Keder

44 11 0
                                    

Beni taşıyan beden git gide yavaşlarken sanki bütün enerjim çekilmişti.

Her türün bir yaşam alanı olduğu gibi bizim de habitatımız cennetti ve ben hayatım boyunca cennetten çıkmamışken bu kadar uzaklaşmak alışık olmadığım bir durumdu.

Durduğunda sadece havada süzülüyordu.

"Neden durdun.."

"Sana konuşmamanı söylemiştim."

Öncekine nazaran daha sakin çıkan sesinin ardından hızla aşağıya düştüğünde korku ile çığlık attım ve boynunu daha sıkı sardım.

"Şu ellerini çek boynumdan!"

Gözlerimi tekrar açtığımda gördüğüm şey ile hayrete düştüm.

Yeşil çimenler gün batımında dalgalanırken etrafta sessizlik hakimdi.

"Burası neresi?"

Yüzünde sinirli bir gülümseme oluştu.

"Evelendiğin kişinin yaşadığı yeri bilmemen ne kadar da ayıp!"

Burası cehennemdi. Ama ne söylentilerle bir alakası vardı ne de bahsedildiği kadar korku doluydu.

Tekrar uçarak ilerlediğinde çok geçmeden bir malikaneye geldik.

Beyaz sütunlar devasa boyuttayken cenneti aratmayan bahçeye baktım.

Biraz bunalırken nefes almakta güçlük çektim. Beni indirdiği an dizlerimin üzerine çökerken zar zor soluklanmak için boğazımı tuttum.

Cennetteki havaya karşı buradaki hava daha sert ve sıcaktı.

Bana üstten bir bakış atıp malikanenin içine ilerledi.

Arkasından bakarken hiç dönmeden ilerledi.

Bakışlarım yukarı dönerken balkondan bana öfke ile bakanları gördüm.

O an yalnızlığım zincirler ile bedenimi sararken yutkundum.

Nefeslerim az da olsa kendini toparlarken ayağa kalktım. O sırada koşarak yanıma gelen şeytan ile gerginlik ile hareketsiz kaldım.

"Merhaba!"

Bana gülümseyerek bakarken bir anda gözleri parladı.

"Tanrım yakından daha da güzelsin!"

Ne olduğuna anlam veremezken bir anda bileğimi tuttu.

Benim aksime daha koyu olan teni ve siyah saçları ona yakışmıştı. Parlayan mor gözleri ise birer zambağı anımsatıyordu.

Malikanenin kapısından geçerken nöbet tutan muhafızlar bana şaşkınlıkla bakarken başımı öne eğdim.

Salona geçtiğimizde herkesin masada olduğunu görmüştüm. Kimseyi tanımıyordum sadece düğünde gördüğüm tanıdık simalardı.

Herkesin bakışları bana dönerken gerilmiştim. Masanın başında oturan yaşlı ama güçlü bir aura ya sahip adam gülümsedi ve ayaklandı.

"Hoş geldin oğlum."

Söylediği kelime ne kadar masum dursa da ses tonu çok sinsiydi.

"Bana bir gün sarayında bir melek olacak deseler gülerdim lakin şimdi burada. Hem de oğlumun eşi olarak. Ne şaşırtıcı değil mi?"

Kimseden çıt çıkmazken devam etti.

"Ben cehennemin varisi Şeytan Pedro. Sen de Allen'sın. Tanıştığıma memnun oldum."

GÜNAHLARIN KANATLARI (GAY) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin