Hürkan hastane odasında gözlerini açtı.
Yatağı iki büyük açık pencereye bakıyordu. Yattığı yerden görünen büyük ağaçların dalları kar taneleri ile kaplıydı.
Genç adam kaçırılmadan önce de hava soğuktu. Yine de hiç bir zaman kar yağmamıştı.
Özgürlüğüne tekrar kavuşmak onun için çok zor bir ihtimaldi. Üst katın küçük penceresinden her gün dışarı çıkabilme hayalleri kurarken şuan istediği şey neredeyse bir kaç adım uzaklıktaydı. Son olaylar hala sadece bir kabus gibi geliyordu.
Kabul etmeliydi ki yalnız başına uyanmayı beklemiyordu. Saatler önce yine kısa süreliğine gözlerini açtığını hatırladı.
"Nerdeyim?"
"Hastanedesin. Oradan kurtuldun, güvendesin"
"Ne oldu?"
"Adamın biri seni kaçırdı"
Gözleri odağını bulmakta zorlanırken Emre'nin saçlarını okşayan eli hiç yardımcı olmuyordu. Göz kapakları her an kapanmaya hazırdı.
"Ömer. O nerede?"
"Duş almak için evine döndü. Uyu hadi"
Uzun zamandır derin bir uykudaymış gibi hissetmesine rağmen vücudu o kadar yorgundu ki tekrar uykuya dalmıştı.
Bakışları üstündeki siyah sweatin üzerinden geçip, alçıya alınmış koluna ulaştı. Ağrısını hissetse de üzerindeki yazıları okuyabilmek için göz hizasına getirdi.
Mavi bir kalemle çizilmiş Kaan'ın imzası parmaklarına yakın bir köşede duruyordu. Kimin yazdığını çözemediği esrarengiz "uyan artık" yazısını gördüğünde kaç saat uyuduğunu düşündü.
Onun kahkaha atmasına neden olup vücudundaki ağrıları tekrar diriltelenler Ömer'in şaşırtıcı şekilde düzgün el yazısına aitti.
'Erkan kim' ve 'ben globalim' yan yana dururken kendini sakinleştirmesi epey zaman aldı. Düzenli nabız sesleriyle baş başa kaldıktan bir kaç dakika sonra, odanın dışındaki koridordan arkadaşlarının canlı çıkan sesi duyuldu. Hürkan onları ne kadar özlediğini fark etti. Bir an ağlayacağını sandı.
Kapı açıldığında içeri ilk önce Emre girdi. Hürkan'ın uyandığını görür görmez gülümsemeye başlayıp anında yanındaki koltuğa çöktü. Hürkan gözlerinin altındaki morlukları görmezden gelmeye çalıştı. Ne kadar yorgun olsa da mutluluğu bir şekilde yüzüne yansımıştı.
Ali ve Ömer de yan yana girdiğinde, Ali yatağın ucuna geçti. Ömer ise biraz arkada durdu. Ensesine düşen kıvırcık saçları ıslak görünüyordu. Yüzündeki gülümsemeyi kesmek için dudağını ısırırken Hürkan sadece onun iyi olmasına şükretti. Garip olan tek şey bu havada siyah bir tişört giymesiydi. "Fake friend, Real enemies " baskılı tişörtünü hemen tanıdı Hürkan.
Sohbetlerini dinlemeye başlayıp sessizce arkada durmaya devam etti.
"Kanka ne biçim uyudun be, bi an Hürkan kış uykusuna yattı heralde falan dedik"
"Emre yaklaşık 2 haftadır görüşmüyoruz ve dediğin ilk şey bu mu?"
"Nutuk mu geçeyim amk"
Hastane odasının kapısı açılmasaydı Emre biraz daha şikayet edebilirdi.
İçeri giren Kaan ile Hürkan'ın tekrar kahkahalara boğulması bir oldu. Genç adamın saçları Hürkan'ın onu hiç görmediği kadar kısayken mavi olması tuzu biberi olmuştu. Kaan ise hiç olmadığı kadar mutsuz ve huzursuz görünüyordu. Hürkan'ın diğer yanına geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sweet dreams // porgola bxb
FanfictionHürkan birinin haftalardır kendisini takip ettiğini fark ettiğinde hapisten yeni çıkmış Ömer'e danışmak zorunda kalır.