𝘭𝘰𝘤𝘢𝘵𝘪𝘰𝘯 - 𝘬𝘩𝘢𝘭𝘪𝘥

71 12 42
                                    

(üçlü konuşmalar olduğu için kafanız karışmasın diye önlem alıp başına harfler koydum. J: Jimin - K: Kook - T: Taehyung)
(tae's pov)

Ben gömdüğüm anıların, aniden gün yüzüne çıkmasının afallığını yaşıyorken, Jimin yüzünde kocaman bir gülümsemeyle karşılamıştı Kook'u.

J: "Hoş geldin Ggukie!"

Kook tebessüm ederek cevap vermiş ve içeriye girmişti. Üstünde küçük yağmur damlaları olan deri ceketini üstünden çıkarırken göz göze gelmiştik. Kaçmadım. Belki bazı cevaplar vardı gözlerinde, onları aradım. Aramızdaki sessizlik büyük bir garipliğe dönüşsün istemediğim için tebessüm ettim ve ben de selam verdim.

T: "Hoş geldin yabancı."

K: "Hoş buldum."

Ardından hâlâ kapının önünde duran ve yüzünde şaşkınlık ve kafa karışıklığı içeren ifadeyle bize bakan Jimin'e döndüm.

T: "İçerisi zaten soğuk ama biraz daha kapıyı açık tutarsan tam bir buzdolabı gibi olacak. Hadi gel buraya."

J: "Haklısın, pardon."

T: "Hayır, sensin pardon."

Jimin kapıyı kapatıp koşa koşa geldi. Ceketiyle vedalaşmış ve saçlarını düzeltip oturmak için benim bulunduğum yere doğru gelen Kook'u geçip tekli koltuğa oturdu hızlıca. Kook da hemen onun arkasındaydı ve belli ki o da tekli koltuğa oturmak istemişti. Bilmiyordu ki o koltuk Jimin'in çocuğu gibiydi. Hep orada oturuyor, uyuyacaksa bile orada uyuyordu. Evet, evet aynen öyle. Tekli koltukta uyuyabiliyordu. Hatta 'yatağımdan daha rahat' dediği zamanlar olduğunu hatırlıyorum. 22 yaşında olduğuna bakmayın, minyon tipinin getirdiği avantajla gerçekten rahat bir şekilde uyuyabiliyordu o koltukta.

J: "Ggukie, bu koltuk benim. Hadi naş, Taetae'nin yanına hemen."

K: "Aman aman, yerinde gözüm yok zaten. Merak etme."

Gülüp yanıma oturdu hemen.

J: "Umarım elin boş gelmemişsindir. Hani benim peynir topu atıştırmalıklarım??"

Kook ceketinin yanına bıraktığı poşeti işaret etti.

K: "Hiç elim boş gelir miyim? Bak, orada, ceketimin yanındaki poşette."

T: "Ciddi misin sen Jimin? O kadar şey aldık zaten, bir de peynir topları mı istedin? Pes, gerçekten pes."

J: "Sorun değil Taehyung, küçüklüğünden beri aynı işte. Alıştım artık."

Kook'tan sonra bir şey demek istemedim. Peki dercesine kafamı salladım ve telefonumu elime alıp playlistimde şarkı aradım. Here comes the rain again biteli epey zaman olmuştu. Üstüne bir iki şarkı daha geçip bitmişti fakat kafam yeni yeni yerine geldiği için hangi şarkılar olduğunu hatırlamıyordum. Gözüme Aimed to kill takıldı. Bence Jade LeMac çok iyi bir iş çıkarmıştı bu şarkıyla.

T: "Beğenmezsen değiştirebilirim Kook, söylemen yeterli."

J: "Neden sadece Kook? Benim fikrimin bir önemi yok mu senin için Taetae? Hemen de dama atıldı pabucum."

Dudaklarını büzüp işaret parmağıyla gözyaşlarını siler gibi yapan kıskanç bir Jimin ile karşı karşıyaydım şimdi. Hiç trip yiyecek havamda değildim. Profesyonel bir şekilde bu durumdan da sıyrılacaktım şimdi.

T: "Aaa, yanlış anladın hemen. Seninle yaptığımız playlistten özenle seçtiğim için beğeneceğini biliyorum. Hiç sevmeyeceğin bir şarkı seçer miyim?"

sweater weather ≮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin