☛3☜

2.1K 181 34
                                    

Yok, yok, yok! Aklını başına devşir oku oğlum. Köyde kalıp ne yapacaksın ? Çobanlık yapamazsın sen.

Aynada yüzüne su çarptıktan sonra babasının ufakken ona söylediği sözler kulağına ilişmişti. Sakalları uzamıştı. Kesmesi gerekti ama hiç eli vermiyordu. Çobanlık mı yapsaydı? Yok onun parasıyla da yetinemezdi.

Kazandığı para yetmişliğini bırak sigarasına yetmezdi. Yüzünde nur olmayan meymenetsiz herefin de tekiydi zaten. Kimse malını emanette etmezdi. Yalancı çobana dönerdi hikaye.

Konu yalancılıkla ilgili değil  eh sapıklıklada.  Aslında konu ne ile ilgili kimse pek bir şey  bilmiyor.

Mavi havluyla iyice yüzünü kurulayıp rastgele astı fakat kapıyı kapatır kapatmaz düşen havluyu daha sonra başka biri tekrar düzgünce takacaktı zaten.

İktidarsız hazır kahvaltı sofrasına oturuyorken gözlerinden hala uyku akıyordu. Hayatın standartlarını sikmiş atmıştı.

Gecenin on ikisine kadar içer, sabah  yediye gelmeden çişe bile kalkmazdı. Öyle yaman bir uykusu vardı ki deprem olsa kıpırdanmazdı bile. Dünya yanmış kimin umurundaydı?

Sabah yedi dedin mi gece ne ara kurduğunu bilmediği saat çalar, hazır sofraya kurulurdu. Paralı kadın tutmak ne iyi fikirdi. Sabah kahvaltı hazır, akşam yemek hazır. Bulaşık yok, çamaşır yok, temizlik yok, ütü bile hazır.

Biraz para çıkıyordu cebinden ama bu az miktarla kadın yakınmıyordu. Bir gün bu kadını yakalamalı çoluk çocuğunun ihtiyacını soruşturmalıydı.

Özünde kötü adam değildi. Belki adi müdür olarak alınıyordu ama yani onuda siktir etmişti.

Saçları da şakaklarından çoktan açılmaya başlamıştı. Bunu dert etme sabahı değildi. Akşam gelince köyü arasa iyi olurdu, hazır aklındayken hal hatır sorar hayırsız sıfatında bir iki hafya aforoz edilirdi.

Üzerine etiket gibi yapışınca çıkarması pek zor oluyordu.

Sonrası bu akşam içmeye ara verip yarın güzel bir park turu yapar yeşilliklere yayılırdı. Ya da alt mahalledeki Dilbere giderdi. Amcığı ufacıktı. İki yalar, iki yalatır belki bir iki de kendini parmaklatır gelirdi.

Yok, kalkmıyordu ama cinselligi tamamen kafada bitirmek de istemiyordu. Hem Berat'ın daracık deliğine sadece parmak sok sok nereye kadardı. O da giderdi bir gün.

Dilber öyle değildi. Dul bir kadındı, eh sikicisi çoktu. Kirası ödeniyordu da eline çok para sayan yoktu. Biraz mecburdu, o da keyif almaya bakıyor gibiydi. Yoksa memelerini emerken on sekizlik çıtır gibi kıkırdamazdı.

Ah o memeleri yok muydu? Ellerinin arasından taşıyor, yürüdükçe sallanıyordu. Ağzının içinde büyüyen meme uçları siki kalkmayan birinin libidosunun yüksek olması da başa belaydı. Sözde azıyor gibiydin ama beyin bunu tam işleve koyamıyordu.

"Beynimi sikeyim" kendi kendine düşüncelerin içinden boğulmaktan son dakika kurtuldu.

"Sabah sabah zihnimizi meşgul eden şeylere bak." Diyerek kafasını apış arasına çevirdi.

Tek eliyle ekmeği ağzına gönderirken, diger eliyle kendini avuçlayarak sıktı. "Ne zaman olacak bu iş kardeşim? Ne zaman."

Sikinden de hesap sormazsın be kardeşim.

Kapının eşiğinde başını duvara dayamış olanları dinleyen adam usulca güldü. Eh olanlardan haberdardı.

Yine oldu. Gün tekrar başlarken adam işe gitmek için evden çıktı. Diğeri ise geri kalan sofrayı yemek için başına oturdu.

Ev akşama kadar ona aitti. Geceleri içinde kullanılmayan eşyalarla dolu olan odaya çekilirdi.

☛☜

Sergen GezenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin