Altı

1.4K 29 32
                                    

Elimdeki numara yazılı olan kağıdı son bir kez daha kontrol edip diğer elimdeki telefonda numaraları tuşladım. Telefonu kulağıma götürüp çalmasını bekledim. Elimi kot pantolonumun arka cebine sokup sıkıntılı bir nefes verdim. Açmıyordu. Tam kulağımdan çekmiş kapatacaktım ki, hattın diğer ucundan gelen kalın erkek sesiyle tekrardan kulağıma yasladım.

"Alo?"

"Selam, takılmak ister misin?"bir kaç saniye karşıdan ses gelmedi. Beni tanımaya çalışıyor olabilirdi."Çıkaramadım, kimsin?"

"Şu mekanın arkasında bir adamı döverken beni tehdit edip,  dudaklarıma hoş şeyler yapmayacağını söylediğin kadın."diyerek hatırlatma yaptığımda dudaklarının arasından anladığını belirten bir mırıltı çıkarttı.

"Arayacağını düşünmemiştim."dedi. Ses tonu gerçekten de bunu beklemediğini belirtir düzeydeydi. Elimi kotumun cebinden çıkartıp görmeyeceğini bilsem de omuzlarımı silktim.

"Ben de ama kafa dağıtmam gerek, bunun için de bir yabancıya ihtiyacım var."

"Seni tehdit eden bir yabancı çok doğru bir seçim olmuş."

"Sence hayatında doğru seçimler yapan birine mi benziyorum?"

"Daha çok taşaklı bir hatuna benziyorsun."terimiyle yüzümü buruşturdum ve dudaklarımın arasından iğrenir gibi bir ses çıkarttım. Bu tavrım hoşuna gitmiş olmalı ki telefonun diğer ucundan erkeksi gülüşünü duydum.

"E, takılacak mıyız?"

"Yeri söyle."

"Aynı mekan."

"Yarım saate orada olurum."

"Tamamdır."telefonu kapatıp salondaki koltuğun üzerine fırlattım. Odama doğru ilerlerken yolda üzerimdeki askılı bluzu çıkartıp bir tarafa fırlattım. 

Alkan gittiği an kendimi banyoya atıp duşun altında saatlerce ağlamıştım. Gelmişti, işini görüp gitmişti. Beni eskisi gibi hissettirmişti. Bana o Alâ'yı anımsatmıştı. Başımı iki yana salladım. Benim o zamana dönme gibi bir lüksüm yoktu. Dönmezdim, dönemezdim. Hisler benim için zehir gibi bir şeydi ve ben Alkan'ın bana uzatmaya çalıştığı o zehri içmeyecektim. Bundan sonra doğru olan tek şey onu tamamen hayatımdan çıkartmaktı. Benim için tehlike barındırıyordu çünkü ona değer veriyordum. Hayatımda bir zayıflığa yer yoktu, kimseye değer vermeyip, kimseyi sevmeyip kendime zayıflık yaratmayacaktım. Hayata öyle bir lüksle başlayan biri olmadığım gibi devamında da böyle işlere kalkışamazdım. 

Aynanın karşısına geçip gözlerimin altındaki akan makyaj kalıntılarını ellerimle yok etmeye çalıştım. Bundan sonra ağlamak yoktu, hisler, duygular, bunların hiç biri yoktu. Bu kadar dinlenmek bana yeter de artardı bile. İşe devam edip hayatımı düzene koymaya ve biraz sürtükler gibi kafa dağıtmaya ihtiyacım vardı. Aynanın karşısında göz göze geldiğim kadına gülümsedim.

"Her şey yoluna girecek kızım."

 Yarım saat içerisinde kendimi hazırlayıp mekana doğru yola çıkmıştım bile. Straplez kısa elbisem, üzerine giydiğim deri blazer ceket ve deri çizmelerimle tam bir parti kızı gibi görünüyordum. Taksi Alkan'ın mekanının önünde durduğunda ücreti ödeyip indim. Serseri adam çoktan gelmiş olmalıydı. Tam telefonumu çıkartıp onu arayacaktım ki gözlerim, mekanın duvarına yaslanmış dudaklarının arasındaki sigarayı tüttüren serseriye takıldı. Hala adını bilmediğim için ona serseri demek daha doğru geliyordu. 

Bakışları beni bulduğunda dudaklarına belli belirsiz yamuk bir gülümseme oluştu. Asker traşı olan saçları, yeni çıkmaya yüz tutmuş sakalları ve kemikli yüz hatlarıyla tam bir erkek gibi gözüküyordu. Bana geçmişteki sokak serserilerini anımsatıyordu fakat giydikleri bunun tam tersi gibiydi. Farkı bir tarzı vardı. Siyah, bol keten bir pantolon üzerine beyaz bir atlet ve atletin üzerine giydiği mavi, bol kareli gömleğiyle, kafasına taktığı garip gözlüğüyle tamamen alıştığımın dışında bi tarzdı. Ama yalan söylemeyeyim, onun kaslı fiziğine bu tarz acayip yakışıyordu. 

Esinti +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin