2.Bölüm

144 16 2
                                    

Arkadaşlar.. Kitabın okunmalarına bakıyorumda bazıları TANITIM'ı okumadan 1.BÖLÜM'ü okumuş. Canım okuyucularım. Tanıtımı okumadan çoğu şeyi anlayamazsınız. Onun için okumaya ilk önce Tanıtım'dan başlayın. İyi okumalar...Bu arada resimdeki Buğra.



ARMİNA'DAN...


Büyücüler yine bir anons yaptılar. "Yerli halk! Güçlüler yarım küresi güvenlik panelimizi açmayı reddetti. Şimdi rahat bir nefes alabilirsiniz." Ve herkesten bir sevinç çığlığı... Neredeyse bu anı kutlayacaklardı. Dışarı çıktım. Gerçekten temiz havaya ihtiyacım vardı. Tam o sırada bir adam gördüm. Tuhaf giyinmişti. Etrafa sanki daha önce böyle yerler görmemiş gibi bakıyordu. Sonra bir çiftin yanına gitti ve birtakım sorular sordu. Çift parmağıyla Stomah Sarayını gösterdi. Acaba neden arıyordu ki bu sarayı? Nayla yanıma geldi. "Kurtulduk." Başımı onaylarcasına salladım. "Sen iyi misin? Pek sevinmişe benzemiyorsun da?" Parmağımla adamı gösterdim. "Şu adama bir baksana. Çok tuhaf giyinmiş. Sanki buraya başka bir yerden gelmiş gibi bakıyor" dedim. "İşimiz gücümüz yok adamı mı inceleyeceğiz. Hadi biraz gül."



SOYTAY (AJAN)'DAN...


  Çiftin gösterdiği saraya doğru yol aldım. Sarayın çevresi çeşitli çiçeklerle doluydu. Ve birkaç tane aptal büyücüler... Ben acilen şifacıyı bulmalıydım. Buğra'nın yazdığı not aklıma geldi. Elimi cebime attım. Notun içinde "Şimdi saraya girmeden önce kendini yarala ama küçük bir çizik değil. Yani herkesin iyileştirebileceği türden olmasın ki şifacıyı bulalım. Gerekirse kendini öldür ama o şifacıyı bana getir." yazıyordu. Yaralanmam gerekiyordu. Ama nasıl ? Kendimi denize atacaktım. Fakat çoğu insan orada olacaktı. Ona göre beni denizden ölmeden kurtarabileceklerdi. Silamaya denizi... Bir piknik yeriydi. Çoğu insanın uğradığı bir yerdi. Kendimi denizden aşağıya bırakacaktım. Ve herkesin bunu görmesini sağlayacaktım. Birden bağırmaya başladım. Dikkatleri üzerime toplamıştım. Kendimi denize attım.



ARMİNA'DAN... 


Nayla koşa koşa yanıma geldi. "Bir adam Silamaya Körfezinden intihar etmiş." Elimi ağzıma götürdüm. Gözlerimi kapadım. "Ölmüş mü?" Gözlerimi açmaya korkuyordum. " Büyücüler onun yaşadığını ama solunum yetmezliğinin olduğunu söyledi. Tüm halk sarayın bahçesinde... Biliyorsun ki bizim buralarda intiharlar çok nadir olur." dedi. "Saçmalama. Hiçbir zaman böyle bir şey olmadı. Hadi biz de saraya gidelim. " gidelim. Yola çıktık. "Ne o? Adamı sen mi iyileştireceksin?" diye güldü. "Deneyeceğim." dedim. Yüzünde alaylı bir taraf vardı. "Seni saraya sokmazlar. Hem de hiçbir büyücü seni takmıyor." durdum. "Yolun sonuna kadar böyle söylenecek misin?" dedim. Kafasını salladı. "Tamam, tamam sakin ol. Sadece ortamı yumuşatmaya çalışıyordum." Gözlerimi devirdim. Ve sonunda saraya vardık. Herkesten özür isteyerek en öne sıvıştık. Büyücüler adamın ayaklarını havaya kaldırıp indiriyorlardı. "Kahretsin. Ölecek." Ölüm... sözcükler beynimde yankılandı.. Öne atılacaktım ki adam öksürmeye başladı. "Oh! Şükürler olsun ki yaşayacaksın. Adamın çok üzgün bir hali vardı. Sanki yaşamak istemiyor gibiydi.


BUĞRA'DAN...


"Aptal! Senin şu beceriksiz ajanlarınız yüzünden zaman kaybettik." Komutan Albertoz yaklaştı. "Gerçekten çok özür diliyorum efendim. B-ben çok üzgünüm." dedi. "Üzgünsün ha! Geber seni pislik! Def ol!" dedim. Bir hışımla vazoyu yere fırlattım. "Ben gideceğim oraya!" Bir an önce hazırlıklara başladım. Onların giyimlerine göre kıyafetler aldım. Ne hallere düştüm! Ama bu şifacıyı ancak ben bulabilirdim.

Büyücüler yarım küresi... Evet buraya birkaç sahte evrakla girebilmiştim. Bir de buraya güvenli diyorlar. Her yerde küçük kulübeler vardı. Hemen biriyle arkadaşlık yapmam gerkiyordu. Ben nasıl mütevazı biri olarak davranabilirdim ki... Sonuçta ben egoistin biriydim. Bir kız gördüm. Yanında da bir arkadaşı vardı. Kıza dakikalarca baktım. Tanrım! Çok güzeldi. Böyle bir kız hayatımda görmemiştim. Yüzünde saflık ve masumluk akıyordu. Ama hayır! Onlar benim abimi öldürmüşlerdi. Ben de onların canını almalıydım. Onlara doğru yaklaştım. "Meraba!" dedim en mütevazi halimle fakat bu halim bile sertti herhalde. Dakikalarca baktığım kız yanıma yaklaştı. "Meraba! Buralarda yenisin herhalde. Ben Armina." dedi. Sesi o kadar büyüleyiciydi ki sanırsınız bir büyücüydü. Elini uzattı. Elini sıktım. "Ben de Buğra." dedim. Yanındaki kızı göstererek "Bu da Nayla. En yakın arkadaşım." dedi. Nayla sadece gülümsemekle yetindi. Ve Armina'yı çekiştirdi. Bir kenara çekildiler. Armina bana 'bir sorun yok' mesajı veren arada sırada gülümsemeler veriyordu. Konuşmalarını duyabiliyordum. Nayla " Kızım bu fazla yakışıklı. Bence o buralı değil. Onunla konuşmamalıyız." dedi. Armina gözlerini devirdi."Çok önyargılı davranıyorsun." Tanrım! fazla iyi kalpliydi. Armina'nın yanına geldim. "Şey... Ben ev arıyordum da. Nereden satın alabiliyoruz?" Nayla güldü. "Dalga geçiyorsun herhalde." Armina onu susturmaya çalıştı. "Burada ev satın alamazsın. Herkesin zaten kendi evi vardır. Çağlar boyu aynı evde pardon kulübede yaşarsın." dedi. "Sen nereden geliyorsunuz.?" Biraz pamiklemiştim. "Şey ben bu yarımkürenin en ucunda oturuyorum. Fakat burada yaşamak istiyorum şimdi." Armina kafasını salladı. "Anlıyorum.Ama biliyorsun ki ölene kadar orada yaşamalısın. Ama sana yardım edebilirim." dedi. Nayla hemen ortaya atıldı. "Yardımsever ve saf Armina... Bence bu yardımlarını yabancılara yapma." dedi. Armina gözlerini devirdi. "Kulübemin yanında bitişik bir kulübe daha var. Annem ölmeden önce beni orada yaşayan bir çifte emanet etmişlerdi. Fakat onların çocuğu yoktu ve vefat ettiler." Üzgün suratını neşelendirmeye çalıştı. "Ve sen orada geçici bir süreliğine kalabilirsin." dedi. "Harika" deyip ona sarıldım. Karşılık vermeyince geri çekildim. Kahretsin! Ben hayatımda annemden başka hiçbir kıza sarılmamıştım. Armina geri çekildi. "Şey bizim buralarda yabancılarla sarılmak pek doğru bulunmaz." dedi. Yerin dibine girmiştim. "Afedersin. Gerçek..." Sözümü bitirmeden öne atıldı. "Özür dilemene gerek yok. Ben öyle kolay kolay sinirlenmem." dedi. Bu kadar iyi ve masum olması beni üzmüştü. Çünkü böyle bir kadını öldürmek zorunda kalacaktım. Ama sonra abimi hatırladım. Abimin intikamını almalıydım.


YARIM KÜREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin