Özür dilerim yb baya geç geldi. Bu arada bu bölümü tuanaycan adlı okuyucuma ithaf ediyorum. Desteğin(iz) için teşekkür ederim ^-^
***
Şimdi geriye bir tek gideceği günü beklemek kalıyordu.
***
-3 hafta sonra-
"Eylüül hazır'mısın" Eylül heyecanlı bir şekilde hazırlanırken seslenen annesine cevap verdi "neredeyse hazırım anne". 1 saat sonra hava alanına gitmeleri gerekiyordu, Eylül çantalarını hazırlamış son kontrollerini yapıyordu. Çantalarını kapının önüne koyup bağırdı: "Hazırım". İçeride oturan babası, annesi ve 2 ablası Eylül bağırdıktan sonra yanına geldiler. "Hadi öyleyse çıkalım sıpa" deyip 2 valizi alıp aşağı indi. Diğerleri'de montlarını giyip indiler. Arabaya yerleştikten sonra babası "Hasköy-Esenboğa arası sefer arabamız kalkışa geçmektedir, tüm yolcularımıza keyifli seyahatler dileriz " dedikten sonra küçük bir kahkaha koptu. Eylül çok heyecanlıydı, ilk kez uçağa binecek olmasının yanı sıra ilk kez yurt dışına gidecekti. Hava limanına ulaşmışlardı, babası giriş kapısında onları bırakıp park yeri bulmaya gitmişti. Üstlerindeki bütün metal olan cihazları çıkarıp zor bela içeri girmişlerdi. Valizlerini verip uçağa biniş saatini beklediler. Onlar otururken babası ve hocaları'da geldi. Eylül ailesiyle vedalaşıp hocalarıyla birlikte uçağa binmek için kapıya gittiler. Körükten geçerek uçağa bindiler hostesin yardımıyla yerlerini bulduktan sonra oturup uçağın kalkmasını beklediler. Kalkış saati geldiğinde kemerlerini takmalarını söyleyen bir anons geldi ve sonra uçak kalkışa geçti. Eylül bir yandan üzgün diğer yandan coşkuluydu. Uyursa yolculuğun hemen geçeceğini biliyordu fakat uyuyamıyordu. Çantasından kitabını çıkarıp okumaya başladı. Hostesin seslenmesiyle uyandı. Kitap okurken uyuya kalmıştı. Aktarma için anons yapılıyordu. Hocaları diğer öğrenciler ve Eylülü'de alarak aktarma için pasaport kontrolü yaptırıp ardından beklemeye başladılar. Eylül okuldaki diğer kişilerle konuşuyor. Tanımadığı varsa tanışıyordu. Arada bir hocaları'da geliyor onlara eşlik ediyordu. Birlikte vakit geçirirken zamanın nasıl geçtiğini anlamamışlardı. Uçak anonsuyla kendilerine geldiler. Girecekleri kapıya doğru yöneldiler. Onlar gelince kapı açıldı, uçak uzak olduğundan onları götürmesi için bir araca bindirdiler. Uçağın yanına geldiklerinde. Hocaları hosteslerle konuştu, her şeyin hazır olduğunu eğer yolcular eksik değilse biner binmez kalkabileceklerini öğrenmişlerdi. Eylül koltuğunu bulmaya çalışırken bir yandan'da eksik yolcu olmaması ve hemen kalkmaları için dua ediyordu. Herkes yerleştiğinde son kontroller yapıldı ve iki yolcunun eksik olduğu öğrenildi. Eylül içinden bir küfür salladı, uçakta bir uğultu başlamıştı. Herkes şikayet ediyor, söyleniyordu. Hostesler ellerinden geleni yapıyor sürekli anons yaptırıyorlardı. 5 dakika sonra iki kişiden'de haber gelmeyince kalkmak zorunda oldukları için beklemeyecekleri söylendi ve kalkış hazırlıkları yapıldı. Uçak nihayet hareket etmeye başlamıştı. Eylülün içindeki heyecan yine harekete geçmiş, ellerini terletmeye başlamıştı. Yanında okuldan iki kız vardı. Aktarma esnasında ikisiyle'de konuşmuştu. Yolculuk uzun olduğundan belki kızlarla konuşursa vakit geçer diye düşündü. Ve kızlara 'heyecanlı'mısınız' diye sordu. Onlarda sanki bunu bekliyorlarmış gibi anlatmaya başladılar. Konudan konuya geçiyorlardı. Bu arada farkında olmadan sesleri yükselmişti. Yolcunun birinin uyarısıyla özür dileyip konuşmayı bitirdiklerinde uçağın neredeyse tamamının uyuduğunu fark ettiler. Kıkırdaşıp önlerine döndüler. Eylül mp3'ünü çıkarıp müzik dinlemeye başladı. Dışarıyı izlemek için cama baktığında karanık olduğunu görmek açıkçası onu biraz ürkütmüştü. Koltuğunu arkaya doğru yatırıp düşünmeye. Almanya'da yapacakları nasıl bir yer olduğu hakkında düşünürken gözleri yavaşça kapandı. Eylül büyük bir gürültü ve sarsıntıyla uyandı, gözlerini açtığında uçak yerdeydi. Evet yerdeydi ama burası camdan gördüğü kadarıyla hava alanına pek benzemiyordu. Kemerini çözdüğünde uçakta kimsenin kendi yerinde olmadığını fark etti kimisinin kafasında kan vardı. Kimisi koltuğun tepesindeydi. Eylül korku dolu gözlerle onlara bakarken uyanık birini aradı. Fakat kimseden ses çıkmıyordu. Hocasının yanına ürkerek gitti. Dürtükleyerek uyandırmak istedi fakat olmadı. Eylül ağlıyordu. Madem herkes bu durumdaydı kendine neden bir şey olmadı diye düşündü. Eylül birinin ona seslendiğini duyunca etrafına bakındı. Adını duyuyordu fakat etrafta kimse yoktu. Birden yerinden sıçradı, kabus görmüştü. Sayıklayınca'da hocası onu uyandırmak istemişti. Eylül ter içinde kalmıştı. Hocası iyi'misin diye sordu. 'İyiyim' dedi. Hostesin getirdiği sudan iki yudum alarak yanına koydu. Nefes nefeseydi. Çok korkmuştu, rüya olduğuna şükür ediyordu. İki saat sonra inmişlerdi. Hava alanından işlemleri halledip bavullarını aldıktan sonra çıkışa ilerlediler. Çıktıklarında Eylül derin bir nefes aldı ve şu sözleri söyledi;''Merhaba Almanya''