5. BÖLÜM

104 10 10
                                    

Bir an beynime doluşan anlardan sonra Melis' in ne dediğini tam olarak duymamıştım. Kafam o kadar karışıktı ki ne yapacağımı bilemiyordum. O çocuk kimdi? Gördüklerim gerçekten yaşanmış şeyler miydi? Neden bunları şimdi yaşıyorum? Gerçekten önceden böyle bir hayal kurdum mu? Acaba o çocuk şimdi bu okulda mı? Ne yapacağımı bilemez bir şekilde Melis 'e cevap vermemiştim ve hâla dolaba bakıyordum.

Sonunda kendime geldiğimde kedi gibi kafamı iki yana salladım ve gördüğüm şeyi yapmaya karar verdim. Dolaptan mavi dizlerimin üstünde bir etek üzerine de bol beyaz şifon bir gömlek onun üzerine de krem örgü salaş bir hırka giydim. Altıma da mavi converse giyip kapıdan çıkıyordum ki Cemre banyodan çıkıp bana seslendi.

"İstersen beraber gidelim. Hem hangi sınıftasın ona bakarız. Büyük ihtimal düşüklerin son sınıfındasındır da."

Böyle demesi sinirimi bozmuştu. Ne olursa olsun insanları derecelendirmeyi sevmezdim. O yüzden ona dönüp sinirlice baktım ve kapıyı çarparak odadan çıktım.

Bahçede yürürken sınıfların ne kadar uzak olduğunu düşünüp kafamı dağıtmaya çalışıyordum. Ama aklıma ne olursa olsun bir zamanlar burada annemle babamın dolaştığı geliyordu. Bunları düşünürken binanın önüne geldiğimi farkettim. Her taraf öğrenci kaynıyordu ve çoğunun gözü bendeydi. Mavi beyaz giyindiğim için büyük ihtimal böyleydi. Her zaman ki sakinliğimle binadan içeri girdim ve sınıfa doğru yürümeye başladım. Geçtiğim koridorlarda ki bütün gözler bendeydi. Bu sefer de yeni geldiğim için böyle bakıyorlardı. O kadar belliydi ki. Hele sınıfa girerken ki halleri o kadar komik gelmilti ki bana. Ağızları açık kalmış balıklar gibi. Neden böyle baktıklarını anlayamadım ama çıkar ortaya yakında kokusu deyip sıra bakmaya başladım. Daha kimse pek gelmemişti, bazıları da çantalarını bırakıp çıkmıştı.

Bende cam kenarında en arkanın bir önüne oturdum. Bana hiçbir şey verilmemişti. O yüzden yanıma çanta almamıştım.

Sırada kenara kayıp camdan dışarı izlemeye başladım. Bursaya sonbahar gelmişti ve ağaçlar hafiften sararmaya başlamıştı. Bu manzara o ladar güzeldi ki. Zaten buradan neredeyse her yeri görünüyordu Bursa' ın.

Ben böyle camdan dışarıyı izlerken içeriye kalabalık bir erkek grubu kahkahalar atarak girdi. Yüzümü onlara dönüp incelemeye başladım hepsini. İkisi esmer biri şarışın biri de kumraldı. Esmer olandan bir tanesi el kol hareketleriyle konuşarak diğerlerini güldürüyordu. Baya komik birine benziyordu zaten. Büyük ihtimal birinin taklidini yapıyordu çünkü yüzünün şeklini falan değiştirmişti. Ben onları incelerken biri beni farketti, yanındakini dürttü. O da diğerlerini ve bu sefer herkes susmuş ve bana bakıyordu.

Galiba bunlar dün sınıftakilerdi. Bana bakarak aralarında fısıldaşmaya başladılar. Salaklar sanki ne konuştuklarını bilmiyordum. Büyğk ihtimal aralarından birini yanıma gönderceklerdi ve benim hakkımda bir şeyler öğrenmeye çalışacaklardı. Bunu o kadar çok yaşamıştım ki. Artık bu davranıları ezberlemiştim. Eminim şuan hepsi benim yanıma gelip benimle konuşmak istiyordu.

Bakışlarımı onlardan çekip cama çevirdim tekrar. Büyük ihtimal birazdan birini seçerlerdi.

Tam dışarıyı izlemeye dalmışken biri yanıma oturdu. "Nerelere daldın kız?"diye bir başlangıç yapmasını tabii ki de beklemiyordum. "Sanane."deyip tersledim her zaman ki gibi.

Yanıma gönderdikleri çocuk esöer olan habire komik bir şeyler anlatan çocuktu. Ben böyle terslediğim halde hiçnir şey olmamış gibi "Sınıfımıza yeni gelmişsin ben dün yoktum. Erenden duydum. Sahi nu sınıfa torpille falan mı geldin ya da bu okula?"diye ciddi bir şekilde sorunca şaşırmadım dersem yalan olur.

Bunlar ne torpilinden bahsediyorlar Allah aşkına. Ayrıca neden bu sınıfa gelemiyormuşum. Onu da anlamadım. "Ne torpili. Neyden bahsediyorsun. Bu sınıfa girmek için illa torpil mi olması lazım."

"Ee yani. Şimdi açık konuşabilir miyim? Kırılmaca darılmaca yok." Bu çocuk ne saçmalıyor ya.

"Emin ol istesende beni kıramazsın. Şimdi ne anlatacaksan anlat." Suratıma mal gibi bakmaya başlayınca elimi yüzüne doğru salladım. Kendine gelince "Hem bu okula son sınıfta geliyorsun ki bizce bu imkansızdı. Hem de son sınıfta geldiğin gibi özel sınıfa geliyorsun. Bu yüzden sana torpilli misin diye sordum. Çünkü öyle kimse pat diye bu sınıfa giremez. Buraya en yeteneklileri en çalışkanları alırlar."

Şimdi anlaşıldı bunların dertleri. Tabii beni tanımıyorlar, torpilli sandılar. Neyse yakında torpilli olmadığımı anlarlar. O yüzden cevap vermeden gözlerimi camdan tarafa çevirdim tekrar. Yanımda ki çocuk cevap vermeyeceğimi anlamış fısıltıyla bir şeyler demişti ama tam anlamamıştım. Yanımda ki çocuk pes etmemeye kararlı bir şekilde "Ben Cem."demesiyle şok olmuş bir şekilde ona döndüm. Yoksa bu Cemre'in Cem miydi?

Sınıfa doğru döndüğümde çoğu kişinin gelmiş bize baktığını gördüm. Zaten sanırım bu sınıf o kadar kalabalık değildi. Kafamı tekrar Cem' e çevirdiğimde bana bakıyordu garip bir şekilde. Cidden bu Cemre 'in sevdiği Cemdi. O zaman onlarda bu sınıftaydı diye düşünürken ikiside aynı anda sınıfa girmiş, beni görmüş, kafalarını çevirmiş sonra şok olmuş bir ifadeyle tekrar bana dönmüştü.

Şoktan ilk Melis çıkmış olacak ki yanıma doğru gelmeye başlamıştı. Cemra ise Cem' i benim yanımda görmüş olduğundan daha büyük bir şokta idi galiba. Neyse zaten umrumda da değildi.

Cem Melis buraya gelince "Siz tanışıyor musunuz ya?"diye sordu.

"Evet. Aynı odada kalıyoruz."diyende yanımıza yeni gelen Cemreydi. Sanırım Cemle azda olsa bir muhabbetleri vardı. Sonuçta aynı sınıftalar. Cem tamam anlamında kafa sallayıp arkamda ki sıraya geçti. Melisse yanıma Cemre de önümde ki sıraya bize dönerek oturdu.

Melis"Bizim sınıfta olacağını düşünmemiştik doğrusu."deyince ona baktım. Şahsen cevap vermeyi düşünmüyordum.

Cemre"Aynen. Sonuçta hem okula yeni geldin hem de bizim sınıfa. Zaten okula nasıl geldiğini de söylemedin dün. Neden?"diyince ona dönerek "İnsanları ilgilendirmeyen şeylere cevap vermem."dedim tersçe. O ise "Neden insanları hep böyle tersliyorsun?"diye sinirlenerek sorunca "Az önce ki dediğimi anladığını sanmıştım. Ama yine söylüyorum. 'Sizi ilgilendirmez' " dedim.

Melis "Tamam ya tartışmayın. Bizde bizi ilgilendiren şeyleri soralım."dedi ara buluculuk yapmaya çalışarak. Yine cevap vermedim ve kafamı dışarıya doğru çevirdim. Onlar da yanımda konuşmaya başladılar. Melis:
-Odaya her yıl bir şeyler alırız. Bir de biz çamaşırlarımızı falan beraber makineye atıyoruz. Sen ayrı koymak mı istersin? Yoksa bizimle koyar mısın?

"Farketmez."diye kısa bir cevap verdim. Cemre bu sefer" O zaman bizimle beraber koyarız. Hem tasarruf olur. İki kere çalışmaz makine." Meliste ona katılarak "Aynen."dedi.

Bu sırada sınıfa baktığımda sınıf baya dolmuştu. Cem arka sırada müzik dinliyordu. Melisle Cemre kendi arasında konuşuyor, diğerleri de kendi aleminde takılıyordu. Cem' in yanında ki esmer çocukda duvar kenarına oturmuş habire bizim masaya bakıyordu. Ben ona dik dik bakmaya başlayınca yüzünü bana döndü.

Saçlarının önü uzun yukarıya doğru kalkık, kaşları biçimli bir şekilde gözlerini kapatıyordu. Yakışıklı bir yüzü vardı. Benim onu incelediğim gibi o da beni inceliyordu. Sonra gözü yanıma kaydı.

Ve ben ne olduğunu anladım. Bu çocuk sabahtan beri Melis' i dikizliyordu. Ona değer verdiği belliydi. Gözleri ona bir değişik bakıyordu. Tekrar bana çevirince gözlerini anladığımı anlayarak telaşlandı ve işaret parmağını dudaklarına götürerek "Sus"işareti yaptı. Bende "Tamam"anlamında iki gözümü kapattım.

Kafamı kapıya çevirdiğimdeyse şok oldum. Aman Allah' ım. Bu o çocuktu.

GÖKYÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin