Ağır bir sisin arasındaki kaybolan yaşanmışlıklar gibiydi kalbim. Bomboş. Yağmur serinliği Paris sokaklarını sararken üstüme giydiğim ceketime iyice sarılarak kaldırımda yürümeye devam ettim. Topuklularımın yürüdükçe çıkardığı seslerin arasında kaldırım boşluklarından burnuma dolan hüzünlü lakin mayhoş kokusuyla kendimden geçerken duyduğum bir kaç bağırtı ile kaçışımın olmadığının farkına varıp adımlarımı yavaşlattım.
Bir kamera ve deli divane koşturan bir kaç adam elindeki mikrofonla önümü kestiğinde yüzüme sahte bir gülümse yerleştirip muhabirleri selamdım. "Bayan Lefevre, Putların Batışı filminin çekimleri nasıl gidiyor?" diye sordu beni kaçırmadan alabildiği tüm cevapları almaya çalışan muhabir. "Gayet iyi gidiyor, yarısı bitti sayılır." diye elimdeki sigarayı ayakkabımın tabanıyla söndürürken cevap verdim.
"Vizyon tarihi hakkında herhangi bir bilgi alabilir miyiz?" "Hayır, henüz tarih belli değil, çekimler ne zaman biterse o zaman tam tarihi öğrenirsiniz." Sarı saçlı muhabir daha aceleci hareketlerle soru sormaya devam ediyordu. "Comic Con sayesinde Paris'e gelecek olan Stranger Things kadrosuyla ilgili olan haberleri görmüşsünüzdür. Sizde etkinlikteki tiyatro oyununda yer alacak mısınız?" diye sordu. Bu soruyu cevaplayıp cevaplamam gerektiğinden emin değildim ancak yine de cevapladım. "Evet, bende olacağım. Bugün oynanacak oyun belirlenecek."
Muhabirlerden kurtulmayı başardığımda bastıran yağmurla birlikte neredeyse koşarak binanın içine girdim. Eski gri bina, Paris'in cıvıl cıvıl evlerine oldukça tezat gözüküyordu. Dar, dik merdivenlerden çıkarken bir elimle korkulukları tutmuş dikkatli bir şekilde ikinci kata çıkmıştım. Geniş krem rengi duvarlarla kaplı odaya girdiğimde birkaç tanıdık yüz ve Maurice'i gördüğümde kısa bir baç selamı verip onlar gibi yuvarlak sandalyelerden birine oturdum. Gördüğüm yüzlerin çoğu Skam Fransa oyuncularına benziyordu. Maurice dışında diğerleriyle kısa bir tanışma faslından sonra ressam şapkası ve top beyaz sakalıyla orta yaşlardaki bir adam içeri girdi.
"Hepinize merhabalar, ben Charles. Hepinizi yakından olmasa da medya aracılığıyla tanıyorum." diyerek söze girdi. Maurice'in yanımda oturan bedeni kasılırken adam konuşmaya devam etti. "Bir hafta gibi kısa bir süremiz var oyunu yetiştirmek için bu yüzden hepinizin daha önce üniversitede oynadığını bildiğim Cimri oyununu oynamaya karar verdik. Bugün sadece karakter dağılımı ve okuma provası yapacağız. Zamanımız kısıtlı olduğu için yarın yavaştan sahne provalarına geçmek istiyorum, en sonda kostüm ve dekorları ayarlayacağız."
Hepimiz Charles'ı onayladığımızda Charles elindeki kağıda baktı ve sırayla yüzlerimizi incelemeye başladı. "Sohan sen Harpagon'sun. Elroy, sen Cleante'i oynayacaksın." Elini çenesine koyup kısa bir süre düşündü. "Anais, sen Elise'yi oynacaksın ve Maurice sende Valere'yi. İkinizi ayırmayacağım." diye seslendi. Çift rollerini Maurice ile oynadığım için herhangi bir yabancılık çekmeyecektim ancak aylardır Maurice dışında bir erkeği gördüğümden şüpheliydim. Charles'ı ikimizde onayladığında bütün rol dağılımlarını bitirmiştik.
Cimri oyunu özellikle Fransız oyun yazarı Moliere'nin en ünlü eseri olduğu için her oyunculuk bölümünde oynatılan bir komedi oyunuydu. Moliere Fransa'nın en ünlü oyun yazarlarından biriydi ve hakkını vermek lazım ki bu adam kesinlikle komedi işinde ustaydı. Charles'ın verdiği senaryo dosyasını kısa bir süre inceledikten sonra okuma provasına geçmiştik. "Maurice, başlayabilirsin." dediğinde Charles, Maurice önündeki diyaloğu okumaya başladı. "Nedir bu durum dilber Elise, neden böyle üzgün duruyorsunuz? Sevdiğinizi söyleyerek bana dünyaları bağışladınız diye mi? Yazık! Ben sevincimden ne yapacağımı bilemezken sizi dertli görüyorum. Söyleyin, beni mutlu ettiğinize pişman mı oldunuz? Belki de aşkıma kapılarak bana söz vermiştiniz, ona mı pişmansınız yoksa?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONU TANIMAK ONU SEVMEKTİR | Joseph Quinn
FanfictionBir fındık ağacının altındaydı ilk resmimiz. Anıların gölgesinde yeşeren bir yapraktı acımız. Her tarafın zambaklarla dolu olduğu bir çiçek bahçesinde, gözlerinin tam içinde. Kaybolmaya yüz tutmuş anılarımın ortasında sevdim seni. "Ve sevgilim, vot...