"Emin olun, bunu bende bilmiyordum."
Sesinde ki samimi ama hafif de ciddi ton kendimi garip hissetmeme sebep olmuştu. Gülümseyerek gözlerimin içine bakar iken adımın seslenmesi ile arkamı döndüm.
"Nasılsınız kraliçem?"
Prens Owen'ın dediği şeyle derin bir nefes aldım.
"Ben sizin kraliçeniz değilim Prens Owen! Bunu aklınızdan sonsuza dek çıkarın!"
Aslında başta amacım sakince konuşup ikna etmekti, bir ortak yol bulmaktı. Fakat bu prens, bu terslememi bile umursamıyorsa düzgünce konuşmam onda bir etki yaratmazdı. Dinlemezdi bile!
Prens Owen tam ağzını açmış iken Prens Gregor araya girdi.
"Kardeşim, istersen uzatmayalım. Her şeyi zaman gösterecek. Şimdiden bunun tartışmasını yapmaya gerek yok."
Prens Owen sinirlense de bir şey demedi. Aramızda bir sessizlik oluştu. Benim gözlerim Prens Owen ve Prens Gregor'da mekik dokuyordu. En sonunda sıkılıp ağzımı açtım.
"Ben artık gideyim."
"Size eşlik..."
"Yalnız kalmak istiyorum Prens Owen!"
Deyip hızlı adımlarla uzaklaştım. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Aslında gitmek istediğim bir yer vardı, odam. Ama odama gitmem çok usulsüz bir davranış olurdu. Sanırım annemin yanına dönmek en mantıklısı idi.
Masalarına geldiğimde eğilerek selam verdim.
"Hoş geldiniz Prenses Maude."
"Hoş buldum kralım."
"Owen ve Gregor nerede biliyor musunuz?"
Kraliçe Victoria'nın sorduğu soruyla ister istemez arkama baktım.
"Aslında onları az önce beraber görmüştüm. Fakat şuan neredeler bilmiyorum."
Kraliçe ağır ağır kafasını salladı. Daha sonrasında masanın etrafına baktığımda annemin olmadığını fark ettim.
"Kraliçe, annem, nerede biliyor musunuz?"
"Bahçeyi dolaşacağını söyleyerek yanımızdan ayrıldı prenses."
"Anladım majesteleri, teşekkürler."
Kraliçe gülümseyip bakışlarını bahçede gezdirdi. Aynı şekilde bende bahçeye bakmaya başladım. Her şey yolunda gözüküyordu. Fakat içimden bir ses sürekli bir şeylerin ters gittiğini fısıldayıp duruyordu. Bu da beni epey huzursuz ediyordu.
Aradan ne kadar geçmişti bilmiyordum fakat ne annem ortadaydı ne de Prens Gregor ve Prens Owen. Bu içimdeki hissi güçlendirirken bakışlarım kraliçeye kaydı. Belli etmemeye çalışsa da gözlerinden endişelendiği belli oluyordu. Kralın ise... pek umurunda değil gibiydi. Elinde ki şarabı keyifle yudumluyordu.
Dikkatleri üzerime çekmek için derin bir nefes verdim. Kral ve kraliçenin bakışları bana döner iken konuştum.
"İzninizle bir anneme bakmak isterim. Uzun bir süredir yok ve takdir edersiniz ki bu durum beni ziyadesiyle endişelendiriyor."
"İzin sizindir prenses."
Gülümseyerek referans yaptım. Tam gideceğim sırada kraliçenin sesi kulaklarıma doldu.
"Sizden rica etsem, eğer oğullarımı görürseniz buraya gelmelerini talep edebilir misiniz?"
"Tabi ki!"
Kraliçe minnetle gülümsediğinde arkamı dönüp bahçeyi gezmeye başladım. Bu sırada birkaç soylu ile de konuşmuştum. Fakat ne iki prensi görmüştüm ne de annemi. Bu daha da endişelenmeme sebebiyet verirken aklıma saray geldi. Adımlarımı hızlandırıp saraya girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hikaye Gezgini
FantasíaHayatını kitaplara adamış bir kıza, yüzyıllar boyu sürdürülen bir görev verilir. O, yeni Hikaye Gezgini idir. Girdiği hikayelerde, ana karakterlerin hayatını kurtarmaya çalışırken kendini uzun süren bir maceranın içinde bulur... °°° "Sen de kimsin...