Şehre geri döndüklerinde Hürkan arabayı daha hızlı sürmeye başlamıştı. Araya giren başka araçlar sayesinde saklanması daha kolay oluyordu.
Kafası fazla dalgındı. Ağrıyan kemikleri hatasını unutmasına izin vermiyordu. Yine de takip ettiği aracın dakikalardır aynı yerde dolandığının farkındaydı. Kaybolmasının yanı sıra bir yere varamamaktan korkuyordu.
Arabasını ona yakın bir sokağa çektiğinde anahtarını alıp dışarı çıktı. İnsanların arasında saklanarak normal hızda giden arabaya yetişip adımlarını yavaşlattı. Belli bir alan içerisinde dolandıklarından dolayı Hürkan adamın kaldığı yerin buralarda olduğunu biliyordu.
Sonunda gözü aradığı kişiyi bulduğunda olayların tekrar etmemesi için acele etmedi. Adam topallayarak ara sokağa girdiğinde Hürkan ilk önce tuzağa düştüğünü hissetti. Daha temkinli davranarak köşeyi döndüğünde öylece bekledi.
Onu takip eden kişi eski bir binaya girdiğinde Hürkan kendi kendine kahkaha attı. Koca İstanbul içinde adamın peşinden gelmekle kalmamış, evini bile bulmuştu.
Bundan sonra ne yapacağını düşünürken bir kaç dakikayı geride bıraktı. Sonunda polisi işe dahil etmeye karar verdiğinde telefonuna uzandı. Numarayı tuşlayıp gözlerini üç katlı binaya diktiği zaman son anda geri çekilebildi.
Adam tekrar dışarı çıkıp diğer yöne doğru yürümeye başlamıştı. Yürürken üstüne buz tuttuğu yüzü ilk defa kapalı olmamasına rağmen karanlık sokak yüzünden belli olmuyordu. Bir kaç dakika sonra caddeye çıktığında gözden kayboldu.
Hürkan içinde tuttuğu nefesi verdi.
Kararını verdiğinde adamın çıktığı binaya doğru koşmaya başladı. İki kanatlı, yıkılmaya yüz tutmuş kapının önüne geldiğinde içeri nasıl gireceğini düşündü. Belki yaklaşık bir metre yukarıda bulunan balkon demirine tutunabilirdi.
Sokak ışığını yükselten kaldırım taşından yardım alıp kendini yukarı çekmeye çalıştı. Boyunun uzunluğundan faydalanıp yukarı zıpladığında demiri kaçırıp geriye doğru tökezledi. Yola düşmekten neredeyse son anda kurtulmuştu. Yine de ikinci denemesinde tutunup havada asılı kalmayı başardı. Pencereye sıfır olan balkona tutunduğunda ayağını atıp vücudunu yukarı çekti.
Eline bulaşan pası kıyafetlerine çırparak temizleyip boş sokağa baktı. Tıpkı bir hırsız gibi durduğuna yemin edebilirdi.
Menteşelerinden çıkmış pencereye ayağıyla tekme attığında zemine tahta parçaları düştü. Bununla beraber Hürkan'ın geçmesi için küçük bir alan oluşmuştu.
Yine de bu ev resmen yıkılıyordu.
Neredeyse Ömer'in boyuna ulaşacak kadar eğildiğinde içeri doğru fena bir düşüşle girdi. Belini tutarak ayağa kalktı.
Evin mutfağındaydı.
Tezgah hemen yanındayken üstünde çalışmadığına emin olduğu bir kahve makinesi vardı. Tahta parçaları oraya da saçılmıştı. Tam anlamıyla iğrenç sarı bir renkte olan duvarlar mutfak zeminine karşı soyulmuştu. Dikdörtgen şeklinde dizayn edilmiş mutfağın, evin içine bakan penceresinden salon görünüyordu.
Beline kadar bile gelmeyen küçük kapıyı açıp salona adımladı. Birbirine çapraz olacak şekilde yerleştirilmiş, rengi solan kırmızı koltuklarda garip lekeler vardı. Önündeki kahve masasında sigara izmaritleri kendini belli ediyordu.
En önlerinde ise eski model bir televizyon vardı. Hürkan onun da çalışmadığına emindi.
Salondan çıkıp evin merdivenlerine ulaştığında alt kata inmek istemedi. Üste çıkan basamakları yavaşça tırmanırken gelen şeye kendini hazırladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sweet dreams // porgola bxb
FanfictionHürkan birinin haftalardır kendisini takip ettiğini fark ettiğinde hapisten yeni çıkmış Ömer'e danışmak zorunda kalır.