Odaklanmaya çalıştı Peter. Bu durumda odaklanmayı nasıl başaracağı tam bir muammaydı gerçi. Sevdiğiniz kişi, aşık olduğunuz kişi kalkıp sizin ne kadar muhteşem ve harika bir insan olduğunuzu anlatan destan kadar uzun bir konuşma yaptıktan sonra nasıl işinize odaklanabilirdiniz ki?
Peter Wade'e sinirlenmeden edemedi.
Wade, bana ilgi duyduğunu belli etmek için bula bula bu zamanı mı buldun?
Diyerek sitem etti içinden. Nolurdu sanki romantik bir yemek sonrası veya şahane bir gün batımı manzarasında söyleseydi? Hadi en kötü, görev bittikten sonra da söyleyebilirdi pekâlâ. Ama bunu düşünür düşünmez pişman oldu, çünkü acımasız iç sesinin gaddarlığı yine üzerindeydi. Her zamanki gibi eleştirmeye başladı,
Wade'e kızmaya hakkın yok gerizekalı, çünkü sen çatışmanın ortasında ondan özür dilemeye kalktın! Muhtemelen o da sana "bi siktir git" diyemediği için bir anda saçma sapan konuşmaya başladı. Allah bilir, belki söylediklerinde ciddi bile değildir.
Peter koşarken bir anda duruverdi. İç sesine felaket sinirlenmişti. Ama öyle böyle değil. Tükürükler saçarak kendi kendine konuşmaya başladı. Tony bu halini görseydi kesinlikle dalga geçerdi, hobilerinin arasında Peter ile uğraşmak vardı ve Peter'ın kendi kendine konuşma huyunu her denk geldiğinde şaka malzemesi haline getirirdi.
"Beni iyi dinle, belki ilk söylediğin şeyde haklısındır ama diğer cümleni geri alsan iyi edersin. Wade kesinlikle öyle bir şey yapmaz! O senin gibi insanların duygularını zevk için inciten bir orosbu çocuğu değil! Kendini onun yerine koymaya hakkın yok, sen kim Wade kim?!"
İç sesinin kendisine güldüğünü duydu. Yavaş yavaş delirdiğini hissediyordu.
Sen öyle san. "Senin benim için endişelenmeden onur duyarım, çünkü senin ilgini hak ettiğimi düşünüyorum" ciddi misin gerçekten? On tane klişe romantik komedi filmi açsan en az dokuzunda böyle bir cümle bulursun. "Senin ilgini hak ettiğimi düşünüyorum..." Götüm! Eğer sana "Ben seni üzerim kızım!" Derse hiç şaşırma. Seni sevse daha önce belli etmezmiydi? Daha önce sinyaller vermez miydi? Bak ben sana "Wade senden nefret ediyor" demiyorum. Seni seviyor ama silah arkadaşı, ortak, kanka, canciğer ve daha ne kadar boktan 'arkadaş' sıfatı varsa o şekilde görüyor.
Peter gerçekten ama gerçekten iç sesini sevmemekle kalmayıp ondan tiksiniyordu. Daha birkaç dakika önce karnında mutlu mutlu ve umut dolu uçan kelebekleri ayaklarının altına almıştı resmen. Daha kötüsü kalbine şüphe tohumu ekmişti. Az önce aşkının karşılıklı olduğundan yüzde yüz eminken şimdi yüreğinde mikroba benzeyen "acaba?" Sorusunu taşıyordu. Mikrop iltihaplıydı, canını acıtıyor ve kalbini paramparça ediyordu. Gözlerinin dolduğunun hayal meyal farkındaydı.
Bir anda yanaklarından akan göz yaşlarına aldırmadan ve Octapus'un duymasını endişe etmeden öfkeyle bağırdı. Sesi çatallıydı ve titriyordu.
"BUNU BANA NEDEN YAPIYORSUN?!"
Ağzından küçük bir hıçkırık çıktı, hemen ağzını eliyle kapadı. Kendine olan saygısını kaybederse işte o zaman mahvolurdu. Yere çöktü ve içinden aklına gelen her şeye lanetler yağdırdı.
Bu şekilde geçen beş dakikanın ardından iç sesi tekrardan konuşmaya başladı. Peter'a sanki sesi biraz üzgün geliyormuş gibi geldi
Ben sadece görevimi yerine getiriyorum, başka insanlardan tekme yemeni engellemeye çalışıyorum. İnsanlara ne kadar çabuk güvendiğini ikimizde gayet iyi biliyoruz. Gwen ile yaşadığın şeyleri hatırlamıyor musun?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Money Bitch- Spideypool
FanfictionWade parasız bir puşt olduğu için, hiç istemediği halde Avengers ile çalışmayı kabul eder, acaba örümcek çocukla anlaşabilecek midir?