin sen? Şaka yapma kızım.
-Saka yapmıyorum abi. Hastanedeyiz şuan.
-İstanbul'a geliyorum hemen ilk uçakla. Yarın orada olurum. Ben gelene kadar annem sana emanet.
-Tamam abi.

Telefonu kapatıp annemin yanına döndüm.

-Buraya geliyor.

Annem tepki bile vermedi. Aslında çok doğaldi bu. Korkuyordu, babam için çok korkuyordu. Ama beş aydır bir şekilde bu salgının varlığına alışmıştık. Babam hep birimiz salgına yakalanırsa ne yapacağımız konusunda bizimle konuşurdu. Şimdi o yakalanmıştı. Ertesi gün telefon sesine uyanmıştım.

-Efendim?
-Safir hangi hastanedesiniz?

Abime hastaneyi tarif edip telefonu kapattım. Annem odada yoktu. Koşarak odadan çıktım. Olabileceği tek bir yer vardı. Babamın olduğu odaya hızla girdim. Tahmin ettiğim gibi annem babamın yatağının kenarinda oturuyordu. Ben annemi izlerken odanın kapısı açıldı. Abim korkuyla hepimize sırayla baktı. Sonra gelip bana sarıldı. Biz öylece dururken aniden bir şey oldu. Babam uyanıp anneme saldırdı ve kolunu ısırdı. Annem hızla geri çekilip babamdan kaçmayı başardı ama babam çıldırmış gibi yatakta çırpınmaya başladı. Odaya hızla bir doktor girdi. Bizi dışarı çıkardılar. Uzun bir süre bekledik. Sonra doktor dışarı çıktı.

-Hastanin durumu iyice ilerliyor. Bir an önce kliniğe götürülmeli.

Annem yavaşça doktora yaklaşıp kolunu uzattı. Doktor annemin kolundaki yarayı görünce bembeyaz oldu. Hemen annem için de gerekli testlerin yapılmasını istedi.
Annemin testleri bitince yanımıza geldi. Ama bizden uzak duruyordu. Bize zarar vermekten korkuyordu.

-Çocuklar sakin unutmayın sizi çok seviyorum. Siz artık birbirinize emanetsiniz. Ama Araf, oğlum. Kardeşine iyi bak olur mu? Sizin birbirinizden başka kimseniz kalmadı.

Annemin neden böyle konuştuğunu anlamıyordum. Bize veda ediyordu. Hemsire gelip salgının böyle bulaştığını söyleyince tek yaptığım şey ağlayarak abime sarılmak olmuştu. Annem ve babam hastaneden çıkarılıp kliniğe götürülürken bile yaptığım tek şey buydu.

Çünkü artık benim sadece abim vardı. Güvenebilecegim tek kişiydi. Yıllarca hep tartışarak büyüdüğüm abim artık benim herseyimdi. Benim evim oydu. Ve ben tüm bunlar olurken evime sığınarak ağlamıştım.

Ay'ın Karanlığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin