2

726 60 101
                                    

Şimdiden iyi okumalar, bu arada medyadaki Spideypool resmini ben yaptım, nasıl?

Gecenin dördünde Peter ve Wade dışında sokakta kimse yoktu. Sonbahar mevsimiymiydi ve Peter'ın kuru yapraklara özenle basmasından dolayı çıkan çatırtılar dışında hiçbir ses duyulmuyordu. Wade sıkıldığı için Peter'ı izlemeye koyuldu, çocuk sanki arkasında Wade'in olduğunu unutmuş tek derdi yapraklara basmakmış gibi yürüyordu. Adımlarını yapraklara göre attığı için Wade onun yürüyüşünü penguen yürüyüşüne benzetti. Bir iki adım düz, sağdaki yaprak için sağa, tekrar sağa, tekrar sağa, sonra sol...

"Geldik."

Wade önüne değilde yere baktığı için hafifçe Peter'a çarptı. Başını kaldırdığında ise demir bir kapının arkasından oldukça modern görünen kocaman bir havuzu olan bir ev gördü. Zengin işi diye geçirdi içinden. Etrafta ağaçlardan başka hiç bir şey yoktu. Lan dur bi saniye, güvenlik nerde?! Kapıyı kim açıcak?

Peter adamın yüzünden ne düşündüğünü anlayıp birkaç sarmaşık ve dalı duvardan çekti, gizlenmiş siyah bir kutu vardı. Kutudaki sayıların üzerine belli bir sırada bastı, Wade bunu görünce kapının kolunu çekti ama kapı açılmadı. Onun yerine az önce şifre girilen kutudan bir mikrofon çıktı, Peter Wade'e sırıtarak mikrofona yaklaşıp konuştu.

"Peter Parker"

Kapı bir takırtıyla kendi kendine açıldı, Wade gözlerini devirdi.

"Ses tanıma programı, tabii ki. Nasıl aklıma gelmedi? Bu varoşluğum başıma bela."
.
.
.
.
.
.
"Aman Allah'ım.."

Wade şaşkınlıkla mırıldandı. Genellikle zenginlerin evlerinden hoşlanmazdı, iç mimarlar evi son modaya uygun dizerdi ki içeriye gelen misafire güç gösterisi olsun. Ama bu ev farklıydı, bakar bakmaz insana resmi bir soğukluk yerine samimi bir sıcaklık hissediliyordu.

Evi bizzat Tony ve Peter dizmişlerdi; turuncu, sarı ve açık yeşil gibi farklı renklerde ama bir şekilde uyum içinde olan duvarlar, Tony için bilardo Peter için langırt masası, kocaman ses sistemleriyle beraber neredeyse tüm duvarı kaplayan bir televizyon, kahverengi yumuşacık L koltuk takımı, duvarlar gibi farklı farklı ama bir uyum içinde olan çeşit çeşit yastık ve kırlent, Uzun bar tabureleri olan büyükçe bir masa, türlü türlü içkinin sergilendiği kocaman kapaksız kahverengi bir dolap (Tony, Peter'a karşı herhangi bir önlem almamıştı ona güveni tamdı), Peter için her türden gazoz, meyve suyu ve abur cuburun bulunduğu mini bir buzdolabı, tezgahta kahve, süt tozu ve küçük bir kahve dükkanı açmanıza yetecek kadar kahve makinası, şömine ve önünde iki püf koltuk, PlayStation ve düzinelerce oyun ve daha nicesi vardı.

"Parker, hiç cennetin nasıl bir yer olduğunu hayal etmiş miydin?"

Ceketini çıkarıp askıya asarken cevapladı Peter,

"Pek inançlı biri olduğum söylenemez, neden ki?"

Wade sırıttı.

"Eğer ben bir cennet yaratsaydım, muhtemelen böyle görünürdü."

Ela gözler mavi gözlere kitlendi. Peter bu gözlere bakarak bile onunla ters düşmemesi gerektiğini anlayabiliyordu, şu anda her ne kadar samimi hissettirsede. Herifin gözleri öyle açık bir maviydi, öyle içine çekiyordu ki insanı; Peter bu gözlerin yanmış ve zedelenmiş deriden daha dikkat çektiğini düşündü. Acaba nasıl deforme olmuştu yüzü? Belkide geçmişte itfayeciydi?

Aptallaşma, itfayeci olsa bu kılıç yetenekleri nerden gelirdi?

Kendi kendini salak ilan ettikten sonra gözlerini çekip sordu

No Money Bitch- SpideypoolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin