Müzik, dans eden insanlar ve havada uçuşan parlak simler.
Çoğunlukla keşlerin, fahişelerin ve (tıpkı wade gibi) paralı askerlerin yani namı diğer kiralık katillerin olduğu gizli gece kulübünde parti coştukça coşuyordu. Sarhoş enayiler direk dansı yapan kadınlara tomar tomar para saçıyordu, kim bilir belki böyle yapınca kendilerini daha zengin hissediyorlardı ama sadece serseri birer keş olduklarının hem kendileri hemde dansçı kadınlar farkındaydı, enayileri daha fazla para akıtmaya itmek için yere abartılı bir şekilde eğilip yerdeki paraları göğüslerinin içine sıkıştırıyorlardı. Wade her ne kadar ekmek teknesi olan barı sevsede bu tarz enayileri her gördüğünde yumruklamak istiyordu. Paranın değerini bilen biriydi Wade, tabiiki bunda şiddetli geçim sıkıntısı çekmesinin etkisi büyüktü.
Paralı askerlik sadece manevi açıdan değil maddi açıdanda oldukça sıkıntılı bir meslekti. Süikastçiye ihtiyacı olan kişiler senin ayağına gelmeliydi sen onlarınkine gidemezdin, çünkü öbür türlü işverenler senin bu işe muhtaç olduğunu bildikleri için verecekleri parayı oldukça düşürüyordu, en sonunda elinde gülünç bir miktar kalıyordu. Müşteri ayağına gelse bile mutlu olamıyordun çünkü bir sonraki müşterinin ne zaman geleceği belirsizdi, parayı idareli harcamak zorundaydın.
Wade işte şu anda bunun sıkıntısını çekiyordu, son altı aydır kendisini hiç müşteri ziyaret etmemişti ve pahalı zevkleri olduğu için para olması gerektiğinden daha erken bitmişti. Tutumlu biri değildi Wade, kira ve faturalar dışında kalan tüm parayı extra büyük boy pizzalara, kocaman çift (bazen üç) köfteli burgerlere harcıyordu bunun sonucunda para suyunu çekiyordu. Kirasını ödemediği için ev sahibi tarafından kapı dışarı edilmişti ve son 2 aydır hazır noodle dışında bir şey yemiyordu.
Sinirli bir of çekti ve garson çocuğu eliyle çağırdı, arkadaşının sabrını zorladığının farkında olduğu halde deftere bir bardak içki yazdırdı. Son 2 aydır barın sahibi olan arkadaşının eski kanepesinde yatıyordu ve defterde kendisinin epey bir borcu birikmişti, yılların hatrı falan demeden onu kovacağını bildiği halde bu riski göze aldı. içkisi geldiğinde hemen bitirmemek için ufak yudumlarla içmeye başladı, normal şartlarda bu bardağı tek yudumda içebilirdi. Kafasını mümkün olduğunca ertesi gün ne olacağından uzak tutmaya çalışırken yılların askerlik deneyimiyle izlendiğini hissetti.
Gergin bir şekilde beklerken bir anda kadrajına birisi girdi. Kırmızı bol bir sweashirt, siyah bol paça pantalon, beyaz spor ayakkabı giyen ve beyaz maske takan birisi. Wade içten içe onun bir müşteri olmasını diliyordu ama genç görünümü yüzünden şüpheye düşüp çok umutlanmamaya çalışıyordu. Şu zamana kadar işverenleri takım elbiseli göz korkutmaya çalışan andavallar olmuştu. Kendisi içerken genellikle masasına yaklaşır ve daha sakin bir yer olan barmen masasına davet ederlerdi, formaliteden içki ısmarlayıp kendisine verecek işleri olduğunu söylerlerdi. Wade sessizce otururken kırmızılı sesini ona duyurabilmek için yüzüne doğru eğildi ve konuştu
"Seni barmen masasında bekliyor olacağım"
Bunu söyler söylemez arkasını dönüp uzaklaştı ve kalabalığın içine karıştı. Wade biraz şaşkındı, kendisine işverenleri tarafından hiç bu kadar kibar yaklaşılmamıştı. Kafasında 'barmen masasına gel' veya 'beni takip et, senle işimiz var' gibisinden kaba safa bir cümle beklerken duydukları bambaşkaydı. Cidden karşısındaki kişinin kendisine iş vereceğinden şüphe duymaya başlamıştı ama yinede ayaklanıp kırmızılının tarif ettiği yere gitti. Kendisine koltuğunu açan arkadaşı barmenlik yapıyordu, masaya yaklaşırken iş bulduğunu gözleriyle kırmızılıyı işaret ederek anlattı arkadaşı ise bardakları parlatırken 'nihayet!' dercesine belli belirsiz sırıtıp ardından işine geri döndü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Money Bitch- Spideypool
Fiksi PenggemarWade parasız bir puşt olduğu için, hiç istemediği halde Avengers ile çalışmayı kabul eder, acaba örümcek çocukla anlaşabilecek midir?