𝘱𝘢𝘪𝘯𝘵 𝘪𝘵, 𝘣𝘭𝘢𝘤𝘬 - 𝘵𝘩𝘦 𝘳𝘰𝘭𝘭𝘪𝘯𝘨 𝘴𝘵𝘰𝘯𝘦𝘴

45 3 0
                                    

(our pov)

Kısa süren araba yolculuğunun ardından müthiş bir yorgunlukla kendilerini ine atmıştı Jungkook ve Taehyung ikilisi. Güne neredeyse yeni başlamış olmalarına rağmen dünün yoğunluğundan ve dünden bugüne taşınan düşüncelerinden dolayı ikisi de ağır hissediyordu. Birbirlerinden habersiz aynı konu üzerinde kendi bakış açıları üzerinden bir endişeyi paylaşıyorlardı.

Taehyung tecrübesizliğine vurup kafasında nereye oturtacağını bilmediği fakat içinde çoktan kabullenmiş olduğu hissi tartmaya çalışıyordu yüreğinde. Bir yandan dün gece Jungkook'un dudaklarına kapandığı anı ve o anın ne kadarını sarhoşluğuna verebileceğini sorguluyordu.

Öte yandan Jungkook ise kendinden emindi. Yüreğinden geçenlerden ve neler istediğinden. Emin olmadığı şey ise Taehyung'un kendi penceresinden tüm bunlara nasıl baktığıydı. Dün geceki öpücüklerini ve sonrasında söylediklerini hatırlamıyordu. Aklına gelen cümleler ile ayakkabılarını henüz çıkardığı an donakaldı kapının girişinde. Yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluştu. Sahi, Taehyung'a göre Jungkook'un gözlerine mi indirilmişti tüm yıldızlar?

''İyi misin?''

Taehyung'un sesiyle kendine gelmişti Jungkook. Başını hızlıca iki yana salladı ve kendine, Taehyung'un dün gece olanları hatırlamadığını hatırlattı. Belki de bilinçsizdi ve alkolün etkisiyle öylesine söylemişti. Sonuçta duygusal açıdan oldukça yoğun bir gün geçirmişti ve belki de her şey bunun bir yanılsamasıydı.

''İyiyim''

Jungkook geciktirmeden cevap verip kapıyı kapattı ve koltuğa yerleşen Taehyung'un yanına gitti. İkili koltuktaki boş yere kuruldu ve Jungkook kumandayı alıp Taehyung'a uzattı.

''Geçenki diziyi izlemeye devam edelim mi?''

Bu soruyla birlikte Taehyung'un yorgun yüzünde güller açmıştı sanki. Hiç gecikmeden başını olumlu şekilde sallayıp kumandayı almış ve kaldıkları yerden diziyi açmaya koyulmuştu. Jungkook, Taehyung'un bu diziyi ne kadar sevdiğini artık biliyordu. Onun için dünden ve yakın geçmişinden sıyrılıp zihnini dinlendirebilmesi için böyle bir çözüm bulmuştu. Bu sırada kendisi biraz daha rahat rahat düşünebilir ve bir şeyler yapabilir mi diye kafasını patlatabilirdi sessizce.

Taehyung ise aldığı dizi teklifi ve sonrasında başlayan dizisi ile çok mutlu olmuştu. Günlerdir dolu olan kafasını biraz dinleyebilir ve tüm endişelerine, tüm sorunlarına sonra kulak verebilirdi. Jungkook'un sessizce aslında onu izleyip onu düşündüğünden bi'haber bir şekilde dizisine dikkat kesildi.

Bu şekilde saatler birbirini kovalamıştı. Bir süre sonra Jungkook da aklıyla kalbinden kaçmış, diziye ve arada sıra dakikalar sonrasından spoiler veren Taehyung'a sığınmıştı. Küçük aralar verip mısır patlatmış, atıştırmalıklar hazırlayıp karınlarını abur cuburlarla doyurmuşlardı. Akşam yemeği yemelerine gerek olmadığında hemfikir olduklarında, elleriyle çerez kaselerine sarılıp seri katillerle dolu diziyi gülerek izlemeye devam ettiler. İkinci sezonu yarıladıklarında gece yarısı olmuştu bile. Taehyung'a kalsa uyumayıp sabaha kadar izlemeye devam edebilirdi ama Jungkook onu dinlenmeleri gerektiğine ikna etti. Böylelikle diziyi kapatıp birlikte etrafı toparladılar.

''Arabayı boşaltmayı unuttuk, ne yapacağız?''

Taehyung'un aklına daha şimdi gelmişti bu, o söylemese Jungkook zaten unutmuştu.

''Yarın boşaltabiliriz. Acilen ihtiyacın olan bir şey var mı?"

"Aslında yok, hem bugün için yeterince yorulduk bence."

Başını olumlu bir şekilde sallayıp "Tamam" dedi Jungkook ve sabah arabadan inerken çiçeği almayı unutmadıklarına şükretti. Gidip bir bardak su aldı ve masanın üzerine koydukları çiçeği özenle suladı.

sweater weather ≮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin