Giriş

24.9K 837 86
                                    

Yazılış tarihi 11.09.2022

Sizde başlama tarihinizi buraya bırakabilirsiniz 👉

Koskoca karanlığın içinde kendimi bulamıyordum, nereye baksam karanlıktı. Bir gün belki bu karanlığım son bulur diye hep umut etmiştim, umutlarım zamanla büyük bir hayal kırıklığına dönüşüyordu.

Her saniye kendimi teselli ediyordum, mutlu olmak için çabalıyordum. Bir gün bu karanlığım belki aydınlığa dönüşür diye kendimi teselliler, umutlar içinde buldum.

Yıllardır hasretini çektiğim o aydınlığa kavuşamamıştım, binlerce doktora götürülmüştüm fakat hiç bir doktordan olumlu yanıt alamamıştım. Tek bir doktor olumlu yanıt vermişti ancak tedavimin burada değil almanyada olabileceğini söylemişti.

Aydınlığıma kavuşamamıştım fakat karanlığımın içine bir ışık doğdu.

Kızım, bu karanlığın içinde bana ufak bir ışık oldu. Onu görememek bir anne için oldukça zordu, evladının yüzünü, minik bedenimi göremeyen bir anne... İçler acısı.

Dün, doğumhaneden çıkarılmış normal odaya alınmıştım, körlüğümden olsa ki hemşireler bana oldukça nazik ve sevecen davranıyorlardı. Bebeğimi ilk kucağıma verdiklerinde kokusunu ciğerlerime doldurmaktan başka seçeneğim yoktu.

Şimdiyse tekrar kucağıma vermişlerdi onu emzirirken yardımcı oluyorlardı. Dudaklarım titriyorken, ne kadarda aciz olduğumu düşündüm. Bir başkasının yardımına muhtaçken birde bu sabiyi doğurmayı seçmiştim.

Gözlerimden akan damlalarla bebeğimi emziriyordum, dudaklarını göğsümde hissettiğim her an daha fazla ağlıyordum. "Allahım, sen beni affet. Daha önümü bile göremezken senin verdiğin canı dünyaya getirdim, lütfen bana yardım et." diye fısıldadım.

"Doymuş mudur?" diye sordum yanımda varlığını hissedipte, göremediğim hemşirelere. Henüz hiç bir şey bilmiyordum, öğrenecek çok şeyim vardı. Yolum çok uzundu. "Küçük cadımız doyduğunda memeyi bırakacaktır annesi." diyen hemşireye gülümsedim.

"Teşekkür ederim." diye mahçup bir ifadeyle mırıldandım, kendimi onlara karşı öylesine mahçup hissediyordum ki bu tarif edilemezdi. Odanın kapısı açıldığında kimin geldiğini merak ettim.

"Benim kız kardeşim, anne mi olmuş?" diyen ses Derine aitti. Yanaklarımda hissettiğim dudaklarla önce irkildim sonraysa gülümsedim. "Derin, sensin değil mi?" dedim emin olmak istercesine.

"Benim tabiki. Güzel kardeşim benim, can dostum, evim... Ah ah, bu yaşta teyze ettin beni." dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. "Derin... Bu yaşta anne oldum." dedim dudaklarımı büzerek. "Yaşım neysede... halime baksana."

"Ne varmış halinde? Ben her zaman senin yanındayım, destekçinim. Hatta annemlere söyledim, seninle kalacağım en azından bu minik büyüyene kadar sana yardımcı olacağım."

"Derin, ben kendimi çok mahçup hissediyorum. Bana bakmak zorunda değilsin, benimle yaşamak zorunda bile değilsin hatta bebeğime bakmak zorundada değilsin."

"Saçmalama Mahperi, sen benim kardeşimsin ben seninle ilgilenmek zorundayım. Her ne kadar kan bağımız olmasa bile..." dediğinde susmayı tercih ettim. "Can bağıyız, biz kardeşiz."

Bebeğim göğüsümü bıraktığında uyuduğunu anlayaraktan Derin'in yardımıyla yatırdım. Gün boyu hastanede öylece duruyordum, yarın zaten taburcu olup eve dönecektim.

Uykumun gelmeye başlamasıyla başımı yastığa koyup zaten karanlığa gömülmüş olan gözlerimi kapattım ancak kapının tıklanmasıyla yerimden irkildim. "Derin?"

Karanlığımdaki adam | TAŞINDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin