Bölüm 9 || Oyun Bitti

995 91 26
                                    


Hazal'la bütün her şeyi konuşmuştuk. Hiçbir şey olmamış, hiçbir şey bilmiyormuş gibi devam edecektim. En azından şimdilik...

Çağrı'nın ufak bir açık vermesini bekleyecektim, şuan yüzleşebilecek bir güce sahip değildim.

Ama kalbimi en çok kıran kişi Ege olmuştu. Dostum dediğim, her şeyimi çekinmeden anlattığım; benim için çok özel bir yere sahip olan tek kişiydi. Elimden tutan beni hayata bağlayan oydu.

Grupta, kafede toplanılacağına dair mesaj atılmıştı. Hiç kimseyi ikiletmeden hazırlanıp evden çıkmıştım. Çok kısa bir süre içinde yanlarına geldim.

"Daha iyi oldun mu?" İlgili gözlerle bana bakan Çağrı'ya ufak bir tebessümle cevap verdim. "İyiyim, okula gelirken kahvaltı etmemiştim daha sonra herhangi bir şey yemeden kafeye geçince böyle oldu sanırım."

"Mert seni çok merak etti." Ege, bir bana bir Çağrı'ya bakarken konuşmuştu. "Endişelenmiş, seninle görüşmek istedi."

"Öyle mi?" Dedim, "Ben konuşurum onunla daha sonra." Ege omuz silkti. Hazal ve Berk benim arkamdan geldiğinde, büyük bir rahatlamayla onlara baktım. İkisi de ne haltlar döndüğünü bildiği için sadece bana odaklanmışlardı. Berk'in ayağıma vurduğumda "Ah!" Diye ses çıkarttı.

"Ay, özür dilerim ayağımı hareket ettiriyordum sana mı çarptı?"

Berk onu uyardığımı anladığı için ses çıkartmadı. "Problem yok Zeyno."

"Sana kahve alayım mı? Hem dışarıda bir sigara içersin?" Çağrı gereksiz sırnaşmalarıyla bana soru sorduğunda, sinirlenen tarafımı bastırmak zorunda kaldım. "Aslında olur, hem hava almak biraz iyi gelebilir."

Kimseye hiçbir şey söylemeden dışarıdaki bir masaya geçip Çağrı'yı bekledim. Bir tarafım hesap sormak istiyordu, bilinmeyen numaradan yazmasında kötü bir niyet yoktu. Buna emindim ama bu kadar gizem içerisine bir de bunu eklemesi bütün düşüncelerimi altüst ediyordu.

"Hastaneden çıktığın andan beri seni çok merak ettim ama rahatsız etmek istemedim gerçekten iyi misin?"  Merakla gözlerimin içine bakıyordu. Ufak bir kafa sallama işaretiyle onayladım. "Sahi senin o kafede ne işin vardı?."

"Şey," dedi ne cevap vereceğini bilemez gibi bir hali vardı çünkü köşeye sıkışmıştı. "Kahve alacaktım. Evet, evet. Canım kahve çekmişti bende kahve alacaktım."

"Çağrı," gözlerinin içerisine bakarken konuşmaya devam ettim. "Mert'le o kafeye gideceğimi biliyordun zaten? Tesadüfen mi canın kahve istedi yoksa bilerek mi geldin oraya?"

"Yakaladın mı ya? Merak ettim evet o yüzden geldim." Utandığı için benden gözlerini kaçırdığını anlamıştım. Bu tatlı hali yüzümde ufak bir tebessüme sebep oldu. "Tahmin etmiştim ama senden duymak istedim sadece. Hadi," dedim biten sigaramı küllüğün içine attım. "İçeriye girelim. Bize merakla baktıklarına eminim."

Hiç uzatmadan içeriye girdik. "Oo siz ikiniz ne karıştıyorsunuz bakalım?" Cemre'nin merakla sorduğu bu sorunun altındaki şeyi biliyordum. Çağrı kuzeniydi ve onun mutlu olup olmadığını ölçmeye çalışıyordu. "Hiç," dedi Çağrı bana bakarken, "Sadece hava almak istediğini düşündüm ve orada da öylesine bir şeyler konuştuk."

"Sizi böyle gördüğüme çok sevindim." Gururla bize baktı Ali. "Yani," dedi hemen toparlamak için, "Aranızın iyi olmasını çok isterim. Sonuçta siz hepimizden önce arkadaştınız."

"Evet." Diye mırıldanmakla yetindim. "Kalksak mı artık sıkıldım ben?"

Gerçekten de sıkılmıştım. Herkesin bir şeyler bildiği bu ortamdaki kasvetli hava üzerime gelip beni boğuyordu.

Blackout | ZeyÇağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin