Bölüm şarkısı: Emircan İğrek- Gönül Davası
****
Bir gönül davası,
Anlatsam ağlarsınDiyordu, şarkıda Emircan. Çok haklıydı.
Öyle ki, benim gönül davam senelerdir sürüyordu.
Siz hiç tek biri kişi için bu hayata geldiğinizi düşündünüz mü? Ya da yaşama amacınızın o olduğunu?
Doğru insan doğru zamanda mı karşımıza çıkardı? Yoksa doğru insan yok muydu?
Bizler yanlış insanları doğru yerlere koyup rol mü yapardık? Sanırım bu doğru olandı. Doğru insan yoktu, ben yanlış insanı hayatımın en doğru yerine koymuş ve bu dünyaya onun için geldiğimi düşünmüştüm.
'Ruh eşimsin' deyişi kulaklarımdaydı o, tam karşımda dururken. Ne ara Ege yanımızdan ayrılmıştı da onun sandalyesine tam karşıma oturmuştu bilmiyordum.
Zaman akmış gitmişti ama ben donmuştum.
"Sen..." Güçlükle kelimeleri topladım. "Sen neden gelip duruyorsun Çağrı?"
"Konuşmak istiyorum Zeynep. Benden nefret ettiğini biliyorum ama sadece ufak bir konuşma yapmak istiyorum sana. Aramızdaki bu bağ en azından bunu hakediyor."
Bağırmak istedim, suratına bir tane yumruk çakmak istedim. Ama sadece başımı sallamakla yetindim, içimde büyüttüklerim çığlık olup tekrar içime aktı. Ben sustum, sustuklarım bağırdı ama karşımdaki tanıdık bir o kadar da yabancı bu çocuk anlamadı.
"Konuş, konuşta bitsin. Sürekli sana maruz kalmaktan çok sıkıldım ben!"
Düşüncelerimle söylediklerim ne kadar farklıydı böyle!
"Benden nefret ediyorsun gerçekten Zeynep?" Öyle bir ses tonuyla sormuştu ki bunu, inanmak istemeyen bir hali vardı. "Hayır Çağrı senden neden nefret edeyim ki? Senden nefret edersem bu kendime haksızlık olur çünkü sana karşı ne iyi ne kötü hiçbir şey hissetmemem gerekir benim."
"Haklısın. Ben olsam bende öyle hissederdim, az bile söylüyorsun inan ki."
"Çağrı ne konuşmak istiyorsun benimle?"
"Çok acımasız bir vedayla terk ettim seni biliyorum," Gözlerini kendi ellerine indirdi, "Ama üç yıl boyunca seni sevdim. Sadece seni sevdiğimi bilmeni istiyorum."
İşte şimdi sakin kalamazdım. Karşımdaki adam, hiçbir şey olmamış gibi sadece beni sevdiğini söylerken; sakin olamazdım. Ben aptal yerine konmak için mi gelmiştim bu hayata?
Kendine nasıl olur da bu kadar güvenebilirdi? Bu özgüveni nasıl bulabilirdi?
"Sen ne diyorsun be?" Bağırarak konuştuğumda, etraftaki gözlerin bize dönmesini hiç umursamadım. "Salak mıyım lan ben? Sen ağzıma sıçıp terk ettin beni, ya benim ne hale geldiğim hakkında bir fikrin oldu mu senin?"
Histerik bir kahkaha atmıştım. "Sen gittiğinde ben neler çektim biliyor musun sen? Gelip beş dakika içinde yaptığın bu boktan açıklamayla her şeyin düzeleceğine mi inanıyorsun sen Çağrı?!"
"Hayır, sadece söylemek istedim."
"Bak," dedim parmağımı ona doğrultup, "Sırf arkadaş grubumuz için sana katlanıyorum. Bunu suistimal etmeye çalışma sakın."
Çantamdan çıkardığım parayı masanın üstüne bıraktım. "Ben gidiyorum, bir daha benimle bu konuyu konuşmaya çalışma, benimle gerekmedikçe muhatap olma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blackout | ZeyÇağ
FanfictionHatıralar da insanı terk etmez miydi? Zaman her şeye iyi gelir miydi? Mezara konmuş bir kalp tekrar nasıl atabilirdi ki? Ben Zeynep, hafızamdan silik silik kalan o'nu hatırlıyorum şimdi, yüzümde hafif hüzünlü bir gülümseme. Tam karşımda duruyor göz...