☛9☜

1.7K 169 46
                                    

Taşı yolda attıra attıra evine dönerken dükkandan aşırdığı viski şişesi paltosunun içine sıkıştırmıştı. Ekmek almayıda unutmuştu. Dükkandan kalanlardan bir tane alırdı halbuki.

Taşı tekrar tekmelediğinde gideceği yolu biliyor gibi yuvarlanarak bir çift ayağın dibinde durdu. Kafasını kaldırmış, karşısında dikilen adama göz gezdirdi.

Mavi gözlü yine karşısındaydı. Geniş bir tebesümle bir ona birde eskimiş binaya bakıyordu.

"Hala bu evden taşınmadın mı?"

Kaşlarını çatmış hala etrafında gezme cesareti bulan bu adama anlamazca bakınıyordu. Oyununa gelmeyecekti. "Kirasi ucuz, ne diye taşınayım."

"On yedi yıldır bu evdesin."

Ev sahibinin yeni evlenecek oğlu için bile çıkmasını istememişlerdi. Gerçi ona kalsa ölse yine çıkmak istemezdi galiba.

"Yirmi." Diyerek düzeltti. Sonra giderek adamın yanındaki duvara dayandı. "Pardon, şiirler." Diyerek konuşmasını işitti.

Matematiğinin kötü olmasını şiirlere atan tek anguttu. Yıllar ondan bir şeyler götürmemişti.

"Çocuğun var mı?"

Dudaklarından merak ettiği soru dökülmüştü işte. "Var, iki tane. Biri oğlan, diğeri kız."

Gözleri kapanırken adamın dediklerini dinledi. "İsimlerini sormak istemiyorum."  Korku ile söylenmesine karşı adamın gözleri kısıldı. "Sorma." Dedi.

"Kocaman oldular. Görsen biri tıpkı, neyse."

Bacakları tekrar  titrerken dayanamaz gibi olduğu yere çöktü. Mavi gözlü adamda sanki onu anlıyor gibi kaldırım taşına oturdu.

Kış gününden olsa gerekti buz gibiydi oturdukları yer. "Çocuğun olmaz, hadi benim oldu. Tuzum kuru." Ardından bir kahkaha.

Omuz silkti. "Benimde olmaz." 

İçinden viski şişesini çıkardı ardından kapağını açarak kafasına dikti. Sağlam kafayla dinlemek istemiyordu.

"Bu son," Alkolün boğazından akmasından hoşnuttu. Devam etti "bir daha seni hiç görmek istemiyorum."

Mavi gözlü halinden memnun gibiydi. Aslında o da yıllar geçtiğinden olsa gerekti içindeki o sızı korlaşmıştı. Bir daha oradan yangın çıkmazdı.

Diğeri öylemiydi. Aktif bir yanardağ olmuştu. Patlayacaktı elbet ama ne zamandı bilinmez.

"O gün bir tuhaftı. Normaldede tuhaftı zaten kardeşim ya biliyorum ama o gün başka tuhaftı." Mavi gözleri evin penceresini buldu ama oradan onları izleyen o adamı göremedi.

"Bir şey olacağını anlamış mıydım, anlamamış mıydım bilmiyorum ama seni biraz oyalamamı söyledi süpriz yapacakmış."

Derin bir nefes çekti içine. Elleri şişenin ağırlığımdan titrerken, yutkunamadı. Bir an dünya üzerine geliyordu.

"Kendimi hiç suçlu hissetmedim. Kafasına koymuştu bir kere. O gün ona yetişseydin başka bir gün yine deneyecekti...Sende biliyordun."

Nefesleri derinleşti. Başka bir yudum aldı. Bedenini taşıyamıyor gibi sırt üstü aştı. Gözleri gökyüzüne  bakarken şişe kenarda devrilmişti.

"Yıllar geçti, unut demiyorum ama o sanki hala evinde yaşıyor gibi davranmaktan vazgeç."

"Kes sesini." Derinden gelen sesini mavi gözlü adam duymuş muydu bilmiyordu ama ona cevap vermek yerine umursamadan yarısı yere boşalmış şişeyi avucuna alarak sıktı.

Sonra mavi gözlerini yumup şişeyi kafasına kaldırdı. O da eskileri deşmek istemiyordu ama yıllar geçsede gözlerindeki feri aynı kalan adamı görünce bir şeyler demeden geri durmak istemedi.

"Ben de kardeşimin ölmesini istemezdim. O benim kanım, canım."

Ama olmuyordu işte. Kardeşini tanıyordu, yıllar geçtikçe değişmesini ve o buhranda istediği şeyi alana kadar ileriye gideceğini  biliyordu.

"Yemin ederim bileklerini keseceğinden emin olsam senden önce engel olurdum. Ama o gün neşeliydi. Güvenmek istedim, o yüzden eve biraz geç girsen sorun olmaz dedim."

Sulanan mavilerinden akan yaşlara engel olmadı. Bir şeyler anlatıyordu ama kendine miydi, yoksa ruhsuzca yere uzanmış adama mıydı pek emin değildi.

"Gülümsüyordu."

Gökyüzüne bakıyorken kendi dedikleri kendi kulağına doldu. O gün o kanepede cansız bedenini bulduğunda gülümsüyordu.

"Beni hiç sevmedi, sevse gider miydi?"

O gün, kafasının arkasına nasıl bir balyoz yemiştiki hala sızlıyordu. Ölüm böyleydi işte. Ölü bedenini görür görmez koca bir balyozla kafanın arkasına vururlardı.

Fark et isterlerdi. Ölüyü, diriden ayırt et. Cansız soğuk bedeni hisset. Onsuz bir hayata hazır ol.

Mavi gözlü adam ona cevap vermedi onun yerine merak ettiği diğer soruyu sordu.

"Peki sürprizi neydi? Ceseti değildi herhalde." Yerde yatan adam güldü.

"Musluk" Sonra yutkundu. "Ölmeden önce tuvalet musluğunu tamir etmiş."

Durakladı. "Galiba beni gerçekten sevmişti."

☛☜

O kadar mutusuzum ki

Sergen GezenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin