Uyandığında alarm çalıyordu. Kalktı, bu onun okul alarmıydı. Yüzünü yıkadıktan sonra bişeyler yemek için mutfağa gitti buzdolabını açıp bişeyler tıkındıktan sonra odasına döndü. Ablaları daha uyuduğu için sessiz olması gerekiyordu. Üstünü giyindi, kalemini dikkatlice çektikten sonra hazırdı. Çantasına ders kitaplarını koyup koluna taktı. Ayakkabılarını giyip okula yürümeye başladı...
Okula geldiğinde kulaklığını çıkardı her zamanki gibi gaga çalıyordu, evet Little Monster'dı. Gagayı çok seviyordu. Sınıfa girdiğinde günaydın diye bağırdı ve Cerenin yanına gitti. Ceren onun sınıftaki en iyi arkadaşıydı. Ceren görünce 'Eylül' diyerek boynuna sarıldı. Evet adı Eylül, yaklaşık 1.70 boylarında, zayıf, saçlarının üç tarafı kazılı, güzel yüzlü bir kızdı. Okulun yarısı ona aşıktı. Ceren ve Eylül sarıldıktan sonra sigara içmek için her zaman gittikleri parka gitmişlerdi. Daha dersin başlamasına çok vardı. Parka gittiklerinde Serkanları gördüler. Eylül suratını ekşitti, Serkan şimdiye kadar, yani 10. sınıfın 2. dönemine kadar okuldaki en iyi erkek arkadaşıydı, fakat kısa süre önce ondan hoşlandığını öğrenince soğumuştu. Artık doğru düzgün konuşmuyordu bile. Sigaralarını içip okula döndüler. Ders matematikti bu yüzden Ceren dersi dinlemek için ön sıraya geçti. Eylülün yanını boş gören Serkan hemen yanına oturdu;
S: Naber?
E: İyi, sen?
S: İyi... Eylül, bir şey mi oldu son günlerde konuşmuyorsun.
E: Hayır, ne olabilir ki, sadece canım sıkkın biraz.
S: Neden canın sıkkın, ayrıca gözlemlediğim kadarıyla sadece bana karşı soğuksun.
E: Ya Serkan sanane istediğim gibi olurum anlıyomusun, rahat bırak beni.
Eylül sinirlenmişti göz yaşlarını zor tutuyordu tuvalete gitmek için koşar adımlarla kapıya ilerledi o sırada hoca sınıfa giriyordu, Eylül hocayı görmezden gelerek sınıftan çıktı. Hocası her ne kadar arkasından bağırsada dinlemedi ve tuvalete gidip sinirinden ağlamaya başladı...