☛12☜

1.2K 124 16
                                    


Bir şeyden kurtulmak sadece tek bir anahtarla olsaydı o anhtara sahip olmak için bile cinayet işleyenler olacaktı.

Bir sefer çevirdiği kilitle yıllardır kapalı olan kapı aralandı. Paketli ve valizli eşyaların üstü tozlanmıştı. Hiç istemeyerekte olsa gözleri koltuğu buldu. Kurumuş kan lekesi oradaydı.

Dizleri onu taşımadı kapı eşiğine düşüverdi. Oradaydı, gülümsüyordu. Gözleri kapalı ama huzur dolu.

Mezara girerken onu da sürüklüyordu. Bekledi. Kendine geldiği zaman bir alarmla olmuştu. Odasında çalan alarm çalıyorda çalıyordu.

Şimdi onu gözlerinden öpse, uyan dese. Zorla çay içirse. Musluk sürekli damlasa.

Yok. Artık dünya hayatıyla imkansız.

Kapıdan kilit sesi geldi.

Ardından bir çığlık. "Aman oğlum, napıyorsun eşikte oturmuş sabah sabah. "

Yaşlı kadın gelmişti. Sanırım yaşlı kadının yaşama nedeni onu hayal aleminden koparmaktı. Ne zaman zihninde sıkışsa gerçekleri savuruyordu yüzüne. Parasını kuruşu kuruşuna hak ediyordu.

Yanına geldi ve ilk defa gördüğü odaya sonra da kanlı koltuğa şaşkınca bakındı. Eli ağzına gittiğinde korkuyla yerde oturmuş, gözleri kızarmış ve fersiz. Yüzünde meymeneti kalmamış adama baktı.

"Ne olmuş burada böyle."

"Biri öldü." Dedi. Hafif bir kıkırtı ile devam etti. "Tam on yedi yıl önce biri burada öldü."

Ölen kişi sevdiğimdi diyemedi. Ona bir anlam biçmekte istemedi. Şu an mutfakta bulmaca çözüp, çay içiyor olması gereken kişi yıllar önce burada beni bıraktı diye devam etmek istemedi.

"Yavrum sen bu koltuğu yıllardır burada mı tutuyorsun? Ama böyle olmaz ki. Nasıl yaşadın sen böyle."

Yaşamıştı işte yaşamasa onca yıl geçer miydi? Saçları dökülür, beyazlar mıydı? Yaşamasa bedeni kırışır, güçten düşer miydi hiç. Yaşamıştı. Diğerinin bedeni sadece kemik kalmıştı ama kendisi dipdiri duruyordu.

Cevap vermek yerine geceden yaptığı gibi koltuğu izlemeye devam etti. Sanki orada yatan sevgilisi düşünüyor gibiydi.

"Ne yapacaksın şimdi?"
Yaşlı kadın merakla üstten ona baktığı sırada onuz silkti. Özgür bırakacaktı. Fare kapanı tuttuğu fareyi öldürürdü. Ölü fareler ise etrafı kokutmadan hakkına kavuşmalıydı ama öyle olmamıştı. Şimdi zihni ceset kokuyordu, çürümüştü. Onu da çürütüyordu.

"Bırakacağım." Dedi. Kurtulacağım diyemedi. Çünkü Sergen'den hiç pişman değildi. Ondan kurtulmak değildi amacı onu istediği gibi ebediyyen özgür bırakmaktı.

Gülümsedi. Tıpkı sevgilisinin on yedi yıl önce kapının eşiğinden sanki onu görüyor gibi gülümseyerek gözlerini kapattığı gibi.

☛☜

Sergen GezenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin