1 Ekim 2003. Yani dün. Aynı an, aynı saat, aynı dakikada iki kişinin ölüm tarihi. Birinin bedenen, birinin ruhen ölüm tarihi.
Cengiz ambulansa alındıktan sonra kalkamadım yerimden. Korktum. Birinin o lanet cümleyi söyleyeceğinden korktum. O anda söylemedi kimse. Onlarda beni önemsemediler zaten. Üç sağlık görevlisi kardeşimi aldı, ambulansa binip gittiler.
Yaklaşık 10 dakika sonra etrafımdaki insanların dürtmeleriyle kendime geldiğimde sadece iki kişi vardı yanımda. Önce onların yüzlerine baktım şaşkınca. Daha sonra ellerimdeki kana. Gözlerim Cengiz'i aradı sonra boş sokakta.
Yoktu. Yanımdaki adam omzuma elini koyup hafifçe sıktı.
"Hastaneye gittiler. Kalk götüreyim seni." Dedi bana destek olmaya çalışsada yüreğimdeki sızıyı gram dindiremeyen adam.
Hızlı hızlı başımı salladım sonra. Titreyerek ayağa kalkıp peşine takıldım.
Hastaneye geldiğimizde Cengiz ameliyattaydı. O kapıda ne kadar bekledim, nasıl bekledim bilmiyorum. Geçen her saniye boğazıma diken gibi batıp kanatıyordu.
Beni hastaneye getiren adam ise yerde dizlerini kendine çekip başını elleri arasına alan aciz bedenime acıyarak bakıyordu.Saatler geçti o kapıda. Kimsenin çıkıp bir şey söylememesi her saniye içimdeki yangını iyice harlıyordu.
Kapı açıldı sonra birkaç hemşire göründü. Başları önünde sessiz sedasız geçip gittiler önümden.
Sonra doktor göründü. Buğulu gözlerimle doktoru izlerken o hiç istemediğim cümleyi söylemeye hazırlanıyordu.Başını önüne eğdi önce, derin bir nefes aldı.
Gözlerime baktığında içimde tekrar bir çığlık koptu.Önce bana sonra yanımdaki adama baktı. Tekrar derin nefes alıp konuşmaya başladı.
"Geldiğinde çok geçti ve fazlasıyla kan kaybetmişti. Biz elimizden geleni yaptık."
İşte son cümle. O cümleyi duyar duyma kulaklarımı kapatıp başımı iki yana salladım. Bunu duymamalıydım. Sanki duymazsam söyleyeceği cümleyi ,Cengiz ayaklanıp gelecekti.
Bana sıkı sıkı sarılacak ve buradan sorunsuz bir şekilde çıkıp gidecektik.Kandırdım kendimi işte.
Yanımdaki adam ellerimi tutup başımdan uzaklaştırdı. Beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
Sonunda zihnimdeki düşünceleri bastırıp doktora baktım korkarak.
Sakinleştiğimden emin olunca konuştu doktor. O cümleyi işittim sonra."Başınız sağ olsun."
Doktor sessizce başını önüne eğip giderken ben çoktan kendimi kaybetmiştim.
Sonunu bilsemde yine korkuyordum ölmesinden ve ölmüştü işte.Boş koridorda haykırışım yankılandı uzun süre.
"CENGİİİİİZ. ÖLMEDİİ O."
Yanımdaki adam zar zor beni zaptetmeye çalışsada başarılı olamıyordu.
"Nolurr uyann. Noluuur"
Hıçkıra hıçkıra ağlarken ne söylediğimi bilmiyordum. Bağırmaktan boğazım ağırmaya başlamıştı ve ben hâlâ içimdeki zehri atamamıştım.
Ağladım uzun uzun. Ölümüne sebep olduğum dostumun arkasından saatlerce ağladım.
Sakinleşmem zor olmuştu.
Sonrasında da zaten her şey aleyhime işliyormuş gibiydi.Boğazımı sıkan el hiç gevşemedi.
Aksine şimdi daha sıkıydı. Şimdi kardeşimin mezarı başında öldüresiye sıkıydı. İşime gelirdi...Tek kalıpta ne yapacaktım bu koca dünyada. Koca bir meçhuldü bu soru benim için.
Kardeşimi defnettikten sonra herkes tek tek dağıldı. İkimiz kaldık sonra. Tek kalınca uzun süre toprağı izledim. Düşündüm. Ne yapacağımı düşündüm. Söyleyeceklerimi düşündüm ve içimi dökmeye başladım kardeşime.
"Hatırlıyor musun bir keresinde bir çocuk beni dövmekten beter etmişti. Sende beni görünce çocuğa doğru bağırarak koşup tekmeyi savurmuş, döve döve evine göndermiştin. "
Gözyaşlarımı silmeye çalışırken aklıma gelenle güldüm.
"Hatta sonra başkalarıyla sürekli kavga ediyorum diye beni dövmüştün. Senden yediğim dayak acıtmazdı canımı. Sevgi görmediğim ailem beni döverdi sadece, ama sen döverdin sonra ağlarken gelir sarılırdın. Özür dilerdin. Bende sevildiğimi bilirdim."
Yüzüm düşmüş ve tekrar ağlamaya başlamıştım.
Gözlerimi gökyüzüne çevirip derin bir nefes aldım. Hâlâ gökyüzüne bakarken yine konuşmaya başladım."Manzaran hep mavi bundan sonra. Sana hep mavi balonu hatırlatacak biliyorum. Ben hiç unutmayacağım o balonu, o günü."
Gözlerimi tekrar toprağa çevirdim. Ağlamam şiddetlenirken iki elimle toprağı sıkı sıkı tutuyordum.
"Çok özür dilerim Cengiz. Çok özür dilerim kardeşim. Bilemedim böyle olacağını. Kurtaramadım seni. Benim yüzümden yine başına bela aldın demeyi çok isterdim ama bu kez yoksun. Senin ölmene ben sebep oldum. Özür dilerim. Affet beni. Affet."
Hâlâ toprağı sıkı sıkı tutarken başımı önüme eğip ağladım. Elimden başka bir şey gelmiyordu.
Hava kararırken ben hâlâ kardeşimin yanındaydım. Gitmedim. Gitmek istemiyordum.
Onu yalnız bırakmamalıydım.
Suçlu hissediyordum.
Bu suçluluk duygusu çok ağırdı. İki acıyı birden kaldıramıyordum.Bundan sonra ki günler nasıl geçecekti bilmiyordum. Aklımı yitirecek gibi hissediyordum.
Sonum ise hiç aydınlık görünmüyordu...
***
Oy verip bol bol yorum yapmayı, arkadaşlarınıza önermeyi unutmayın.
İyi okumalar.
Aklınıza takılanlar ➡
Etiket ➡
Teşekkürler. < 3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜPER KAHRAMANLAR DA AĞLAR
General FictionBen Sercan. Hayatı boyunca kandırılan, saf yerine konan ve hiç büyüyemeyen Sercan. Sevgisizliği iliklerime kadar hissettiğim karanlık günlerimde karşıma çıkan dostuma güvenen ve bu kez daha korkunç bir gerçekle karşılaşan Sercan. Bu benim hayatım i...