Hayat her zaman seçimlerden ibaretti...
Gitmekle, kalmak. Sevmekle, sevmemek gibi. Ve hatta inanmak, nefret etmek, güvenmek... Hepimiz güvendik değil mi? Hepimiz en azından bir insan için ''bunu bana asla yapmaz'' dedik. Yaptı. Gitti. Kandırdı. Sevmedi. Yalan söyledi. Ben mi buna değerdim yoksa o mu aptal yerine koydu. Ya da ben gerçekten en başında aslında olmayan bir duyguyu, durumu mu yaşadım. Bu düşünceler aylardır aklımdan çıkmıyor. Biri bittiğinde diğeri, diğeri bittiğinde öbürü... Yelkovan akrebi kovalıyor, gün geceyi. Bir sürü insan ölüyor ve doğuyor ama benim kafamdaki bu soru işaretleri asla geçmiyor. İhanet sadece biriyle birlikte olmak mıdır? Cinayet her zaman somut olarak mı işlenir? Ya ruhlar? Ruhlar gerçekten ölmez mi?
Öl dese canımı vereceğim kişi tarafından katledildim. Ruhumun da artık yaşadığını düşünmüyorum. Bunu size neden mi anlatıyorum. Biliyorum siz de inanacaksınız. Güveneceksiniz. Ve sonra biri değilse diğeri sizi katledecek. Ruhunuz acı çekmeye başlayacak benim gibi. Ve günlerden birinde, uyandığınızda asla eskisi gibi olamayacağınızı anladığınız bir gün gelecek. O gün hayat artık eskisi gibi olmayacak. Masum, saf, temiz. Artık inanmayacaksınız. Güvenmeyecek ve hatta nefret edeceksiniz. Belki karşınıza çıkan tüm insanlardan. Etmeyin. Etmeyin diye anlatıyorum. Bu hikâye balkabaklarına dönüşen at arabalarının olduğu, saray saray elinde bir topuklu ayakkabı ile gezen prenseslerin olduğu o hikâye olmasa da buna tekrar inanmaya başlayacağımız bir hikâye.
Peki ben kim miyim?
Süreyya Duru Arıkan. Başarıyı canlılarda değil de ölülerde bulmuş bir Adli Tabip. Zaman zaman soğuk, mesafeli, uzak, bastığı yeri dik başlığı ile titreten bir kadınken, zaman zamansa küçük, sevilmeye muhtaç bir kız çocuğu. Belki de bu kadar savrulmamın sebebi bu iki kişi arasında tarafımı hala seçememiş olmamdan kaynaklıydı. Ya da nasıl seçmem gerektiğini bilmediğimden. Ama artık seçmeme gerek olmadığını biliyorum. Öğrendim. Zorla. Çünkü eninde sonunda bi tarafa doğru ilerliyorsunuz. Yumuşak tarafınızı seçerseniz kalbinizin ağrısından, sert tarafınızı seçerseniz mantığınızın keşkelerinden kurtulamıyorsunuz.
Bu benim keşkelerimin ya da pişmanlıklarımın mı hikayesi bilmiyorum. Ama artık tek bildiğim yeniden sevmek zor, güvenmek, inanmak zor.
Herkese merhabalar. Uzun zamandır yazıp yazıp sildiğim bir hikaye olacak. Masa başına oturup yazmak isteyerek girişi paylaşıyorum sizlerle. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum.
Sevgiyle kalın.
26 Eylül 2024
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Şarkı
ChickLitMısırlı Ramses de inanmıyordu aşk'a Bu yüzden de gözlerini mumyalatmadı Yüzyıllarca piramitleri dolaştı sessiz Rastlayamadı aşk tanrıçası Kleopatra'ya. Ramses'in gözleri mumyalanırken açık bırakılmış. Aşk'a inançsızlığını göstermek için mumyacılar o...