𝘢𝘱𝘰𝘤𝘢𝘭𝘺𝘱𝘴𝘦 - 𝘤𝘪𝘨𝘢𝘳𝘦𝘵𝘵𝘦𝘴 𝘢𝘧𝘵𝘦𝘳 𝘴𝘦𝘹

51 6 37
                                    

(tae's pov)

Yolda bir markete uğramış olmamıza rağmen sahile gelmemiz çok uzun sürmemişti. Hemen uygun bir yer bulduk. Jungkook arabayı park ettikten sonra aldığımız sojular ve annemin küllerinin bulunduğu vazo ile kumlara yöneldik. Ayakkabılarımızı ve çoraplarımızı çıkarıp paçalarımızı katladık ve sojuları da oraya bırakıp sahil boyunca yürümeye başladık. Tuzlu denizin kokusunu derin derin soludum. Bu güzel kokuyla birlikte ciğerlerime dolan soğuk temiz hava içten içe titrememe sebep olmuş olsa, iyi hissettirmişti.

Sürekli olarak uğrayıp kaçan dalgalar sayesinde havadan bir tık daha soğuk olan kumlara bastıkça içim canlanıyordu, sanki biraz daha yaşıyor olduğumu fark ediyordum. Acaba Jungkook da böyle hissediyor muydu?

"Üşüyor musun?"

"Hayır, üşümüyorum. Sen peki, üşüyor musun?"

Başımı olumsuz şekilde salladım.

"Hoş bir esinti ve soğuk bu, sevdiğim gibi."

"Hasta olmayacak şekilde çıkaralım tadını. Üşürsen söyle, olur mu?"

"Olur, söylerim."

Biraz daha yürüdükten sonra ayaklarımıza değen dalgalardan ve ıslak kumlardan biraz uzaklaştık ve yan yana oturduk. Hâlâ kucağımda taşıyor olduğum, içinde annemin küllerinin bulunduğu vazoyu önüme koydum ve denizi izlemeye devam ettim.

"Ne yapmayı düşünüyorsun?"

Bir soru beklediğim söylenemezdi ama sorulduğu için minnettardım içten içe.

"Sanırım düzgün bir şekilde vedalaşacak ve annemin ruhunu özgür bırakacağım, böylelikle güzel şeyler yaşamaya başlayabilir."

"Hazır mısın?"

"Sanırım.. yani bilmiyorum ama böyle olması gerekiyormuş gibi bir his var içimde."

"Pek yorum yapmak istemiyorum, bu tamamen senin kararın olmalı bence."

"Öyle mi düşünüyorsun gerçekten? Ben.. babama haksızlık ediyormuşum gibi hissediyorum biraz. Jimin olsa, böyle dediğim ve hissettiğim için çok kızardı bana. Haklı da aslında, ne çok iyi bir baba ne de iyi bir eş olduğu söylenemez ama annemi seviyordu bence, aşıktı. Bunu söylemek için oldukça tecrübesizim bu konularda, biliyorum ama babam en ufak bir şeyde ve hatta ortada hiçbir şey yokken bile defalarca bana kaldırdığı elini, ayıkken asla anneme kaldırmazdı. Ona bağırır ve aşağılardı ama bunları yaparken bile annemi gördükçe içi acıyormuş gibi bakardı. Canını yakmak için ekstra çaba harcar, annemin canı yandıkça onunki de yanardı. Gözleri ve mimikleri ele veriyordu onu bu konuda. Bence babamın tüm nefreti ve kini banaydı."

Dudaklarımdan dökülen kelimeler söylemesi kolay şeyler değildi ama bunları yıllardır kafamın içinde çeviriyor olmak daha zordu kesinlikle. Benim için hep böyleydi, yaşadığımız kötü şeylerin sebebi bendim. Annem ve babamın mutlu olmasına engel olan kişiydim.

Derin bir nefes alıp başımı hafifçe iki yana salladım.

"Gerçi babam gitti sonuçta, değil mi? Ona haksızlık yapıyor olup olmamamın bir önemi yok artık."

"Notu okumadın değil mi?"

Başımı olumsuz şekilde sallayıp cevap verdim.

"Okumadım, gittiğini anlamıştım onun için ne dediğinin pek bir önemi yok artık."

"Şimdi okumak ister misin?"

Elini cebine atıp katlanmış bir kağıt çıkardı ve bana uzattı.

"Bence okumalısın."

sweater weather ≮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin