SAKURA SMELL/ OT7

1.0

/LÜTFEN OYLAMAYI VE YORUM BIRAKMAYI UNUTMAYALIM./

Deltalar anahtarı olabildiğince sessiz çevirdi, kapıyı aynı yavaşlıkla içeriye girerken ittiler ve kapıyı arkalarından kapattılar. Alt kat ışıkları ve bahçe ışıkları tamamiyen açıktı. Omega evde yalnız uyurken kendini tek başına güvensiz hissettiğinden ve büyük malikaneyi henüz benimseyemediğinden korkuyor, ışıkları eşleri gelene kadar açık bırakıyordu. İçeriye giren deltalardan kimisi ceketini çıkartmaya çalışıyor kimisi gömleklerinin düğmelerini açmaya çalışıyordu. 

Delta, ceketini koluna astıktan sonra kol düğmelerini çözmeye çalışırken odasına doğru ilerledi. Yatak odasının içerisine girdiğinde gördüğü manzara ile duraksadı. Gömleğinin düğmeleri ile uğraşmayı bıraktı ve göğsüne şiddetle basınç uygulayan, içindeki deltanın sahiplenme içgüdüsü ile ulumasına neden olan duygularla titreyip iç çekti.

Omegası, onun yastığına sarılmış uyuyordu. 

Yatağa çapraz bir şekilde uzanmış, yastığı kollarının arasında sıkıca sarmış ve kalçalarını havaya dikmişti. Üzerindeki ince saten gecelik bacaklarını tamamiyle çıplak bırakmıştı. Altındaki ince beyaz dantelli külodun sardığı, gittikçe dolgunlaşan yuvarlak kalçaları baştan çıkarıcıydı. Yastığın hemen altındaysa şişkin göbeği bariz bir şekilde ortadaydı.

Üçüzler artık yedi buçuk aylık olmuşlardı ve Kook'un karnı küçük bedenine oranla fazlası ile şişmişti. Deltalar bu manzarayı her gördüğünde göğüslerindeki o inanılmaz duygularla ve içlerindeki kıskanç kurtlarla mücadele ederken buluyorlardı kendilerini. İçlerindeki deltaların erkeklik ve lider içgüdüleri onlara sahip olduğu için gururlanmadan edemiyordu.

Eşi onun yokluğunda, kokusunu duyabilmek için burnunu yastığına bastırmış sarılarak uyurken, yataklarında narin bedenini serip neredeyse çıplak olan bedeni ile uyurken ve ona öğrendiği andan beri muhteşem duygular yaşatan bebekleri git gide büyürken, çok ilkel bir haz doluydu içi...

Gömleğinin düğmelerini hızlıca çözmeye başladı, ardından bedeninden çıkartıp yere fırlattı. Kemerinden kurtulduğu esnada omega kemerin çıkarttığı sesle hafif uykusundan uyandı. Yavaşça gözlerini açıp karşısındaki bedene seslendi.

''Yoongi?! ''

''Benim küçüğüm, geldim.''

Küçüğünün uykulu olduğu için açmakta zorlandığı gözlerine, uykudan şişmiş dudaklarına, omuzlarına doğru salınmaya başlamış ve yastığında dağılmış siyah saçlarına hasretle baktı. Gözleri usulca, yan uzandığı için geceliğin dekoltesinden belli olan iyice dolgunlaşmış ve yavruları için süt dolan beyaz göğüslerine kayınca, ağzı sulandı ve derince yutkundu. Kemerini çözme işini bitirip pantolonunu ve çoraplarını çıkardı.

Omega aceleci hareketlerle soyunan kocasına şımarık, yorgun bir gülüş sundu. Hamilelik son günlerde onu öyle çok yoruyordu ki sürekli uyuyordu. Uyanık kalmak için ciddi bir gayret göstermesi gerekiyordu çoğu zaman. Fakat eşine duyduğu özlem, uykuya duyduğu ihtiyaçtan daha fazlaydı. O yatağa gelirken, yerinde yavaşça doğruldu omega. Elini artık onu iyice sıkıştıran ve bel ağrılarını arttıran , nefes düzenini bozan ama bunların hepsine bedel olan şiş karkının üzerine koydu. Kırgınca dudaklarını büzdü, '' Sizi bekliyordum ama uyuyakalmışım...Yastıktan kokunu alınca ikizler sakinleşti, onlar sakinleşince kokunda beni cezbetti...''

'' Ben geldiğime göre kokumu daha net alabileceğin boynuma ve seni sıkıca sarabilecek kollarımın arasına girmeye ne dersin?''

'' Muhteşem derim...'' dedi küçük, şımarık bir ifadeyle. Delta minik bir tebessümle, kollarını ona doğru uzatan omegasını kucakladı ve yatağa uzandı. Aralarındaki şişkin göbek son zamanlarda olduğu gibi sarılmalarına engel olunca kaşık pozisyonuna geçtiler. Kook, sırtına ve kalçalarına iyice yapışan iri, sıcacık bedenle huzurla iç çekti ve imkanı varmışçasına biraz daha eşine doğru sokuldu. Saatlerdir hayalini kurdukları bedene sarılanın o olması deltanın içindeki kurdu şevkle inletti.