Bir

10.2K 61 0
                                    

Bazen, bazı durumlarda cenneti yaşıyor gibi hissederdiniz. Gözünüzde cennet olarak adlandırdığınız şeyler her geçen gün değişiyor olabilirdi. Kimisi bu hayatta görüp görebileceği en güzel yere gider ve orayı cennet diye adlandırırdı. Kimisi bir insanın ona kimsenin hissettiremediği kadar büyük şeyler hissettirdiğini farkeder ve onun gözlerini cennet olarak adlandırırdı.

Benim mi?

Benim için cennet şu an bacaklarımın arasına girip çıkan kemikli parmaklardı.

Dudaklarımın arasından çıkan ufak inlemeler ve Alkan'ın hırıltılı bir şekilde alıp verdiği nefes sesleri küçük odamda yankılanıyordu. Parmakları her kadınlığıma girdiğinde belim yay gibi gerilerek havalanıyor, parmaklarını geri çektiğinde ise yavaşça yatakla buluşuyordu. Yaşadığım zevkle gözlerim yaşarırken elimi yüzüme götürüp kapattım. Hızlı alıp verdiğim nefesler yüzünden göğsüm hareket halindeydi. Kafamın içinde koskoca bir gökyüzü vardı ve o gökyüzünde tam da şu an şimşekler çakıyordu. Biraz sonra yağacak olan yağmurun habercisiydi bu şimşekler.

Alkan, iki elimin bileklerini tek eliyle tutup ellerimi yüzümden ayırdı ve yukarı kaldırıp başımın altından yukarı kaymış olan yastığa bastırdı. Bileklerim onun büyük elinin baskısıyla sızlarken alt dudağımı dişlerimin arasına alarak mavilerimi onun şehvetten koyulaşmış kahvelerine çıkarttım. Sanki bu anı bekliyormuş gibi elinin hızını biraz daha arttırdığında ayak parmaklarımı sıkarak büyükçe inledim.

Gözlerim ağır ağır yüzünde geziniyordu şimdi. Aralık dudakları, alnında birikmiş, çenesin doğru süzülen ter damlası, çatılmış kaşları, çıkmaya yüz tutmuş kirli sakalları...Bakışlarım biraz daha aşağı indi. Köprücük kemikleri, göğüs kasları, biraz daha aşağıda bulunan kasları, kasıkları...

Eliyle bir noktaya bastırınca aklım dağıldı ve karşımdaki yunan tanrılarına taş çıkartacak kadar yakışıklı bir vücuda sahip olan Alkan'dan gözlerimi ayırarak kafamı yatağa mümkün olabilirmiş gibi daha çok bastırdım.

"Gözlerime bak."sert ses tonuyla mavilerimi bir kez daha kahvelerine çıkarttım. Parmakları giriş çıkışını biraz daha hızlandırırken uzanıp sağ göğsümü avuçladı. Dikleşmiş ucunu işaret ve baş parmağının arasına alarak çekiştirdiğinde kendimden geçmiş gibi hissediyordum. Vücut ısım her geçen dakika daha da artıyormuş gibiydi. Kendimi tam da şu anda patlamaya hazır volkanik bir dağ gibi hissediyordum. İçimde yeterince magma vardı, üzerimdeki basıncı sağlayan Alkan'ın parmaklarıydı. Basınç arttı, arttı ve arttı. İçimde bulunan lav kül deliğinde dışarı doğru süzüldüğü an bedenim elektrik akımına uğramış gibi titredi ve yay gibi gerilen belim hızlı bir şekilde yatağa düştü.

Birkaç dakika boyunca odanın içinde benim nefes seslerim dışında hiçbir şey duyulmadı. Gözlerimi sımsıkı kapatmış nefesimi düzene sokmaya çalışırken Alkan'ın sesi kulaklarımı doldurdu.

"Uyumak ister misin?"gözlerimi aralayıp ona baktığımda biraz önce içimde hissettiğim parmaklarını yaladığını gördüm. Gözlerimi devirip yataktan destek alarak doğruldum ve bacaklarımı yataktan aşağı sarkıtarak biraz önce yere fırlattığım kilotumu, tişörtümü, çoraplarımı ellerimin arasına aldım. Kilotu bacaklarımın arasından geçirirken Alkan konuşmaya devam etti."Bir gece benimle uyusan ölecek misin?"

"Sevmiyorum."dedim tişörtü kafamdan geçirerek. Çoraplarımı giyerken önceden bileğime taktığım siyah tokayı farkettiğim an dudaklarımın arasından rahatlamış bir nefes verdim. Saçlarım terden enseme ve alnıma yapıştığı için çok sıcaklamıştım, bir de iki saat evin içerisinde toka aramakla uğraşmayacağım için mutlu olmuştum. Hızla kızıl saçlarımı tepeden dağınık bir topuz yaparak ayaklandım.

Esinti +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin