Üzerimdeki incecik hırkamla sahile gelmiş Çağrı'yı bekliyordum. Oyun bitmişti, her şeyi anlamıştım.
Bundan sonra bu oyuna dahil olan herkesten de tek tek hesabını soracaktım. Arkadaş, dost dediğim insanların; her şeyi bilip susmaları canıma tak etmişti. Ben iyi bir insandım evet ama arkamdan iş çeviriliyorsa, orada karakterim değişirdi.
"Geldim." Tok ses tonuyla konuşan Çağrı'ya baktım. "Dökül." Tek kelime, yeterliydi.
"Nereden başlamam gerekiyor?"
"En başından Çağrı. En baştan anlatman gerekiyor. Cemre ile kuzen olduğunu, Ali ilet senelerdir iletişimde olduğunu, Ege'yi de bu oyuna dahil ettiğini her şeyi biliyorum, farkındayım. O yüzden yalansız bir şekilde her şeyi en başından anlatman gerekiyor."
Suratıma baktığında gözlerindeki o korkuyu iliklerime kadar hissettim. Birazdan her ne duyacaktım bilmiyorum ama hayatımı bambaşka bir yöne çevireceğinden emindim.
"Gitmemden mi başlamalıyım?"
"Uzatma da konuş artık." Emrettiğimde kafasıyla onaylarak konuşmaya başladı.
"Ama önce bir şey söylemek istiyorum." Beklenti dolu bakışlarını suratımda gezdirirken kafamı salladım. "Her şeyi öğrendiğinde nefret edeceğin tek bir kişi olacak. Belki benimle beraber iki kişi bundan emin değilim. Ben sadece benden nefret etmeni istemiyorum."
Tek kelime cevap vermediğimde, konuşmayacağımı anlamış olacak ki; konuşmaya başladı.
"Ben gitmeden önce baban iş gezisinden gelmişti hatırlıyor musun?"
"Evet?"
"O zaman ilk işi benim yanıma gelmek oldu. Ben babanın yaptığı her şeyin farkındaydım o da bunu bilerek bana gelmişti."
"Benim babam ne yapıyordu Çağrı?"
"Bak kulağına uç gelecek ama şirketinizin durumu çok kötü bir haldeydi ve babanda kurtarmak için bir mafyanın köpeği oldu. Bir gün okul çıkışı şans eseri babanı zorla bir arabaya bindirirlerken gördüm. Baban da beni görmüştü. Sana hiçbir şey söylememem için beni seninle tehdit etti!"
Kafamdaki uğultuları susturamaz haldeydim. Daha konuşmanın bu kadar başındayken, öğrendiklerim beynimden vurulmuşa dönmeme yetmişti.
"Bende sustum, seni kaybedemezdim. Ama daha sonra hiçbir şey benim umduğum gibi olmadı. Her şeyi bildiğim için baban bana cephe aldı. İş gezisinden döndüğünü söylediği zamanda, aslında bir adamın canını almıştı bu yüzden saklanıyordu!"
"Hayır! Hayır." Kafamı iki yana sallarken duyduklarıma inanamıyordum. "Yalan söylüyorsun! Kendini aklamak için yalan söyleme bana Çağrı!"
"Yalan değil!" Sesini yükselten taraf o oldu. "Bana o iş gezisi olayından sonra katil olduğunu seni alıp kaçacağını söyledi. Bana güvenmiyordu, tehdit etti beni! Ya sen gideceksin ya da kızım gidecek, sizi kavuşturamam sen her şeyi biliyorsun dedi bana Zeyno."
"Ne?"
"Ya da kalıp onun pis işlerine yardım etmemi o zaman seninle devam edebileceğimi söyledi bana! Yapamazdım, ona yardım edemezdim biliyorsun. Gitmeseydim, o işlere bulaşsaydım seninle temiz bir sayfamız olmazdı ki..."
Tepkisiz kaldım.
"O yüzden senden ayrıldım. Benim hayatım sendin, tesadüfen gördüğüm bir şeyin bütün hayatıma mâl olacağını bilemedim ben! Bende küçüktüm, kaçmayı tercih ettim. Eğer şimdi ki aklım olsaydı, savaşırdım. Beraber savaşırdık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blackout | ZeyÇağ
ФанфикHatıralar da insanı terk etmez miydi? Zaman her şeye iyi gelir miydi? Mezara konmuş bir kalp tekrar nasıl atabilirdi ki? Ben Zeynep, hafızamdan silik silik kalan o'nu hatırlıyorum şimdi, yüzümde hafif hüzünlü bir gülümseme. Tam karşımda duruyor göz...